"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

10 maddelik “mutâbakat”

Cevher İLHAN
06 Mart 2015, Cuma
HDP Eşbaşkanı’nın, “10 maddenin Bakanlar Kurulu’nda, çözüm süreci heyetinde ve İmralı’da okunup mutâbakata varıldığını” kamuoyu önünde deklâre etmesi ve Başbakan’ın “Bu açık silâhlı bırakma çağrısıdır” sözüne karşı, “Öcalan’ın çağrısı”nı okuyan HDP’li S. Önder’in, “Bu 10 madde, müzâkere için temel koşuldur” çıkışı, “taslak metin”e dair istifhamları arttırıyor.

“Ortak metin”de açıklanan “silâhlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik niyet beyânı ‘çağrısı”ndaki 10 maddelik “taslak”, yeni kritik safhanın temelini oluşturuyor.

Aslında iktidar sözcülerinin, PKK’nın Nisan’da kongresini toplayıp “silâh bırakma” kararı alacağı”nı pompalanmasına karşı, KCK-Kandil’in, 10 maddenin müzâkeresinin hükûmetçe kabulüyle ancak PKK’nın “silâhlı mücadeleyi bırakmak” için kongreyi toplayacağını deklâre etmesi, özellikle müzâkerelerin başlamasını “10 maddenin içinin doldurulması”na bağlaması, vaziyeti açığa çıkarıyor.

HDP Eşbaşkanı’nın, “10 maddenin Bakanlar Kurulu’nda, çözüm süreci heyetinde ve İmralı’da okunup mutâbakata varıldığını” kamuoyu önünde deklâre etmesi ve Başbakan’ın “Bu açık silâhlı bırakma çağrısıdır” sözüne karşı, “Öcalan’ın çağrısı”nı okuyan HDP’li S. Önder’in, “Bu 10 madde, müzâkere için temel koşuldur” çıkışı, “taslak metin”e dair istifhamları arttırıyor.

Görünen o ki, “taslak metin”deki maddeler tek tek incelendiğinde, satır aralarında Öcalan’ın öteden beri savunageldiği “demokratik konfederalizm / özerklik stratejisi”nin altyapısı inşa ediliyor.

Bundandır ki, esas tartışmalar, mutâbakat sağlandığı ya da sağlanacağı söylenen “demokratik siyaset”, “demokratik çözüm”, “özgür vatandaşlık” ve “demokratik cumhuriyet” gibi her tarafa çekilebilecek mücerret kavramların içinin ne şekilde doldurulacağı üzerinde kopuyor.

Ki daha ilk günde KCK-HDP mahfillerinin, “AKP hükûmeti, İmralı’nın 10 başlığı müzâkere edip sorunu çözecek midir, çözmeyecek midir?” sorusu, “çözüm”ün “paket”te düğümlendiğini ele veriyor.

“ÖZERKLİĞİN” PRATİĞE GEÇİRİLMESİ

Bu açıdan, 10 maddelik taslağın başında gelen “demokratik siyasetin tanımı ve içeriği”ne dair “demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması” şartının, Öcalan’ın öteden beri ileri sürdüğü “özyönetime dayalı otonom bir yönetim şekli” çerçevesindeki talebini mevzubahis ediyor.

Önder’in, “taslak”taki “demokratik çözüm”den neyin kastedildiği sorusuna, “Türkiye’nin 25 farklı bölgesinin yerinden yönetiminin bir talep olarak ortaya konulduğu” sözleri ve peşinden gelen maddelerden, “demokratik konfederasyon ve özerkliği teoriden pratiğe geçirilip olgunlaştırılması uygulanması için gereken sosyolojik normlar”ın hedeflenmesi, maksadı ortaya çıkarıyor.

Diğer yandan, hükûmet adına “çağrı heyeti”nde yer alan Başbakan Yardımcısı Akdoğan’ın, “Kürt sorunu”na işâretle “yeni anayasayı birçok köklü ve kronik sorunun çözümünde fırsat olarak görüyoruz” ifâdesi, sözkonusu “taleb”in siyasî iktidarca da değerlendirildiğini deşifre ediyor.

Başbakan Yardımcısı’nın, “sürec”te “silâhların bırakılmasına yönelik çalışmaların hız kazanması, tam anlamıyla eylemsizliğin hayata geçmesi”nin yanısıra “demokratik siyasetin bir yöntem olarak öne çıkarılması”nı önemli gördükleri ifâdesi de aynı anlamda.

Keza, Akdoğan’ın, “özgüven içinde tartışma yapacak aşamaya gelindiğini” vurgulayıp, Erdoğan’ın sözlerine atıfla “uygulama” şartının yerine getirilmesinden sonra “temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi” kapsamında şar koşulan “eşit, özgür bir vatandaşlık tanımı”nın yapıldığı “kimlik kavramı”nın “yeni anayasa”nın temelini oluşturacağı imâsı da buna yönelik.

Kısacası, “çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları” başlığının, kurulacak özerk/federatif sistemde eyâletlere kendi ekonomik gelirlerine göre yerel yönetimlerin belirlediği şekilde vergi toplaması ve yetkiler vermesi benzeri “düzenlemeler”le adım adım özerkliğe ortam oluşturuluyor…

ZEMİN HAZIRLANIYOR…

Bu arada “İmralı koşullarının iyileştirilmesi” çerçevesinde değiştirilecek mahkûmlara “Öcalan’ın sekretaryalığı” görevi verilmesi, HDP’nin yanısıra Kandil heyetiyle görüşmelerinin sağlanması, “Nevruz duyurusu”nun televizyonlarda canlı olarak yapılması, gazetecilerle görüştürülüp “mesajları”nı medya kanallarıyla doğrudan ulaştırılması benzerî “jestler”e zemin hazırlanıyor.

Bütün bunlar, PKK’ye uluslararası alanda “meşruiyet” kazandırılırken, özellikle Kobani’nin ‘geri alınması’yla diğer “kantonlar”la birilikte Güneydoğu’da PKK’nın Suriye kolu PYD’nin “Kuzey Suriye”de kurulacağı “özerk devlet”le bütünleşecek özerkliğin önünün açılması tesbitini teyid ediyor.

Buna bağlı olarak, örgütün “fiilî durum”la etkisine aldığı, “güvenlik timleri”nin sokaklarda kol gezdiği, “özerk mahalleler” ve “özerk mahkmeler” kurduğu, isyan provalarıyla, kontrol ettiği HDP’nin yüksek oy aldığı bölgede “özeklik” ilânına gidileceği yorumunu kuvvetlendiriyor.

Peki, “çağrı”nın açıklanmasının ardından “10 maddede mutâbakat” üzerinde AKP/hükûmet ile KCK/HDP’nin karşılıklı ‘barışın önündeki en büyük engel’ suçlamaları neyin nesi?”

Bu tür atışmalarla ortalığın provoke edilerek seçime yönelik yatırım hesâplarıyla gerçeklerin nazarlardan kaçırılması, kamuoyunun yine oyalanıp manipüle edilmesi mi?

Okunma Sayısı: 1816
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı