"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla'ya dönmek lazım

Çetin ACAR
27 Mayıs 2015, Çarşamba
Barla’ya dönmeden önce; Üstadımızın “... zulmet karanlığı...” yani karanlık içinde karanlıklar olarak ifade ettiği ve o hale gelen bu İslâm memleketinde, dinini yaşamak isteyip de yaşayamayanların korku ve endişenin hüküm sürdüğü, ülkenin her yerinde inkilâp adı altında dinsizlik cereyanının zorla yerleştirilme çalışmalarının hızla yapıldığı yıllarda, önlerine çıkıp, Süfyanizmin yayılmasına engel olma ihtimali olan kişilere makam, mevki, servet verilerek aldatıldığı, aldanmayanları ise sürgün ederek veya tamamen ortadan kaldırarak manileri yok etmeye çalıştılar.

Çalıştılar diyorum, çünkü Üstadımız “İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gözünü kapayan ancak kendine gece yapar” demiştir. İşte bu gafiller de insanlığın tarihini okumadıklarından, İslâmiyet güneşini üflemekle söndürmeye çalıştılar. Oysa Cenâb-ı Allah âyet-i kerimesinde “Onlar Allah’ın nurunu ağızları ile söndürmek isterler. Fakat Allah nurunu tamamlayacaktır-kâfirler isterse hoşlanmasınlar” (Saf Sûresi 8) diye buyurmaktadır.

Kıyamete kadar devam edecek olan iman-küfür mücadelesinin tarafları olan, Mehdi ve Deccal birbirlerini gözleyip, beklemiştir. Mehdi-i Azam ve Deccal hakkındaki hadis-i şeriflerde onların vasıfları anlatılmış.

Risale-i Nur’lardaki bahisleri hatırlayalım: “Otuz sene evvel Dar-ül Hikmette aza iken, birgün, arkadaşımızdan ve Dar-ül Hikmet azasından Seyyid Sadettin Paşa dedi ki “Kat’i bir vasıta ile haber aldım, kökü ecnebide ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi, senin bir eserini okumuş. Demişler ki ‘Bu eser sahibi dünyada kalsa, biz mesleğimizi (yani zındıkayı, dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz. Bunun vücudunu ortadan kaldırmalıyız’ diye senin idamına hükmetmişler, kendini muhafaza et.’ Ben de “Tevekkeltü alelallah, ecel birdir, tagayyür etmez” dedim. (Tarihçe-i Hayat, s. 777) Bu durum gösteriyor ki; zındıka komitesi hasımlarını tesbit etmiş bulunmaktadır.

Diğer taraftan; “... Bediüzzaman ile M. Kemal’in son karşılaşması tren garında gerçekleşiyor. Bediüzzaman, Ankara’dan ayrılmak üzere istasyona geliyor. Yanında yeğeni Abdurrahman ve talebesi Tevfik Demiroğlu da var. O sırada M. Kemal de istasyonda olup, Said Nursî’yi gitmekten vazgeçirmek için kendisine yaptığı teklifleri bir kez daha düşünmesini ister. Ancak değişen bir şey olmaz. Genç Abdurrahman kafasını kurcalayan soruyu Üstadına yöneltiyor; “Hey amca senin bu haline akıl sır erdiremedim. Sana yapılan o teklifleri neden kabul etmedin?” Hz. Üstad yeğeni Abdurrahman’a orada diyor ki: “Bak evlâdım bazı rivayetlerde haber verilen, ahir zamanda gelecek, ve din-i mübini İslâma darbe vuracak adam(lar)ın kim olduğunu yakinen gördüm. Bütün alâmetleri ve efallerini okudum. Böyleleri ile çalışamam....” (Hakkı Yavuztürk’ün hatırasından) deyip kendisini İkinci Said’e, yani Yeni Said’e götürecek Van’a giden trene biner ve hareket eder.

Evet; bu anlattıklarımızla artık taraflar belli olmuş, kutuplar ortaya çıkmış, insanları esfel-i safiline veya âlâ-yı illiyyine götürecek vagonlar kurulmuş, herkesi kendi irade-i cüz’iyeleri ile tercihlerini yapacakları fikirler oluşmuş bulunuyor.

Bir tarafta dünyanın surî güzelliklerini arkasına alan Süfyanizm, diğer tarafta inayet-i İlâhiyeyi arkasına alan, Mehdi-i Azam ve onların şahs-ı manevîleri. Melekût âleminde başlayıp, mülk âleminde kıyasıya devam edecek, iman-küfür mücadelesi bütün şiddeti ile başlamış bulunuyor.

Van’dan alınıp Burdur’a, oradan da fikirlerini beyan edemesin niyetiyle kuş uçmaz, kervan geçmez bir köy olan Barla’ya sürgün.

Fakat Allah’ın da bir hesabı mutlaka olacaktır. Üstadı Barla’da; kimi Şam’dan, kimi Balkanlardan, kimi Antep’ten, kimi Adilcevaz’dan gelmiş veya gelecek, tam ihlâs, sadâkat, samimiyet dolu, sahabe misal kişiler bekliyordu. Kur’ân’ın etrafında yıkılan surları tamir etmek ve Kur’an’ın mu’cizeliğini tekrar ortaya çıkaracak kahraman talebeleri Üstadlarını bekliyorlardı...

Okunma Sayısı: 1870
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı