"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hüsmen Duran’ın vefatının düşündürdükleri

Çetin ACAR
10 Aralık 2017, Pazar
Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun. Nur Talebelerinin imanla kabre gireceğine dair müjdeye masadak oldu, Hüsmen Duran Ağabeyimiz.

Bu dünya gözüyle kendisini görmek nasip olmadı, ancak aynı şahs-ı manevinin azaları hükmünde olduğumuzdan, “birimiz şarkta, birimiz garbta da olsak manen beraberiz” diyen Bediüzzaman’ın Talebeleri olmak hasiyetiyle (inşaallah) bir ve beraber sayılırız.

Rahmetli Hüsmen Duran Ağabeyin vefat haberi üzerine, epey zamandan beri kafamı kurcalayan bir meseleyi paylaşmak istedim. Genel olarak rahmetli gibi topluma mâl olmuş kişiler âlem-i bekaya göçtüklerinde; “yaprak dökümü”, “bir yıldız daha kaydı”, “ulu bir çınar devrildi” gibi ifadeler kullanılır.

Meseleye kendi hizmet penceremizden baktığımızda ise, hayatını Risale-i Nur hizmetine adamış, zor günlerde bile dâvâsından taviz vermemiş bir nur talebesi ise bu kişi, çok farklı düşüncelerin, bizleri farklı mecralara götürebildiğini görüyoruz.

Şöyle ki; dökülen yaprağın, kayan yıldızın, devrilen ulu çınarın yerlerine gelenler olarak bizler, o mübareklerin yerlerini doldurabiliyor muyuz? Ulaşımın ve haberleşmenin kısıtlı olduğu,  açlığın, işsizliğin, korkunun kol gezdiği, devletin devamlı olarak tarassudu altında, kendinin, eşinin, çoluk-çocuğunun yerine sadece Risale-i Nurlar’ın neşrini düşünen bu aziz kahramanların yerini doldurabiliyor muyuz? Yerlerini doldurmak elbette sayı olarak anlaşılmamalı. Onların yaşadığı heyecan, şevk, gayret, fedakârlık, samimiyet, sadâkat, ihlâs gibi, bir kitap kadar mana ifade eden bu düsturlar anlaşılmalı.

Önce, Üstadı tanıdıktan sonra onun hizmetine girip de, birer birer bu dünyayı terk edenleri gördük. Daha sonra Üstadımızın hayatının belli devirlerine şahit olan “Son Şahitleri”. Daha sonra da hapishanelerde çile çeken çilekeşleri bir bir ahirete uğurluyoruz.

Başta İhlâs Risalesi olmak üzere, bütün Lâhika ve Müdafaaları önce nefsimize okuyup, hayatımıza geçirdikten sonra başkalarına okumak gerekir. Üstadın ve hizmetin yolunda gözlerini kırpmadan hayatlarını feda eden ağabeylerimizin yerlerini, sadece Allah’ın rızası için yaptıklarını düşünerek, geç- mişte yaşanmış bir hikâye gibi değil, onları hayatımıza tatbik edip, mihenk yaparak az da olsa doldurabiliriz.

Bu hizmetteki hissiyatı en iyi şekilde anlatan bir vakıalardan biri şöyledir: “O zat yanıma geldi; ötekinin hattı, kendisinin hattından iyi olduğunu söyledim. “O daha çok hizmet eder” dedim. Baktım ki, Hâfız Ali kemal-i samimiyet ve ihlâsla, onun tefevvukuyla iftihar etti, telezzüz eyledi. Hem Üstadının nazar-ı muhabbetini celb ettiği için memnun oldu. Onun kalbine dikkat ettim, gösteriş değil, samimî olduğunu hissettim. Cenâb-ı Allah’a şükrettim ki, kardeşlerim içinde bu âli hissi taşıyanlar var. İnşaallah bu his büyük hizmet görecek.” (Barla Lâhikası, 125)

Evet; hizmetin anahtarı bu “His” te...

Beni, vefatıyla bu düşüncelere sevk eden Hüsmen Duran Ağabeyimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhuna Fatiha.

Okunma Sayısı: 2457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı