İslâm dâvâsı, bir İman ve Kur’ân dâvâsıdır.
Bu dâvâya, gönül vermiş idealist insanların, hizmet sırasında takip edeceği bir çok prensip ve temel unsurlar vardır. Sabırlı olmak onlardan biridir. Sabır, zorluklar karşısında iyi bir sınav vermek ve sıkıntıları aşmak için mücahede etmektir. Sabır hayatta yılmadan, bıkmadan çalışmaktır. Bu bağlamda Peygamber Efendimiz (asm) sabır gösterenlerin zafere ulaşacağını ve galip geleceğini bizlere haber vermektedir. Sabır, dıştan durağanlık gibi görünse de, hakikatte gerçek bir kuvvet kaynağıdır. Peygamberimiz (asm) “Kim sabrederse, zafere ulaşır” diye ferman etmektedir.
“Sabreden derviş, muradına ermiş” diye bir kelâm-ı kibar vardır. Sabır, boş boş oturup tenbellik yapmak değildir. İşine ve aşına sahip çıkmak ve vazifesini en güzel bir şekilde yapmaktır. Peygamberimizin (asm) hayatı sabırla geçmiştir. Geneli müşrik bir toplum olan Mekke ahalisinin kendisine yaptığı her türlü eziyet, işkence ve kötü muamelelerine sabır ve tahammülle karşılık veren Peygamber Efendimiz (asm), onların çoğunun İslâm’a girmesine vesile olması ne kadar ilginçtir. Kendisini öldürmeye teşebbüs edenleri bile affetmesi ve bunun karşısında onların Müslüman olması, Sevgili Peygamberimizin (asm), ne kadar sabırlı olduğunu gösterir. Hudeybiye Antlaşması’nın maddeleri tamamen Müslümanların aleyhineydi. O zaman müşrik olan Sehl bin Amr, Mekke ahalisi adına anlaşmayı yapacaktı. Anlaşmanın altına Hz. Ali tarafından “Allah’ın Resulü Muhammed” yazılınca itiraz etti. “Biz senin peygamberliğini kabul etseydik, zaten seninle savaşmazdık. Değiştirilsin” dediği zaman, Sahabeler buna isyan ettiler. Peygamberimiz (asm), onları yatıştırarak, Sehl bin Amr’a sordu. “Ne yazılsın peki?” O, “Abdullah oğlu Muhammed olsun” diye cevap verdi. Sahabelerin itiraz etmesine rağmen, bunu kabul etti. Ve öyle yazdırarak, imza yerine mührünü bastı. On seneliğine yapılan, fakat ancak iki yıl süren, neredeyse tamamı Müslümanların aleyhine olan Hudeybiye Barışı esnasında, Halid bin Velid ve Amr ibnül As gibi harb ve siyaset dahileri ve cihangir kahramanlar başta olmak üzere, pekçok insan Müslüman oldu. Bunun gibi daha binlerce hadisede gösterdiği sabrı, azmi, çalışkanlığı hep zafer ve galibiyetle sonuçlandı. Sabrın mükâfatı, zaferdir. Zafere ulaşmak için her işte teenni ile hareket etmeliyiz.