"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Toplumun katili: Gıybet

Cahit ÖZPINAR
13 Temmuz 2018, Cuma
İnsanî ve dinî hayatımızı zedeleyip huzurumuzu kaçıran çok tehlikeli hastalıklardan birisi de gıybettir.

Gıybet insanlar, bilhassa Müslümanlar arasındaki itimatı zedeler, sevgi, saygıyı bozar emniyet ve huzurun yerine tecessüs ve şüphe yerleştirir.

Öyle ki, sohbet edip hal hatır sorduğumuz kardeşlerimizin yanından uzaklaştığımızda içimizde bir şüphe ve tereddüt belirir. “Acaba ben kalkıp çıkınca arkamdan ne konuştular, nasıl bir gıybet yapıp beni çekiştirdiler?” şeklindeki şüpheler insanı yiyip bitirir. Şayet insanlar bu gıybeti terk edip, arkadan çekiştirmeyi bıraksalar, arkadaşlarında böyle bir endişe ve tereddüt hasıl olmaz. Kendileri başkalarını huzursuz yapmadıkları gibi başkaları da kendileri hakkında böyle bir gıybete yönelmeyeceklerinden dolayı huzurları kaçmaz, etraftan endişe gelmez kuşku yerine itimat, şüphe yerine kararlılık hâkim olur, kafada gezdirilen menfi ihtimaller söner; suizan yerine olumlu kanaat yerleşir. 

Yüzünden dost görünüp arkasından dedikodu yapan kimseye, ikiyüzlü denir. Peygamberimiz Efendimiz (asm) iki yüzlü kimseleri şiddetle ikaz eder ve şöyle buyurur: “İnsanların iki yüzlüleri; ötekinin yanına varıp beriki aleyhinde konuşarak gıybetini yapan, berikinin yanına gelip öteki aleyhinde konuşarak takıştıranlardır. Bunlar insanların en kötüleridirler.” Hakikaten iki yüzlü insanlar dedikoduyu meslek edinmişlerdir. Dillerini gıybetten çekmeyen bu insanlar, şerir kimselerdir. Bunların kötülüklerinden kimse emin olamaz. Bunlar değerli dostlarının aleyhinde bulunurlar, gıybetlerini yaparlar.

Kur’ân-ı Hakîmde Rabbimiz, gıybet yapmayı ölü eti yemeye benzetmekte, gıybet yapan kimsenin, ölü kardeşinin etini yemiş gibi bir adilikte bulunduğunu hatırlatmaktadır. Âyeti kerimede daha birkaç kötü vasıflar zikredilerek şöyle ikazda bulunulmaktadır:

“Ey iman edenler, zan ile hüküm vermekten kaçının. Zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini tecessüs etmeyin. Ayrıca birbirinizin gıybetini de yapmayın. Siz ölü kardeşinizin etini yemeyi sever misiniz?”

Evet gıybet konusunda gerekli bir nokta da tariftir. Çoğu kimseler tarifle gıybeti birbirine karıştırırlar, tarifi de gıybet kısmına sokarlar. Oysa tarif ve tanım ayrı; gıybet ve dedikodu ayrıdır. Çeşitli ahlâkî zaaf ve dini boşluklarla melun ve dolandırıcı birinin bu halini konuşup, soranlara bildirmek, o adamın iyi bir adam gibi görünüp de Müslümanları aldatmasını önlemek bir gıybet değil, onun gerçek hüviyetini tanıtmaktır. Mü’minlerin onun hile ve tuzağına düşmesini önlemektir. Bu, gıybet olamaz, Müslümanları aldatmasını önlemek için zarurî izah ve tanıtma olur.

Gıybet, Müslüman kardeşimizin aleyhinde konuşup şahsî hallerini çekiştirmek, en çok alıştığımız, hatta normal sohbet konusu zannettiğimiz bir hadisedir. Böyle müptelâ olduğumuz bir kötülüğü terk etmek ise basit bir gayret, önemsiz bir ilgi ile mümkün olamaz. Son derece kötü alışkanlığımızı terk etmek için kendi kendimizle ciddî bir mücadeleye girmeliyiz, dilimize hâkim olup, sözümüzü sohbetimizi bilmeliyiz.

Sözümüzün ağırlığı, lâfımızın değeri olsun.

Okunma Sayısı: 3601
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı