"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahs-ı manevî vekildir

Çetin ACAR
09 Mayıs 2021, Pazar 00:10
Üstadımızın saff-ı evvel talebelerinden birinin son yıllarında “mutlak vekil” olarak anılması ve bu anmanın yanlış mecralara götürülüp, hatta Risale-i Nur hizmetinin tamamına vekilmiş gibi yansıtılması muhalif muvafık zihinlerde yanlış anlamalara yol açmıştır.

Emirdağ Lâhikası’nın 365’inci mektubunda geçen “mutlak vekil” tabiri hiç de bu kardeşlerimizin anlattığı gibi olmadığını bu mektubun tekrar okunup mütalâa edildiğinde anlaşılacaktır.

‘Eserlerde geçen bir lâhika neden değişik şekilde anlaşılır?’ diye sorulduğunda, cevabını yine Risale-i Nur Külliyatı içinde yüzlerce yerde geçen “Şahs-ı manevî” tabiri cevap verdiği gibi, böyle cihanşümul bir hizmetin fani şahıslara verilemeyeceği hususu da çok yerlerde geçmektedir.

“Madem İslâm âlimleri –Hadis-i Şerife göre- dünya ikbal ve heveslerinin peşinde koşmadıkça peygamberlerin en emin varisleridirler. Biz de Risale-i Nur’u onun (peygamberlerin) tam varisi biliyoruz. “Risale-i Nur’un şahs-ı manevisi, hakikî varis olmanın esasını yaşamış ve yaşıyor” (Tarihçe-i Hayat, s. 954)

Üstadımızın bu sözlerinden anlaşılıyor ki; Risale-i Nur’u doğru anlamak için onu dünya ikbal ve heveslerimize alet yapmadan okumak gerekir.

Eleuzubillah, (Hizmet düsturlarına uyulmadığı takdirde) “…bize düşman olan dinsizlik cereyanına bilmeyerek yardım etmek ihtimali var” (Lem’alar, s. 396) diyerek Bediüzzaman bizleri uyarmıştır.

Risale-i Nur Külliyatı’nın tamamını dikkatle ve sebatla okumanın şart olduğunu söyleyen Zübeyir Abi şöyle ifade ediyor: “İmanî bahisleri okuyanlar, ehl-i takva ve ehl-i salâhat olur. Müdafaaları okuyanlar, dâvâsının müdafaasıyla mücehhez olur. Lâhikaları okuyanlar hadiseler karşısında nasıl hatt-ı harekette bulunacaklarını öğrenirler.” 

Rahmetli Necati Can Abinin Zübeyir Abiden dinlediği hatırasında; “Üstad bize bir seferinde şöyle dedi: ‘Kardaşlarım benim aklım karışsa, sizleri yanlış yola sevk etsem ne yaparsınız?’ Ben de cevaben ‘Üstadım size olan hürmetimiz sonsuzdur, ancak böyle bir durumda senin elini öper, biz Risale-i Nur’un yolundan ayrılmayız’ diye cevap verdim. Üstadımızın yüz ifadesinde doğru cevabı almanın memnuniyeti okunuyordu.”

Külliyatın birçok yerinde geçen, bu hizmetteki hâkim cereyanın “Şahs-ı manevî” olduğuna dair lâhikalardan birkaç örnek: “Hatta şöyle bir cemaatin şahs-ı manevisi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir, inayata mazhar olur… Bir kal’ayı fetheden bir bölüğün çavuşuna bütün şerefi ve ganimeti vermek zulümdür, hatadır; öyle de şahs-ı manevinizin kuvvetiyle ve kalemleriniz ile hâsıl olan fütuhattaki inayata benim gibi bir biçareye veremezsiniz” (Barla Lâhikası)

“…Şahs-ı manevî, baki ve muktedir bir kuvvet-i zahrdır, bir rehberdir.” (Barla Lâhikası)

Evet kardeşlerim, şahıslar fanidir. Hakikî varis olan şahs-ı manevî ise bakidir. Üstadımızın “Geçmişteki hizmetlerine mukabil hürmette kusur etmeyin” tavsiyesi ile ahirete göçmüş ve bu dünyadaki bütün Nur Talebelerine hürmetimiz tamdır ve öylede devam edecektir.

Okunma Sayısı: 1328
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    11.5.2021 01:37:56

    Allah razı olsun. Sahs-ı manevi hakikati ile meşveret konusunda önümüzde ki umumi meşverete kadar daha fazla tahşidat yapılmalıdır. Risale-i Nurun şahs-ı manevisini temsil eden has şakirtlerinin sahs-ı manevisi Ferdiyet makamının mazharıdır. Yeni Asya meşveret sisteminin bu makamı temsil ettiğine inanıyoruz. Onun için inayet altındadır. Şimdiye kadar da Istikamet ve tevizsiz istikrar cizgisini hiç bozmamıştır. Hepimize düşen bu sahs-i maneviye de benlik ve enaniyetimiz eritmek, mesveretimizin üstadlıgına sadakatla bağlı kalmaktır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı