"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’un mahkeme müdafaaları

Çetin ACAR
19 Temmuz 2016, Salı
Risale-i Nur’ların telifinin başlandığı 1926 yılından 1980 li yıllara gelinceye kadar başta Üstadımız olmak üzere saff-ı evvel ağabeylerimizin ve daha sonra birçok Nur talebesi ağabeylerimiz sadece imanlarını ziyadeleştirmek niyetiyle Risale-i Nur’ları okumak ve bulundurmaktan dolayı haklarında üç bine yakın sorgulama, tutuklama ve hapisle neticelenen dâvâlar açılmıştır.

Ve tabîi ki dâvâ olunca mahkeme, mahkeme olunca da savcı, hakim, dâvâcı, sanık akla gelir, hukuk tarihinde benzerine rastlanmayan ve elli yılı aşan mahkeme serencamında bütün Risale-i Nur dâvâlarının beraatle sonuçlanmış olduğunu görürüz.

O günlerin şartlarına hayalen gittiğimizde görürüz ki; tıpkı Hazreti Yunus (as) ın balığın karnındaki durumu gibi, bütün sebeplerin sükut ettiği bir zaman. Her yer karanlık, soğuk, yalnızlık, devletin başındakinden ta köy bekçisine kadar her şey aleyhimizde. Kurtulmak için öyle biri lazım ki sözü hem hakime, hem savcıya, hem müdüre geçsin.            

Ancak yargılanan kişi “korku elimi tutmamış” diyen, asrın müceddidi Bediüzzaman ise durum farklı olur. Yapılan müdafaalar deccalın başında patlayan top güllesini benzeyen birer hukuk manifestosu gibidir adeta. 

İdamla yargılandıkları Eskişehir mahkemesi müdafaasında Üstadımız; “ İşte ey Türkçülük dâvâ eden mülhit zalimler! Türk milletinin medar-ı iftiharı olabilecek bu kadar zatları gayet adi ve ehemmiyetsiz bahaneler ile –sizin tabirinizle- benim gibi Kürt yüzünden perişan etmek, tezlil etmek milliyetçilik midir? Türkçülük müdür? Vatanperverlik midir? Haydi insafsız vicdanınıza havale ediyorum.” Evet o günkü şartlarda Üstadın tabirlerine dikkatle baktığımızda. . “. . mülhit zalimler, insafsız vicdanınıza…” sanki hakim ile Üstad yer değiştirmişler de, Üstad yargılanan değil yargılayan makamına geçmiş.

Ayrıca bütün müdafaalardaki bir başka ortak nokta ise; idamla yargılanmalarına rağmen, mahkeme heyetine yalvarmak, rica etmek, şahıslarının affedilmesi yerine Risale-i Nur’ların serbestçe okutulmasının sağlanması ve bunları cesaretle söyleyerek hiçbir  korku ve endişe alametlerinin bulunmaması.

Mahkeme salonları, bir müdafaadan ziyade Risale-i Nur’ların neşir ve reklamlarının yapıldığı mekânlar haline gelmişti. “. . .  Evet, şu tılsım-ı kainatın muğlakını keşfeden ve mevcudatın nereden, nereye ve ne olacaklarının tılsımını açan Risale-i Nur’un eczalarından Yirmi dokuzuncu Söz; ve tahavvülat-ı zerratın muammasını keşfeden Otuzuncu Söz; ve kâinatta mütemadiyen fena ve zeval içindeki faaliyet ve hallakiyet-i umumiye tılsım-ı acibini hall ve keşfeden Yirmi dördüncü Mektup; ve tevhidin en derin ve en mühim muammasını keşf ve hall ve izah eden ve haşr-i beşeri bir sinek ihyası kadar kolay olduğunu ispat eden Yirminci Mektup; ve tabiatperestlerin fikr-i küfürlerini esasıyla bozan ve tahrip eden “Tabiat Risalesi” namındaki Yirmi üçüncü Lema gibi çok cüzleri var.” (Tarihçe-i Hayat, 365 Eskişehir Müdafaası)

Evet arka arkaya gelen tutuklamalar neticesi olarak bu savunmaların sahibi olan başta Üstadımız olmak üzere diğer ağabeyleri de görebilmek, bu cesur savunmaları dinleyip hizmetteki şevk ve gayretlerini arttırmak amacı ile ülkenin her yerinden gelen Nur talebeleri mahkemelere akın ederek izdiham meydana getirdikleri de vakıadır.

Yine savunma niteliğindeki Nur derslerini hakimler ellerini şakaklarına dayayıp saatlerce zevkle dinledikleri gibi, o gün diğer mahkemelerdeki celse avukatları ve hakimleri de böyle tarihî bir olayı kaçırmamak için mazeret dilekçeleri vererek dâvâlarını tatil ettiklerini de hatıralardan ve kendimiz de bizzat şahit olduk.

Hasıl-ı kelam hizmetten fütur getirdiğimizde, tembellik baş gösterdiğinde, stres ve meyusiyet içinde olduğumuzda müdafaaları okuyarak şevk ve gayretimizi arttırabiliriz.

Hiçbir dünya ve ahiret menfaati beklemeden ve Risale-i Nur’ların dem ve damarlarına kadar sirayet ettikleri; yaptıkları müdafaalardan anlaşılan başta Üstadımız olmak üzere bütün ağabeylerimizi rahmetle anıyorum. 

Okunma Sayısı: 4226
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • vefa umurca

    19.7.2016 11:49:27

    Elhamdülillah, ne büyük hizmet, hakka hizmet tüm insanlığa hizmet. Kurana hizmet. Hiçbir dünya ve ahiret menfaati beklemeden ve Risale-i Nur’ların dem ve damarlarına kadar sirayet ettikleri; yaptıkları müdafaalardan anlaşılan başta Üstadımız olmak üzere bütün ağabeylerimizi rahmetle anıyoruz. Amin Amin Amin. elfü elfi amin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı