"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medresetü’z-Zehra projesi esaslı reformları ihtiva ediyordu

Caner KUTLU
20 Eylül 2018, Perşembe
Öğretmeni yenen talebe - 21

Şibli Numânî, Abdülhamid dönemi Osmanlı eğitim sistemini anlatırken şöyle diyordu: “Türklerde her şeye siyasî bir gözle bakmak enteresan bir prensiptir. Her şeye milletler arası bir politika gözüyle bakmaktalar. O bakımdan herhangi bir işin herkesin gözü önüne serilmesini istememektedirler. Senelik faaliyetler listesi (sâlnâme) ile yayınlanan eğitim raporları çok kısa, özet ve kapalı ifadeler taşımaktadır. Eğitim raporlarında imtihan sonuçlarının ve eğitim programlarının dışında hiçbir şey yoktur.”

Eğitim sistemi denilen şey özünde muhafazakârdır. Süreç içinde yeniliklere daha açık halde gelişir. Eğitimde sistem bir öz ile değişen araçlar arasındaki ilişkilerde sürebilir (Pergel örneği). Dolayısıyla uygulama sırasında gelişen gereçler ve aktörlerdir (Eğitim teknolojileri, sosyoloji) Sistemlerdeki kırılmalar (eğitim reformları) dramatik bir anlamı çok güçlü ifade etmesi gerekir. Dolayısıyla “millî eğitim” devlet demek olduğu gibi; devletin belirleyiciliği yanında uygulayıcısı olması da yalnızca karmaşayı çoğaltan bir unsurdur. Yani eğitim sistemi özünde devlet sisteminden de daha derinde bir yerdedir. Askerî ve sivil vesayete karşı çıktığı gibi, diğer taraftan, “eğitim” eğitim vesayetine (Bediüzzaman buna ilmî istibdat der) de karşı çıkar. Yani eğitimin muhafazakârlığı, devlet korumacılığının reddini ihtiva eder. Devletin eğitim süreçlerinde “katkı verici, imkân sağlayıcı” rolü elbette olmalıdır. Türkiye’deki eğitim sistemi Cumhuriyetle birlikte yeniden kurulabilmiş olması beklenirken, aslında tarihten süregelene başka bir şey koyamamıştır. Sadece dünya konjonktüründen kaynaklı politika üretmekten ibaret anlamsız eylemlerden oluşan bir sürükleniş vardır. Halbuki eylem mânâ ortaya çıkaramaz. Bediüzzaman’ın yanına gelen talebelere “muallimleri değil fenleri dinleyin!” demesi “esaslı” bir eleştiriyi ihtiva ediyordu. “Beni skolastik bataklığına saplanmış bir medrese hocası mı zannediyorlar?” sorusu da aynı kapsamda görülmelidir.

Danıştay 2. Dairesi, Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin ‘Sınav Kurulu’ ve ‘Yazılı Sınav Konuları’ başlıklı iki maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi. 25 Nisan 2018 tarihinde açıkladığı gerekçeli kararında, anayasal ve yasal düzenlemelere yer verildikten sonra şu değerlendirme yapıldı: “Türk Millî Eğitim sisteminin temelinde Atatürk ilkeleri ve inkılâplarının bulunduğu, bu sebeple Türk millî eğitim sisteminin denetim kademesinde yer alan bakanlık maarif müfettişlerinin yürütmüş oldukları görevin niteliği de dikkate alındığında belirtilen esaslar dahilinde eğitim verilmesini sağlamak amacıyla Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi konusunda bakanlık maarif müfettişlerinin de belirli seviyede bir bilgi sahibi olması gerektiği sonucuna ulaşıldığından, bakanlık maarif müfettiş yardımcılığı için yapılacak yazılı sınav konuları arasında Atatürk ilkeleri ve inkılâp tarihi konusuna açıkça yer verilmemesinde yasal isabet görülmemiştir.”

1950’lerde Brüksel’de çıkan La Libre Belgiue isimli gazetede “Anglikan Kilisesi ve Masonluk” ile ilgili yazıda şöyle deniyordu: “Masonluğun Fransız ihtilâli ile başlayarak Pozitivist tesiri inşa etmiş; İngiltere ve Fransa hükümdarlıklarından nefret ettiğinden Rus ittifakına yanaşarak bir Sırp Masonu kullanarak Dünya Savaşı’nın çıkmasına vesile olmuş, ardından Versay sulhunu ve Sovyet İhtilâli ve Kemalist ihtilâli bidayette Masonlarca hazırlanmıştır. Bolşevizme karşı yapılan gayretlere muhalefet edenler Masonlardır.”

Serdengeçti Mecmuası’nın Mart-1952 tarihli 14. Sayısında ise “B.M.M’de Görülmemiş bir Hâdise” başlıklı haber vardı: “ Eski Millî Eğitim Bakanı Şemseddin Sirer çıkıyor kürsüye: Eserlerimizi yıktınız, enstitülerimizi dağıttınız, bir gün size bunun hesabını soracağız, vs. vs... Bu sırada Tevfik İleri yavaş yavaş kürsüye doğru ilerliyor. Elinde plâna benzer koca bir kâğıt var: Arkadaşlar,” diyor. “Gördüğünüz bu şekil, deminden beri yıkmakla ittiham olunduğumuz Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün havadan alınmış resmidir. Resim, binalaşmış, müesseseleşmiş, şekillenmiş, Bolşevizm’in alâmeti farikası olan oraktır. Noktası noktasına... Sapı kırmızı kiremitli damla ayrıca belirtilmiş. Aslında da öyle imiş. Orak tarafı çinkodan. Nerdeyse insanı kesiverecek. O kadar yalın..”

Enstitüleri ıslah etmek mümkün olamayacaktır. Ancak bir anlayış ile gidilmelidir. Bediüzzaman’ın “Reisi Cumhur’a ve Başvekil’e” Medresetüz Zehra’yı hatırlatması bu vasatta büyük bir imkândı. Çünkü Abdülhamid’in kabul etmediği bu proje “bin yıldır terâküm etmiş” sistem sorunlarını çözecek esaslı reformları içeriyordu.

“İslâm Türk Mecmuası”nda, aynı dönemde, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Allah inancının günlük konuşmalar vasıtasıyla olması gereken âlî mertebesinden düşürüldüğü fikrini işliyor. iki zihin seviyesine -biri bilinçli diğeri bilinçsiz işleyen olarak- ayrıldığını söylüyordu. Birincisinde; herkesin başka durumlar için farklı “Allah” imanı kendini gösteriyordu. Halbuki bilincin ardındaki işleyiş gündelik imanların çok ötesini gerektiriyor. Bunun için yeni eğitim dönemi bilinç düzeyinin arkasını da hayal edebilecek bir zihin genişliğine imkân vermeli. Bunun için de her türlü cehalet yenilmeliydi. Cumhuriyetin ilk dönemleri fen ve din arasındaki ilişkiyi aramanın kaçınılmaz yollarını adeta didikliyordu. Demokrat Parti’nin belki de en çetin bir mücadelesi bu cepheyi kapsıyordu. Buradan günümüze Şibli’nin belirlediği gibi hâlâ sistemdeki veri değerlendirmeden önce veri açıklama konusunun da demokratik eğitimin önemli bir değeri olması gerekirken bu konudaki “temkin” durumunun devam ettiği kabul edilmelidir.

Okunma Sayısı: 1728
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı