"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Yaşamadıkları şeyleri söylerler”

Çetin ACAR
28 Nisan 2016, Perşembe
Risale-i Nur Külliyatı’nı ihtiva eden ana başlıklara baktığımızda, İmanî bahisler, lâhikalar ve müdafaalar olarak üç temel konu olduğunu görürüz.

Ve okunan derslerin de bu sıralamaya göre yapılması usûlden olduğu gibi, bu üç temel başlıktan ders okumak da Nur derslerinin vazgeçilmez şiarıdır. Aksi takdirde kanadının biri olmayan bir kuş nasıl uçamazsa, bunlardan birinin eksik olması halinde de Nur hizmeti eksik olur, istenilen netice alınmaz.

Özellikle hizmetin direksiyonu veya pusulası olarak vasıflandırılan lâhika okumalarının terk edildiğinde ise, pusulasız veya dümensiz bir gemi gibi oraya buraya yalpalar, daha sonra da ya bir yere çarpar veya karaya oturur veyahut da gemi suyun dibini boylar.

Çünkü lâhikaların her biri birer hizmet düsturu manzumesidir. Bizlere ya direkt olarak, ya da satır aralarında dolaylı olarak yön verir, istikamet gösterir.

Üstadımız lâhikaların önemine binaen şöyle diyor; “. . . . Hem bu lâhikaların bir kısmı ihtiyaca binaen yazılmış ve yazdırılmış olması ve aynı ihtiyacın her zaman tekerrürü melhuz (muhtemel) bulunduğundan daima müracaat olunacak hikmetleri ve düsturları muhtevidir. Nitekim yüzer vakıalar, hadiseler ve meselelerde, bu ihtiyaç kendini göstermiştir.” (Barla Lâhikası, 26)

Evet bu mektupları yazan, Üstadımız ve ağabeylerimizdir. Bunların bir zaman gelecek, neşredilecek ve bu kudsî hizmetin içinde bulunanlara ışık olacak, yol gösterecek niyetiyle de yazılmış mektuplar değildir. Hal böyle olunca, bütün mektupların ruhu, haza ihlâs, sadâkat, samimiyet ve tesanüd dersleri veren birer muallim hükmündedir.

Bir misal verecek olursak, Üstadımızın Hulusi Ağabey’e yazdığı bir mektupda, “. . .  insanlardan istiğnaya dair sana yazdığım mektubun kerametidir. Çünkü o mektubu bir gün iki-üç zata, onların hediyelerinin adem-i kabulüne medar olmak için okudum. Aynı günde o zatın hanesine gittim. Az bir yemek getirdi, arkadaşların hatırı için bir parça yedim. Hiç hatırıma gelmedi ki, o günde o hakikatli mektubu o yemek sahibine okudum., şimdi muhalefet ediyorum. Yemekten sonra hatırıma geldi. Fakat, hediye kabul edemiyorum, belki yemek yenilir tahmin ettim. Fakat “Yaşamadıkları şeyleri söylerler.” (Şuara s. 226) Altına girdiğimden öyle şiddetli tokat yedim ki, bir-iki senedir bazı emareler ve hadiselerle zannettiğim bir hakikat, bu tokat ile gayet kat’iyetle göründü” (Barla Lâhikası, 407)

Üstadımız yaşadığı bu olayda “ben de sizlerin bir ders arkadaşınızım” sözünü doğrular derecesinde, mütevazıane kendi nefsinden bir misalle bu konuda da nasıl davranmamız gerektiği hususunda ders veriyor.

Ayrıca buradan alacağımız bir başka ders de Risale-i Nurları, sadece okumanın ve anlamanın yetmediğini bütün düsturlarını yaşamak gerektiğini, aksi takdirde okuyacağımız derslerin tesirinin az olacağını da bilmemiz gerekiyor.                

Misal verecek olursak; ima yoluyla bile olsa gıybet edenin okuduğu “gıybet” bahsi, sevad-ı azam’a uymayıp gösterişli bir hayat yaşayanın “İktisat  Risalesi” dersi, kardeşlerin arasını düzeltmede ihmal edenin, “uhuvvet” bahsi ve istiğna düsturlarına riayet etmeyenin okuduğu “istiğna dersleri” de tesir etmediği gibi, Risaleleri çok iyi bildiğini düşünüp, faziletfüruşluk yaparak, hizmette rıza-ı İlâhiyi unutup, insanların teveccühünü bekleyenlerin de “ihlâs” derslerinin tesir etmediğini görüyoruz. Bu şekilde, “Yaşamadığı şeyleri söylerler” âyetinin hakikatini idrak ediyoruz.

Üstadımızın Eski Said döneminde yazdığı “Hakikat Çekirdekleri” adlı eserinde, bu hizmetin içinde bulunanlara verdiği çok önemli derslerden biri de; “Âlim-i mürşid koyun olmalı, kuş olmamalı, koyun yavrusuna süt, kuş ise kay verir.” sözü, bahsimizin ehemmiyetini ortaya koyuyor.

Yani Üstadımız; Risale-i Nur’ları bütün ruh-u canımızla massederek, sindirerek onu yaşayarak yapacağımız hizmetten daha iyi neticeler alabileceğimizi ifade ediyor.

Okunma Sayısı: 1908
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı