Dolayısıyla insanlar tedirgin. Kimi şehirlerin üç dört günlük suyu kaldığından bahsediliyor- Yalova gibi. Oysa Yalova için “su şehri” dendiğini bilirdik. Ama gördük ki su Yalova’ya da küsmüş.
Evet ülkemizin bir çok şehrinde barajlardaki sular bitmek üzere ve sıra göllere kadar gelmiştir. Çağımızın en büyük çevre felaketi, Aral Gölünün yüzde 90 oranında kurumasıdır. Dünyanın dördüncü büyük gölü insanların müdahalesi sonucu böylesi bir duruma düşmüştür. Bir çok canlının kaynağı iken etrafındaki kumsallarda devlerin gezdiği  gemi ve kayıkların etrafında çürümeye yüztutmuş bir viraneye dönmüştür.
Ülkemizdeki göllerden Sapanca gölü de kuraklıktan nasibini almıştır. Göl ciddi bir şekilde geriye çekilmiş ve yosun bağlamıştır. Sapanca Gölü ile ilgili resim alt yazılarında “korkutan tablo” ifadeleri geçmektedir. Diğer bölgelerimizde de kuraklık başlamıştır. Mesela Samsun, Yozgat, Adıyaman... Samsun Su ve Kanalizasyon (Saski) Genel Müdürü, su kesintisi ile karşılaşmamak için vatandaşları su tasarrufuna davet etmiş. Adıyaman Belediye Başkanı Husrev Kutlu da “Su kaynaklarının çekilmesi nedeniyle yapılan su kesintisinden dolayı Adıyaman halkından özür diliyorum” demiş.
Samsun Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz da “Tarihte olmayan bir kuraklıkla karşı karşıyayız” diyerek Aralık ayı için gün saydıklarını söylemiştir. (10.9.2014) Keban Barajı ve Hidroelektrik santralinde havzalardan gelen su miktarının kuraklak dolayısıyla elektrik üretiminin geçen yılın ilk 8 ayına göre yüzde 30 azalmış. (1 Eylül) Basından takip ettiğimiz kadarıyla Yalova’da durum çok daha kötü. Su kesintisinden dolayı esnafın işlerinde azalma olduğu, özellikle berber esnafının işlerinin azalmasından şikâyetçi olduğu, camilerde sişe suyuyla abdest alındığını ve bir kısım esnafın tuvaletleri kilitlediği haberlerini duyuyoruz. Ve kurumaya başlayan Burdur Gölü... Her yıl bir metre çekilen göl, tedbir alınmadığı tardirde yirmi yıl sonnra kuruyacak denmektedir. Yine Burdur Gölününün kuruma tehlikesine dikkat çekmek için Göle Hayat Derneği, Göle Yas Belgesel Projesi ekibi ve herkesi “Göle yas” buluşması ve “Su orucu” yapmaya devet etmiştir.
Evet suları kuruttuk şimdi hiç olmazsa başında ağlayalım, yas tutalım. Suyun yokluğu yas tutulacak kadar değerli. Çünkü Allah, “Her şeyi ondan halkettiğini” bildirmektedir.1 Su olmazsa hayat da olmaz. Çok önemli bir nimet olduğu için Peygamber Efendimiz abdest alırken nehir kenarında olunsa dahi israf edilmemesi gerektiğini bildirmiştir.2 Dolayısıyla bize de düşen dinimizin emri olan iktidad etmektir. Yoksa Brezilya’da olduğu gibi suyumuz karneye bağlanabilir.

Dipnotlar:
1-Enbiya Suresi 30
2- Müsned;2/221, İbn-i Mace. Taharet. 48