"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üçüncü Batı Trakya seferi

Cevat ÇAKIR
04 Mayıs 2015, Pazartesi
Yine yollara düştük. Çünkü cazibesi var Batı Trakya’nın; oradaki samimî ihlâslı insanların, masum Kur’ân talebelerinin...

Hususî sarıklı hafızlarının ve bembeyaz başörtülü hanımların. 17 Nisan Cuma sabahı Cuma namazını Gümülcine’de kılmak üzere sabah namazından sonra İstanbul’dan Selamet Ağabeyin, ilk açılışını başka bir hizmet mahallinde kullandığımız aracıyla dört arkadaş yola çıktık. İpsala sınır kapısında hiçbir engelle karşılaşmadan Batı Trakya’ya geçtikten sonra Cuma namazına bir saat kala Gümülcine’ye ulaştık. Cuma namazını eda edebilmek için minare gözlemeye, bir taraftan da önümüze çatan kişilere Türkçe bilirler diye cami sormaya çalıştık. 

Ayrıca çat pat İngilizce ile her nekadar uğraşsak da hatta Hıdır Hoca her nekadar ellerini kulaklarına götürerek işaretler yapsa da başarılı olamadık. Nihayet uzak bir yerden bir minare görünce rahatladık. “Allah’a şükür namaz tamam” dedik. Bulduğumuz ilk cami küçük bir cami olduğu için daha büyük bir cami sorduk. “Yeni Cami” ismi verilen camiye ulaştık.   

Tabiîki bizi gören bir çok kişi etrafımızı çevirdi, hemen hoş geldiniz (hojgeldiniz) diye hitap etmeye başladılar. Hatta yollardan geçerken de dükkânlardan da bize hoşgeldiniz diyenler oluyordu. Caminin bitişiğindeki Gümülcine Müftülüğüne geçerek tayin edilmiş Müftü Hafız Cemal’le ayak üstü görüştük. Çünkü vaaz için bir köye gitmek için dışarı çıkmıştı. Beraberimizdeki bir arkadaşımızın vaaz verebileceğini söyledik ve izin aldık. Cemaat da “İstanbul’dan misafirlerimiz gelmişler” diye güzel karşıladılar. Bu arada müftülükteki bir yazı dikatimi çetki: “Dikkat! Müslüman kadınlar İslâmî örtüsüz şer’i mahkemeye giremez.” 

Batı Trakya’da iki çeşit müftü bulunmaktadır. Bunlardan birisini Yunan hükümeti atamaktadır, diğerini de  Batı Trakya’daki Müslümanlar seçmektedir. Yunan Hükümetinin atadığı müftü aynı zamanda “kadı” vazifesini de görmektedir. İsteyenler için miras ve aile hukukundaki konularda şer’i hukuka göre hüküm vermektedir. Cumadan sonra Medrese-i Nuriye’ye uğrayarak biraz istirahat ettik ve ikindi namazından sonra Tarihçe-i Hayat’ta resmî ve bir de Yunanistan’da Risale-i Nur’un neşriyatını yapan ve yüzlerce Nur Talebesi yetiştiren bir zatın Türkiye’deki Nur Talebesi kardeşlerine yazdığı mektup diye bahsedilen bir de mektubu bulunan Hafız Ali Abinin kabrini ziyaret ettik. Öğrendiğimize göre bu kabristanın bir bölümünde sadece Nur Talebeleri medfundur.

Daha sonra akşam Gümülcine’nin Ketenlik Köyü’ndeki derse yetişmek için acele olarak elli kilometre mesafedeki İskeçe’ye geçtik. Dersanenin önünde bizi bekleyen Muharrem kardeşle otuz km. uzaklıktaki Ketenlik Köyü’ne gittik. Akşam namazından sonra dersaneye geçtik. Ketenlik Köyü dört bin nüfuslu büyük bir köy. Her Cuma günü akşamı sobetler yapılıyor. Sohbetten sonra tekrar İskeçe’ye indik. Sabah namazını Çınar Camii’nde eda ettik. Caminin imamı Gaziosmanpaşa İmam Hatip mezunu imiş. Camide 180 öğrencileri olduğunu söyledi. 

Batı Trakya’da Kur’ân kursları, okullarla beraber başlayıp okullarla beraber tatile girmekte. Okullar saat 14.00’de sona ererken, 14.30 ile 17.30 arasında camilerde Kur’ân eğitimi veriliyor. 300 öğrencisi olan camiler varmış. Kur’ân eğitimi okullara göre ayarlandığı için Batı Trakya’da Mayıs ayı genellikle icazet dönemi olarak biliniyor. 

Selânik, camisi olmayan bir şehir. Sadece Araplara ait bir mescid varmış. Selânik medresesinde de talebeler kalmakta beraber, tatil günlerine denk geldiği için oraya uğrayamadık. Selânik sahili İzmir kordonboyunu hatırlatıyor. Üstadın “Hürriyete Hitabe”sini (Nutku) okuduğu yer şimdilerde park olarak kullanılmakta. Biz meydanın hemen bitişiğinde “Hürriyete Hitab”dan bir bölüm okuyarak Selânik’ten ayrıldık ve Kavala’ya geçtik. 

Kavala’ya ulaştığımızda öğle namazı vakti geçmek üzereydi. Nerede, nasıl namaz kılabiliriz diye çareler aradık. Öncelikle turizm bürosundan bilgi almak istedik, fakat büro kapalı olduğu için bu mümkün olmadı. Bir otele baktık, ibadet için oda tahsis edemeyeceklerini söylediler. Biz de son çare olarak parkta öğle namazımızı eda ederek İskeçe’ye doğru yola çıktık. Yol boyunca dikkatimizi çeken şey, şehirlerde yüksek binaların olmaması idi. Sahildeki bazı şehirler ayrıca dikkatimizi çekti. Kiremit ve ağaçtan başka bir şey görülmüyordu. Ağaçlar evleri perdelemiş, mükemmel bir yapılanma var. Güneş enerjisine verilen önem de yol boyunca hemen dikkat çekiyor. 

Evlerin altındaki garajlar ve sürücülerin yayalara öncelik vermeleri de dikkat çeken konulardan. Gümülcine ve İskeçe’de güzel bir hizmet devam etmekte. İskeçe’de hanımlar medresesi de mevcud. Ayrıca Küçük Sözler, 23. Söz, 33 Pencere, Hastalar Risalesi, Tabiat Risalesi, Mu’cizati Ahmediye Risalesi ve Âyet-ül Kübra Risaleleri Yunancaya çevrilmiş durumda. İlâhilerle ve marşlarla sürdürdüğümüz seyahatimizi, inşallah bir Avrupa turuyla taçlandırma duâsıyla tamamladık.

Okunma Sayısı: 2111
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı