"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yolun sonu

Cahit ÖZPINAR
27 Ocak 2015, Salı
Bu dünya hayatı, fanidir. Ahiret yurdu ise bâki ve daimi bir âlemdir.

Dünya Yüce Allah’ın kulları için hazırladığı bir imtihan salonudur. Öyle ise her ne şekilde olursa olsun dünyanın haram lezzetlerine elimizi uzatmamalıyız. Çünkü istikbâlde bizi daha güzel lezzetler beklemektedir. Buna karşı   kayıtsız kalmak akıl kârı değildir. Yunus Emre şöyle haykırır: 

“Ömrüm geçti hayfaki geç uyandım. / Bu bünya bana baki kala sandım.” der.

Ömür çabuk geçiyor. Ne yazık ki gafletle bu hayatı yaşıyoruz. Bu güzel dünya, bütün şan ve şerefiyle, aldatıcıdır. Mekkârdır. Bir lezzet verse bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse yüz tokat vurur.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri şöyle der: “Eyvah aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle, bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider diyor.” (Sözler 22) Gerçekten şu temelsiz ömür bir rüzgâr gibi uçup gidiyor. Bir gün gelecek, bu hayat elimizden çıkıp gidecek. “Düşünen kimsenin, düşünme fırsatı bulabileceği kadar sizi yaşatmadık mı? Üstelik size (cehennem ile) korkutan (bir peygamber) gelmedi mi?” (Fatır Sûresi: 37) soruları  ile karşı karşıya geleceğiz. Dünyada iken bize anlatılan hakikatler ile karşılaşacağız.

Şu âyetleri hatırlayalım: 

“Eğer bilseler gerçek hayat âhiret hayatıdır.” (Ankebut Sûresi 64), “Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın.” (Lokman Sûresi:31) 

Bu âyetler bizleri  daima uyanık olmaya çağırıyor. 

“Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz” (Ahkâf Sûresi: 20) gibi âyetleri duyunca; “Eyvah” deyip, pişman olacağız. Fakat dönüş mümkün olmayacak.

Bu dünyadan göçmek var. Şu dünya fâni. O halde, "Bu hayat ve bu dünya bizi kovmadan evvel ve 'Haydi dışarıya' demeden, biz kemâl-i izzetle 'Allahaısmarladık' deyip, izzetimizle bu fânî zevklerimizi bırakmalıyız." (Hizmet Rehberi, s. 144) 

Bu dünyat bizi terketmeden, izzet ve şerefimizle, biz onu kalben terk etmeliyiz. Böylece dünyanın kirlerinden, günahlarından ve bizim sırtımıza yük olmasından kurtulmalıyız.

Okunma Sayısı: 1728
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    27.1.2015 10:17:26

    Şu makalede anlatılanlar kafaya tokmak gibi iniyor.İnsan beynini derinden çalışmaya sevk ediyor.Şu ayetin mealinin verdiği mesaja bakın:''Eğer bilseler gerçek hayat ahiret hayatıdır''(Ankebut süresi 64)Bundan anladığım,insanların çoğu bu gerçek ahiret hayatını bilmiyor. Fani hayatı da bakın Üstadımız nasıl tasvir ediyor.''Şu güzeranı hayat bir uykudur.Ve şu temelsiz ömür(Fani olup,yıkılıp harap olmaya mahkum olduğu için)bir rüzgâr gibi uçar gider''.Evet temelsiz ömür ve rüzgar gibi uçup giden bir ömür.Ve içinde bulunduğumuz derin uyku.Bu derin uykudan ancak iman hakikatlarını çok derinden bir tetkik ve tefekkürle uyanılabilir.Bu fani dünyayı terk babında gönüller sultanı ne kadar güzel söylemiş..''Bu hayat ve bu dünya bizi kovmadan evvel, ve 'Haydi dışarıya' demeden, biz kemâl-i izzetle Allaha ısmarladık deyip,izzetimizle bu fani zevklerimizi bırakmalıyız. Dikkat edilmesi gereken şu;dünyayı kalben terkin yanında, fani zevklerin terk edilmesi lüzumu...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı