"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çocukluk hatırasından Risale-i Nur'a yolculuk

Çetin ACAR
28 Ekim 2018, Pazar
Çocukluğumda üzerlerinde koştuğum çimenleri, her çeşit meyveyi dalından koparıp yediğimiz ağaçların bulunduğu bahçeleri, içine girdiğimiz buz gibi artezyen sularının aktığı arkların bulunduğu yerleri şimdi tanıyamıyorum.

Verimli, sulak arazileri para kazanma hırsımızla maalesef beton yığınları haline çevirmekte çok ustayız!.

Ancak geçenlerde beni tefekküre sevk eden bir olay yaşadım; bir vesile ile çocukluğumun geçtiği mahalleye gittiğimde o yerleri daha yakından görme fırsatım oldu. Oyun oynadığımız bahçeleri, içinde koşuştuğumuz suları, meyvelerinden yiyip altında gölgelendiğimiz ağaçları, rengârenk açan çiçekler birer birer gözümün önüne geldi. Ancak ne var ki, yapılan apartmanlar bu güzelliklerin bağrına hançer gibi saplandığını görmek beni hayli üzdü.

O yerleri ne kadar özlediğimi hatırladım. Bir de baktım ki, apartman bahçesinin fazla uğranılmayan tenha bir köşesinde çocukluğumdan kalma ve hayatlarını devam ettirmeye çalışan bir kargı fidanı, yanı başında yine o günlerden kalma sarı çiçek ve etrafında birkaç çimen parçası beni görünce “biz buradayız” diyerek gülümseyerek el sallıyorlar, yanlarına gittim, okşadım, kokladım, çok eski bir dostuma kavuşmuş biri olarak onlarla konuştum, hasret giderdim.

Bu eski dostlarım; hizmetinde bulunmaya çalıştığım Risale-i Nur’dan bana şu dersleri veriyorlardı;

“Bismillah” diyerek betonları delen bu bitkiler, “Ya Rabbena! Bize kuvvet ver ki, yeryüzünün her tarafında taifemizin bayrağını dikmekle, saltanat-ı rububiyetini lisanımızla ilân edelim; ve ruy-i arz mescidinin her köşesinde Sana ibadet etmek için bize Tevfik ver ve maşhergâh-ı arzın her tarafında Senin Esma-i Hüsnanın nakışlarını, Senin bedi ve antika san’atlarını kendi lisanımızla teşhir etmek için bize bir revaç ve seyahate iktidar ver.”  (Sözler) duâsı, lisan-ı hallerinde tezahür ediyordu.

Lisan-ı halleriyle yaptıkları bu duâlarını kabul eden Cenâb-ı Allah o bitkileri değil betonları deldirmek hikmeti iktiza etseydi apartmanı da ortasından şak ederdi.

Üzerlerine beton dökerek onları yok etmek isteyen zalimlere karşı “biz sizin zulmünüze boyun eğmeyeceğiz” diyen, bu kadim dostlarımdan aldığım diğer dersim ise; Üstadımızın hayatı ve Risale-i Nurlar’ın neşir sergüzeşti ile alâkalı;

Üzerlerine beton kolonlar dökülerek unutturulmak istenen Makam-ı Nübüvvet ve İslâmiyetin rükünlerini Risale-i Nur, zor geçen yolculuğunun neticesinde, bitkilerin betonları delip, kaldırıp “Zulmünüze boyun eğmeyeceğiz, İslâmın hakikatleri burada” diye haykırarak, Âlem-i İslâma ve bütün insanlığa ümit oldu, yol gösteren ışık oldu, heyecan oldu ve “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez bir güneş” olduğunu ispat etti.

Risale-i Nurlar’ı tefsir eden Üstadımızı da unutulsun, kaybolup gitsin diye Anadolu’nun en ücra yeri “Barla”ya sürdüler, ancak ne var ki; “Üstadım bunları (Nurlar’ı) yazıyoruz, ama bunları kim okuyacak”? diye soran talebesine, “zaman gelecek bütün dünya bunları okuyacak” diyerek, ümidini kırmadan, yazmış. . . yazmış...yazmış.

Apartman temelinin orta yerinde kalan bitkinin tohumu nasıl zor yolculuk sonunda, Cenâb-ı Hakk’ın Esma-i Hüsnalarını neşretmeye muvaffak oldu ise, Üstadımız da hapislerden, sürgünlerden, işkenceli tarassutlardan, defalarca zehirlenmek gibi zor yolculuğun neticesinde, dünyanın okuduğu Risale-i Nur eserlerini ortaya çıkarmıştır.

Bu eski dostumdan aldığım son ders ise;

- Ümitvar olmak,

- Duâ ve ibadet hükmüne geçen Nurlar’ı daima okumak ve derslerine devam etmek,

- Üstadımın; “Risale-i Nur’a intisap eden zatın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu (Nurlar’ı) yazan ve yazdıran Risale-i Nur Talebesi unvanını alır”  (Kastamonu Lâhikası) nasihatına uyup, bu zamanda o vazifeyi deruhte eden Yeni Asya’nın neşriyatlarına sahip çıkmak olduğunun dersini aldım.

Ve uzun bir ayrılıktan sonra tekrar görüştüğümüz, vefalı ve sadık dostlarıma bana bu dersleri verdikleri için hamd-ü sena ederek vedalaştık... 

Okunma Sayısı: 1459
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı