"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Halk tenvir edilmeli

Caner KUTLU
11 Ocak 2018, Perşembe
Öğretmeni yenen “talebe!” 15

Eğitim istatistikleri bize çok şeyler söyler, ancak aslında tam da söylemez. Çünkü eğitimin çoğu etkenleri doğrudan ilişkili olmadığından birindeki değişiklik diğerinde belirli ya da anlamlı bir fark göstermeyebilir. Bu halde yol ve metodoloji üretmek mümkün değildir. Hakikate giden pek çok yollar vardır. Çünkü “insan” sayısınca âlemler vardır; ince farklar sonuca geldiğinde toplanıp büyük farklar olarak ortaya çıkabilir (ya da çıkmayabilir). Çünkü hayat hareket demektir, bir yerde durdurup ona göre karar vermek yanlış olabilir. Diğer taraftan işteki “hikmet” yolda bazı işaretler kullanır.    Her halde Bediüzzaman’ın şu iki prensibi burada iş görür:

1. “Zararsız yol, zararlı yola -velev on ihtimalden bir ihtimal ile olsa- tercih edilir.” (Sözler) Çünkü “teklif-i mâlâyutak (yani sonucu alamayacağın işe mecbur tutulmazsın) yoktur.” (Şuâlar)

2. Ancak: “... kısa yolu bırakıp, menfaatsiz -yalnız zararsız olduğu için- uzun yolu ihtiyar eden bedbaht...” (Asa-yı Musa) olur. Burada da kritik iki kelime “kısa yol” ve “kolaylık”. 

Marifetin de anlamı bu ikisinde yükseliyor: En kısa ve güvenli yolu bulmak, veya bulunmuşsa kullanmak; ve kolaylaştırmak, zorlaştırmamak...

Bu özellikle sistem tartışmalarında çok işe yarayacaktır. Uygulama “marifet” üzerinde anlamadan algılama düzeyleriyle etkileşmelerinde; fiilden Zata uzanan bir merhaleler üzerinde yükselerek ilerlemek durumundadır. İnsanın en alttan en yükseğe (insan basamakları) uzaklığı bununla ilintilidir.

“Evet kâinattaki nizam-ı ekmel, hem de hilkatteki hikmet-i tamme, hem de âlemdeki adem-i abesiyet, hem de fıtrattaki adem-i israf, hem de cemi’ fünun ile sabit olan istikra-i tâmm, hem de yevm ve sene gibi çok enva’da olan birer nevi’ kıyamet-i mükerrere, hem de istidad-ı beşerin cevheri, hem de insanın lâyetenahî olan âmâli, hem de Sâni’-i Hakîm’in rahmeti, hem de Resul-i Sadık’ın lisanı, hem de Kur’ân-ı Mu’ciz’in beyanı; haşr-i cismanîye sadık şahidler ve hak ve hakikî bürhanlardır.” (Muhakemat)

Kıyâmetler ve haşirler küçük ve büyük olarak (Nasreddin Hoca’mızın harika izahındaki gibi) hikmetin keşifleriyle tarih denen hikâyenin başlangıç çizgileri olarak pek çok kereler bulunuyor, işaretleniyor. Bütün bunlar büyük kıyamet ve büyük haşrin de ispat taşlarını döşemiş oluyor. Yani bir mü’min için her devir büyük haşir için bir ümit tazeleme ve tecdid-i iman imkânı olarak görülüyor. O halde haşr-i imanî ilmin de hikmetin de doğru yoludur; tarihi ve günü doğru okumanın şartıdır. Bunun eğitimde yer etmesi ile; yarışma ile ümit, ilerleme ile anlamlandırma, teknoloji ile hayat, makineleşme ile ahlâk arasında ikili iyileştirici ve geliştirici bağlar kurulabilir. Yoksa ütopya dan distopyaya insanı tanrılaştırma hırsından kendi elleriyle yaptıklarına boyun eğen, Bediüzzaman’ın tanımı ile “firavun-u zelil” acıklı hâline, mahkûm olacaktır. Her şey bir “abesiyet”e mecbur olacak. Halbuki “san’at” her şeydeki hikmeti kabul ederek ve onları işleyerek gelişebilir.

Medeniyet, 18. yüzyılın sonlarında buhar makinesinin icadıyla 1. Endüstri devrimini başlatmıştı. Bu üretim patlaması eğitim, kültür, sağlık, ulaşım ve ticaret gibi hayatın bütün alanlarına dokunan ciddî dönüşümlere imkân sağlamıştı. Şüphe yok ki, her devrim dipte insan değişim ve dönüşümlerinden bahsedecektir. Yeni fikir ve inançlar, yeni form ve biçimlerde ortaya çıkacaklar; bunlar da “okul” sistemlerinde üretilecektir. 20. Yüzyıla girildiğinde 2. Endüstri devrimi, elektrik enerjisine dayanan ve üretimde bant sisteminin, kitlesel üretim ve nakliye sistemi, finans piyasaları ve borsalarının kurulması küresel ekonomiyi ortaya çıkarmıştı. 2. Dünya Savaşı ardından gelen 3. Endüstri Devrimi ise elekt- ronik ve bilişime dayanmaktaydı. 4. Endüstri devrimi ise ansızın beliriverdi. “Büyük veri”, “Nesnelerin İnterneti”, “Herşeyin İnterneti”, “Arttırılmış Gerçeklik”, “Yapay Zekâ”, “Robotik” gibi kavramlar başka bir dünyanın kapısını aralıyor.

Deniz Ülke Arıboğan “endüstri 4.0 ne ola ki?” yazısında tarihin kırılma noktalarından birinde durduğumuzu anlatıyor. Ona göre, Endüstri 4.0’ın kurduğu düzen “enformasyon ve sür’ate” yeni bir anlam kazandırıyor. Artık insanlığın kontrolünden ve belki de hizmetinden çıkmış, kendi kendine büyüyerek çoğalan “üst-bilgi” çağındaydık. Yapılmakta olan iş ve görevlerin % 70’inden fazlasının robotlarca yapılabileceği ve kaybolan mesleklerin yerine gelebilecek yeni istihdam imkânlarının çok yetersiz olduğu söyleniyor. Neticede; “İnsanoğlundan daha sür’atli ve verimli robotlar üretmekle kalmamış, daha kapasitelisini üretmeyi becermiştik. Sorun ürettiğimiz canavarları nasıl kontrol edebileceğimiz hakkında fazla fikrimizin olmamasıydı.”

Innsaei, 2016 yılına ait bir belgeselde, benzer endişeler işleniyordu: İnsan ırkının rasyonel düşünce yapısının esiri olarak, sezgisel davranışlarını yok edişi. 

Günümüzde dikkat dağıtıcı ve stres dünyasında bağlantı kurma san’atını ortaya çıkarmak: Evet, çok çalışıyorsunuz, mantığın içinde kayboluyorsunuz. Kendinizi tanıma fırsatı vermiyorsunuz...

Anlaşılıyor ki, Ekonomik büyüklüğü gösteren “görünen yüz”dür. Asıl derin yüz ise “insan unsuru”ndadır. Bediüzzaman tarihteki kırılmalara “innel insâne leyedga” âyetinin penceresinden bakar. “Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli görerek azar.” (Alak, 6). O halde yeni dönemlerin en önemli işi “eğitim”le mümkündür; “halk tenvir edilmeli” temel slogan olmalıdır. 

Bu irade “cidal” tavrının karşıtı “müsbet hareketin” esasıdır.

Okunma Sayısı: 2811
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı