"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman hizmetinin ehemmiyeti

Cahit ÖZPINAR
19 Ocak 2018, Cuma
Eski devirlerde imanın esaslarına çok hücum yoktu. O zamanlar da cemiyet inançlıydı. İnançsızlara az rastlanırdı.

Onlar âlimlerin izahlarıyla yola gelirdi. Bu bağlamda eski divan ve risaleler imanın neticeleri ve meyvelerinden bahsederlerdi, burada Mevlânâ’nın Mesnevîsi buna en güzel bir örnek teşkil etmektedir. Mevlânâ çağının imanlı insanlarını bir kısım hikâyelerle İslâmî hakikatlere yöneltiyordu. Günümüzde ise, durum hiç böyle değil. Delilsiz, hüccetsiz ve ispatsız bir şeyi bu çağın insanı kabul etmiyor. Çünkü Allaha iman sarsılmış, iman binasının temeli bozulmuş. Yapılacak iş de temelden iman ve İslâm meselesini ele almaktan geçiyor. Bütün iyilik ve güzelliklerin kaynağı olan imana insanımız, ekmek, su ve hava kadar muhtaçdır. Küfür ve dalâlet imanın esaslarına çok bilinçli bir biçimde hücum ediyor. Öyleyse yapılması gereken de iman hakikatlerini ispat etmek, imanı tahkiki ve kuvvetli bir aşamaya getirmemiz lâzım ve elzemdir. Bir insanın imanını kaybetmesi demek, Allah korusun, dünyaları kaybetmesi demektir. İslâmı ve imanı kaybetmek demek, sadece dünya saadetini kaybetmek değil, ondan bin defa daha korkuncu, aynı zamanda ebedî saadetten de mahrum olmak demektir. Çünkü iman hem nur, hem kuvvettir. İnsanı, insan eder ve insanı sultan eder. O sebeble, devamlı imanı arttırmak ve geliştirmek için çalışmalıyız. Tahkiki imanı kazanmak için mücahede ve mücadele etmeliyiz. Daima Nurları çok okuyup, o etkili eserleri içimize sindire sindire okumalıyız. Çünkü, okumak gelişmektir.

Okumadan âlim, yazmadan kâtip olunmaz. Büyük Üstad Bediüzzaman bu bağlamda; çağın bu dehşetli hadisesine şöyle dikkat çekiyor. “Eski mübarek zâtların ekseri divanları ve ulemanın bir kısım risaleleri imanın ve mârifetin neticelerinden ve meyvelerinden ve feyizlerinden bahsederler. Onların zamanlarında imanın esasatına ve köklerine hücum yoktu ve erkân-ı iman sarsılmıyordu. Şimdi ise köklerine ve erkânına şiddetli ve cemaatli bir surette taarruz var. O divanlar ve risalelerin çoğu has mü’minlere ve fertlere hitap ederler; bu zamanın dehşetli taarruzunu def edemiyorlar.”(Kastamonu Lâhikası)

Evet, Risale-i Nur delile dayanıyor. Ele aldığı her meseleyi aklın gözüne sokarcasına ispat ediyor. İmanımızı taklidden kurtarmakla kalmıyor, tahkiki imanda da mesafe aldırıyor. İmanı tahkikiye ulaşmak insanın dünyasını da Cennete çevirir. Hayatın gerçek zevkini yaşatır. Bununla da kalmaz, ebedî saadetin anahtarını da insana verir. Şeytan, böyle iman sahiplerinin imanını çalamaz. İmanın temeli, mayası, ruhunu oluşturan ikinci yol ise, akıl ve kalb işbirliğiyle zaruret ve bedahet derecesine gelen ilmel yakin ile iman hakikatlerini tasdik etmeliyiz.

Okunma Sayısı: 1636
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı