"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yanlıştan doğruya

Caner KUTLU
06 Aralık 2016, Salı
Latif olan ağız, yanmayandır. Ne sütten, ne yoğurttan

“Esbab ise bahanelerdir, vesait de perdelerdir” der Bediüzzaman.

Meşhur fizikçi Feynman şöyle açıklar: Teoriniz ne kadar zarif olursa olsun ve siz ne kadar akıllı olursanız olun, eğer deneyle uyuşmuyorsa, o zaman yanlıştır.

Yanlış korkakların sığınağıdır. Cesurların sıçrama tahtasıdır. Arayışta olanların geçici kabul noktasıdır. İnatçıların tapınağıdır. Düşünenlerin yaz-boz tahtasıdır. Hakikatin siyah gölgesidir. Gölge, hakikatin gerçek dışında kalan görüntüsü demektir. Tefekkür, hakikatin deney alanıdır.

Gerçeklerin mekânları vardır. Her mekânda kurulu tahtları vardır. Her gerçeğin kendi tahtında riyaseti vardır. Bir de, her gerçeğin en az altı yönü vardır ki: Önü, arkası, sağı, solu, altı, üstü ve diğerleri… Her yönünde başka suretleri bulunur. Her suretin farklı yerlerden, farklı seyir kuleleri dikilmiştir. Her kuleden suretin farklı çizgileri görünür. Bu kuleler de en az altı tanedir: Zaman, yer, kişi, bağlam, sebep, netice gibi… Her bir çizgi farklı malzemeleri ile doldurulur.

Hakikat denilen gerçeklerin toplandığı sandıktır. İncir tanesi kadar bir yerde kütüphaneler doluşur. Hakikatin her yeri kaplar bir mekânı vardır. Dört gözü vardır: Evvel, ahir, zahir ve batın… Eşyanın hakikati her yerde görünür olur. Gerçeğin delilleri, hakikatin ispatı olur.

Sır, hakikatin tohumudur. Özgür ruhlarda gömülüdür. Sırrı açacak olan soyuttur. Soyut, ruhun bedenidir. Soyut bostanında bu özgür ruhlar dolaşabilirler. Hakikat, soyutun üzerinde, denizin köpükleri üzerinde sıçrayan su damlaları gibidir; bunlar sırra ermiş mü’min kalbinin perdesi üzerinde toplanır. Mü’minin kalbi, sırların resminin düştüğü yerdir. Bu küçük resim, hakikatin durduğu gerçek resmidir. Buradan, resmin gösterdiğini görecek nazar gömülüdür. Gönül, mü’minin mahsus Kâbe’sidir. Her mü’min onun etrafında dönmektedir.

Sırlara hareket verecek olan latife-i rabbaniyedir. Hayalin hakikati buradaki harekettir. Büyük resim hareketten doğan büyük kaderdir.

Yanlış zamanla çürür ve çürütür. Bekleyen yanlış, yalan olur. Yanlış, hemen düzeltilmezse inkâra dönüşebilir. Bekleyen yanlış küfre götürür.

İki büyük çürük vardır: Kâinatta tabiat fikri, insanda benlik… Doğru lehinde kaybolmayan yanlış bu iki çürüğü iki büyük tagut yapar.

İnsan yanılır, mü’min yanılır. Zekâ, doğru ile yanlışı ayırandır. İhsandır.

Tabiat ve benlik aslında birer santraldir; eşyayı ve insanı dönüştürür. Eşya isme, sıfata, şuunat-ı İlahiyeye ve Zât-ı Akdes’e ulaşmaya basamak olur; benlik, sınırsız ve sonsuz olan mutlak kulluğa dönüşür. 

Bediüzzaman, Muhakemât’ının Üçüncü Makalesi olan Unsuru’l Akide bölümünde, yanlıştan doğruya “şeylerin dili”nin nasıl çözüleceğinin bir sırrını şöylece veriyor: 

Cemi’ zerrat-ı kâinat, birer birer zât ve sıfât ve sair vücuh ile gayr-ı mahdude olan imkânat mabeyninde mütereddid iken, bir ciheti takib, hayretbahşa mesalihi intac etmekle Sâni’in vücub-u vücuduna şehadetle avalim-i gaybiyenin enmuzeci olan latife-i Rabbaniyeden ilân-ı Sâni’ eden itikadın misbahını ışıklandırıyorlar.

Okunma Sayısı: 2157
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı