"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Memleketin manevî havasını tazelemek lâzım

Caner KUTLU
15 Kasım 2018, Perşembe
Öğretmeni yenen “talebe!”: -29-

Cem’iyete dâhil olan, cem’iyetin nizamını ihlâl etmemek gerektir. Bir şeyin şerefi neslinde değildir, zâtındadır. Bir şeyin aslını gösteren semeresidir. Birinin malına başka mal velev kıymetli de olsa karışırsa, malını kıymetsiz ettiği gibi, haczetmesine dahi sebeb olur.

(Muhakemat) Eğitimde de geçerli prensiplerdir.

Bediüzzaman’ın bir talebesinin (Cevdet Sezer) mektubu Bergson’dan anekdotla başlıyor:

Bergson “Ahlâkla dinin iki kaynağı” adlı son kitablarından birisinde; bilhâssa ahlâkın, bir insan cem’iyetinde alçalmış vak’a derekesinden ulvî mefkûre seviyesine, ancak dindar ve temiz şahsiyetler sayesinde yükselebileceğini kaydeder. Bu görüş, insanlık ve müslümanlık tarihinde sayısız örneklerle her zaman tahakkuk eylemiştir. Zâten psikoloji ilmine dayanan terbiye san’atı, -an’anevî yollarında- bu umdeye tutunduğu ve yeni bir istikamet verilecek nesilleri bu kabîl örnek insanları taklide sevk ettiği nisbette, bizden evvelki devirlerde, bizden çok mes’ud insanlar yetiştirmiştir. (Tarihçe-i Hayat)

Sezer’in sözünü ettiği Henri Bergson, Ahlâkın ve Dinin İki Kaynağında eğitim sistemini üretecek olan fıtrat ve toplumsal ödevler ilişkisi üzerinde de duruyor:  “... çünkü göreceli olarak toplumsal çerçeve içinde kalmak kolay olsa bile, hâlâ onun içine dahil olmak gerekir ve dâhil olma bir çaba gerektirir. Çocuğun doğal disiplinsizliği, eğitimin gerekliliği bu gerçeğin kanıtlarıdır”. O halde ödeve boyun eğmenin kendine karşı direnme olduğunu, pratik bir özdeyiş olarak ifade ediyor.

Peyami Safa yıllar önce şunları yazmış: “Victor Hugo: ’Bir okul açan bin hapishane kapatır’ demiş. Bizde okullar çoğaldıkça hapishanelere ihtiyaç artıyor. Çünkü manevî temeller üstünde yükselen bir terbiye sistemimiz yok. Yalnız bilgi vermekle ahlaki itiyatlar kazandırılamayacağını düşünmüyoruz. Bütün yükü maarifin zaten çökmüş omuzlarına da yüklemeyelim. Memleketin manevî havasını tazelemek lâzım. Pencereleri ardına kadar açalım. Zehirleniyoruz. Kendimizi kaybetmek üzereyiz.” (Tercüman)

The New York Times’in haberine göre, New York eyaletinde devlet okullarındaki evsiz öğrenci sayısı geçen öğretim yılında 111.500’e yükseldi. Birey olmadıktan sonra toplum bir insan fabrikasıdır. Burada bol bol “biz” üretilip hepimiz içinde birer birer öldürülürüz, diyor Andrey Tarkovski. Bu şüphesiz komünist anlayışa bir tepkiydi.

Kapitalist ve materyalist düşünce bunun her bir “birey” için mümkün olacağını iddia etti. Bir diğer taraftan yeni dönem için, Harari gibiler bu fikirde, insanların bir kısmının “lüzumsuz” kalacağı ön görülüyor; çünkü yapay zekâ onların işlerini yapabilecek. Bu durumda bir kısım bir süre kullanılıp sonra köşeye atılacak (bunlara tavşan deniyor) bir kısmı da para verecek ve bolca kullanacak, tüketici olacak (bunlara da balina deniyor). Bu oyunun içinden çıkabilenler ise “sihirbaz” olabiliyorlar. Yeni neslin bilişim çağında bir çıkarılıp bir kaybedilen tavşan mı yoksa oyunu oynayan sihirbaz mı olacaktır? (Elbette bir üçüncü yol da “talebe”nin yolu olabilecektir).

Dr. Ken Robinson “Üreten Öğrenciler” olarak çevrilebilecek kitabında eğitim, onun yaşayan bir sistem olduğunu gerçekten anladığımızda ve insanların her koşulda değil bellişartlarda geliştiğini fark ettiğimizde gerçek bir ilerleme kaydeder, diyor. Bu bağlamda modern sistemlerin kültüründen ayrı fıtrat vurgusu zorunlu hale geliyor. 

Robinson bunu da organik tarımın dört esası eğitim açısından ifade edilebilir, diyerek şöyle sıralıyor:

Sağlık: Organik eğitim, bütün öğrencilerin gelişimini ve refahını entelektüel, fizikî, ruhî ve sosyal yönden destekler.

Ekoloji: Organik eğitim, her bir öğrencinin ve her bir topluluğun yer aldığı bu gelişim alanlarının birbirine hayatî anlamda bağlı olduğunu bilir.

Adalet: Organik eğitim, şartları ne olursa olsun bütün öğrencilerin potansiyellerini ve bireysel yeteneklerini destekler ve onlarla ilgilenen herkesin görevine ve sorumluluğuna saygı duyar.

Özen gösterme: Organik eğitim, öğrencilerin gelişimi için merhamet, tecrübe ve pratik bilgilere dayalı en uygun şartları meydana getirir.

Bu prensiplere ek olarak; eleştiri ve farklılıkların bir arada öğrenebilmesi, konuşularak geliştirilebilmesi. Peygamber Efendimizin (asm) “ümmetimin ihtilâfı rahmettir” emri bir büyük medeniyetin kapılarını açmıştı. 

Ömer b. Abdülaziz bunu hatırlatıyordu:

“Kızıl develerin yerine, Resûlullah’ın Ashabının ihtilâfını çok daha fazla sevmişimdir. Eğer ortada bir tek görüş olsaydı, insanlar darlık içerisinde kalırlardı. Ama onların farklı görüşleri ümmete bir rahmet oldu.”

O halde yapılması gereken “eleştirel düşünme”yi bir kültür olarak değil fıtrat olarak “mekanik” değil “organik” bir gerek unsur olarak eğitime yerleştirmektir. 

Bediüzzaman bunu fıtrat ölçüleriyle Sünnet-i Seniyyedeki “din ve terbiye-i medeniye” mezci”nden çıkarmıştı:

“Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde saklayınız. Bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz gönderiniz.” (Münâzarât)

Etiketler: kitap
Okunma Sayısı: 2210
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı