"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla’ya dönmemiz lâzım -3

Çetin ACAR
06 Şubat 2016, Cumartesi
Sözde Cumhuriyet idaresini kurduktan sonra, milletimizin tekke, zaviye veya tarikat ahlâkı gibi mazisinden gelen İslâma bağlılık anlayışını zayıflatıp daha sonra da ortadan kaldırmayı planlayan zamanın idarecileri, kendi düşüncelerine karşı çıkanları ortadan kaldırıp, geri kalanları da havf, enaniyet, tama’, hubb-u cah damarlarından girerek elde etmeye muvaffak olur.

Ancak, bir kişi hariç: Bediüzzaman Said Nursî.

Teklif edilen her türlü dünyevî makam, mevki ve yüksek maaşı elinin tersi ile itip, Van’da inzivaya çekilmeye karar veren Üstadımızı, kuracakları dinsiz rejimin önünde en büyük bir engel olarak görenler, fikirlerini neşredemesin, insanları aydınlatamasın, kaybolup gitsin düşüncesi ile, ıssız, yolu yordamı olmayan Barla’ya sürgüne gönderirler.

Halbuki bilmiyorlardı ki hakikat yolunda yürüyenler daima galip gelmişlerdir. “Allah nurunu tamamlayacaktır, kâfirler istemese de.” âyeti yine tahakkuk edecektir.

Yarım ümmî, Türkçesi çok az, kimsenin kendisini tanımadığı gibi hükümet tarafından da sakıncalı olarak anlatılıp ve kendisi ile görüşmenin yasaklandığı bir köy, Barla… Ancak bu nurlu yolda gidenlere Cenâb-ı Allah’ın yardımı yetişecek, hiçbir şeyden korkmayan, cesur, iman ve Kur’ân hizmetini sadece Allah rızası için yapan yardımcıları gönderecektir. Bu yardımcılardan biri de “Sıddık Süleyman (rh)” olacaktır.

Sıddık Süleyman anlatıyor: “Yağmurlu bir günde, her zaman kırlara çıktığını gözlemlediğim Üstadım, yine böyle bir geziden dönerken ayakkabısının birinin olmadığını gördüm. Siyah lastik ayakkabısı yırtılmış, elinde, ‘Şu muhtereme yardım edeyim’ dedim, yaklaştım ‘Gel kardeşim’ dedi. Su getirdim, ayakkabısını yıkadım. Sonra bana ‘İşin olmadığı zaman gel’ dedi.” Ve böylece sekiz yıl kesintisiz sadâkatle yapılacak hizmet başlamış oldu.

Üstadımız; “Süleyman sekiz sene benim gibi asabi, hiddetli bir adamı hiçbir vakit gücendirmeden, hiçbir menfaat-i maddî mukabilinde olmayarak, kendi işini bırakıp, kemal-i sadâkatle lillah için bu hizmeti bu köyce malûmdur. Böyle bir adamla bu köy değil, belki bu vilayet iftihar etmeli. Bu tarz ahlâk bu zamanda medar-ı ibrettir. Ben hem garib hem misafirim. Benim istirahatimi temin etmek köyün borcu idi. Cenâb-ı Hak onu ve Mustafa Çavuş’u ve Muhacir Hafız Ahmed’i ve Abdullah Çavuş’u bana ihsan etti. Ben de Cenâb-ı Hakka şükrediyorum. (…) Süleyman benim her işimi ve kitabetimi kemal-i şevkle ve minnet etmeyerek, mukabilinde bir şey kabul etmeyerek kemal-i sadâkatle yapmış. Hatta o derece hizmeti safi ve halis, lillah için yapıyordu, belki yüz defadan ziyade arzu ettiğim dakikada, ümid edilmediği bir tarzda geliyor; ‘Fesübhanallah’ diyordum. ‘Benim arzu-yu kalbimi bu işitiyor mu?’ Anladım ki o, istihdam olunuyor; sadakatinin kerametidir…”

Sabri Efendiye yazdığı mektubda ise; “…Senle Sıddık Süleyman, benim nazarımda ve fikrimde ve duâmda beraber bulunduğunuzdan, seninle konuştuğum vakit, omuz omuza ikinizi beraber görüyorum…”

Evet, kâinatla alâkadar olan bu kudsî hizmet böyle fedakârların sayesinde dünyaya yayıldı. Sıddık Süleyman Ağabey gibi kahramanların hayatları Lâhikalarda yer almış ise menkıbe veya hikâye gibi okunsun diye değil, onların yaptığı hizmetlerden ders alıp, onlara yetişmenin gayreti içinde olmamız içindir. 

Üstadımızın “…Süleyman’da sadâkatle beraber esaslı bir ihlâs gördüm…” derken mesleğimizin temeli olan İHLÂS ve SADÂKAT; işini bırakıp kendisini hizmete adamış olmasıyla FEDAKÂRLIK, hiç kimseden hediye almamış olmasıyla İSTİĞNA, “…evet Üstadımın sayesinde kanaati ve iktisatı öğrendim….” derken İKTİSAT ve KANAAT düsturları gibi derslerimizi alamıyorsak, kendimizi ve hizmetimizi gözden geçirmemiz lâzım.

Evet hizmetimizde muvaffakiyet istiyorsak; Barla’ya dönmemiz ve Barla Sıddıklarına benzemeye çalışmamız lâzım.

Okunma Sayısı: 1256
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı