"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“2.5 milyon işsize iş” de başkasına havale

Cevher İLHAN
29 Mart 2019, Cuma

GÜNDEM

Her ne kadar “iktidar cephesi”, “beka sorunu” ve diğer palyatif tartışmaları kasten alevlendirmekle gündeme gelmesini engellemeye çalışsa da, mahallî seçim sürecinin en çok konuşulan konularından biri de “ağır ekonomik kriz” ve gittikçe artan “işsizlik sorunu” oldu. 

TÜİK’in açıkladığı resmî rakamlara göre işsizlikte son on yılın rekoru kırılmış. Verilere göre işsiz sayısı 4 milyon 350 bini bulmuş. İşsizlik, yüzde 12.3’den yüzde 13.5’e yükselmiş. 

Sadece Aralık’tan Ocak’a bir aylık kayıtlı işsiz sayısındaki artış 266 bin 57 kişi olurken, İş Kur’un kayıtlarına göre işsizler ordusuna bir yılda artış 1 milyon 318 bin 324 işsizin eklenmesiyle işsizler ordusu kat kat katlanıyor. 

Bir yılda 5.7 puan artan işsizlik oranının yüzde 12.3’e yükseldiği kaydedilirken, gençlerde işsizlik oranının yüzde 2.5’a vardığı belirtiliyor. İş bulma umudunu kaybeden, iş aramaktan cayan milyonlar da eklendiğinde Türkiye’de gerçek işsizliğin yüzde 30’ları geçtiği tesbitleri yapılıyor. 

Cumhurbaşkanı, “Artık kriz geride kaldı, 2019 ekonomide ateşlemenin yapılacağı, ılımı toparlanmanın olacağı yıl olacak” derken, Hazine ve Maliye Bakanı’nın “seçimden sonra 2019’da 2.5 milyon istihdam meydana getireceğiz” vaadinde bulunuyorlar ama gerçekler ortada. 

Ve Cumhurbaşkanı’nın “Herkes devlette iş bulacak diye bir şey yok, kabiliyeti olan gençler iş bulur” dediği özel sektör temsilcilerinin, yeni istihdam meydana getirip yeni işçi almak bir yana üretimsizlikten nitelikli işçi çıkarmak zorunda kaldıklarından yakındıkları vetirede, en son bir televizyonda, “O zaman bize orada 2,5 milyon işsizi işe alma sözü verildi. Türkiye’deki odalar, borsalar vesaire tarafından. TOBB’u da tâkip ediyorum. Geçenlerde Sayın Hisarcıklıoğlu ile bir araya geldim, kendisine ‘Bak bu sözü o gün bana verdiniz, ama bu söz hâlâ yerine gelmiş değil’ dedim” sözleriyle aslında bu vaadin de TOBB’a havale edildiği ortaya çıkıyor…

TESBİT

 “Daha farklı bir sonuç doğurabilirdi” yakınması

Seçim süresince Cumhurbaşkanı ile Bahçeli’nin ısrarla “beka sorunu”nu gündeme getirmelerine rağmen, İstanbul büyükşehir adayları Yıldırım, her fırsatta “İstanbul’a belediye başkanı seçtiklerini, ölüm - kalım savaşı olmadığını” belirtti. Bir ara “Türkiye’nin milli güvenlik sorunu, beka sorunu var” dese de, “Türkiye’nin beka sorunu olmadığını” tekrarladı. 

Keza, iktidar sözcülerinin, HDP’ye oy vermiş vatandaşların “millet ittifakı” partilerine oy verme ihtimalini dahi “terör örgütüne destekle, hatta “teröristlik”le, “hıyânet”le suçlamalarıyla muallel kirli siyasete karşı Yıldırım açık açık “HDP’lilerin de oylarını istediğini” söyledi.

En son gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle katıldığı kahvaltıda, “7 Ocak’taki açıklamanızda ‘Yerel seçime gidiyoruz, genel seçimlere değil’ demiştiniz. Seçimlerin yerel seçim havasında kalmasını istediniz. 2-3 aylık süreçte meydanlarda, Tv’lerde siyasi liderlerin söylemlerinde bu isteğiniz gerçekleşmedi. Bu durum sizin mi, yoksa rakibiniz Ekrem İmamoğlu’nun mu lehine oldu?” sorusuna “Ben her şeye rağmen İstanbul yerelini ön plâna çıkarmaya gayret ettim. Tüm toplantılarımda, medyada hep İstanbul’u ön plana çıkardım. Genel siyasetten anlamadığımdan değil ben bu ülkede bakanlık, başbakanlık yaptım. Bunun bir faydası olmadığına inanıyorum, hâlâ da aynı görüşteyim. 31 Mart referanduma dönüştü. Adaylar konuşulsaydı, adayları mukayese etme imkânı olsaydı çok daha farklı bir sonuç doğurabilirdi” cevabı dikkat çekici oldu. (gazeteler, 27.3.19)

Ve bu sözleri, “beka sorunu” iddiasıyla rakiplerini “terörle işbirliği”yle suçlayan agresif politikaların ters teptiğinin ifâdesi olurken, daha “şimdiden seçimi kaybettiğini kabullendiği” yorumlarına yol açtı. 

İKRAR

 “Nerede var, bu kadar makam arabası?”

Bilindiği gibi daha önce “100 bin kişiye bir doktor düşüyor, OECD’de son sıradayız, en az 130 bin doktora ihtiyacımız var” diyen AKP’nin İstanbul adayı, Avcılar’da “Şu okulda 80 yavrumuz bir sınıfta okuyor. Bu size lâyık mı?” eleştirisini yapmıştı.

Keza iktidar partisinin Ankara adayı da, “Bundan sonra fidan, ağaç, elektrik direklerinin ithal edilmeyecek, Ankara çevresinden temin edilecek” vaadini vermiş; 17 yıldır AKP’nin elindeki belediyenin bunları yurt dışından satın aldığını itiraf etmiş; yine bir televizyonda , “25 senedir millî maç yapılmıyor, bir başşehirde millî maç yapılmaz mı?” yakınması dikkati çekmişti. Yine “Yapılan plânlara, yeni plânlar devreye girdiğinde dikey yapılaşmayla şehrin silueti bozuluyor, çirkinlik, etraftaki vaziyet” garip hayıflanmasında bulunmuştu.

En son “Ankara büyükşehir başkanlığımda yapacağım ilk icraat, makam arabasının hepsini satmaktır; nerede var bu kadar makam arabası?” sorusuyla açıkça AKP’li başkanların belediyeyi makam araçlarıyla doldurduğu israfının ikrarında bulunuyor. 

Anlaşılan, ikrarlara yeni ikrarlar geliyor…

HAFTANIN SÖZÜ

“Bazı söylemler geri tepecek gibi...”

“Şunu söyleyeyim, Ak Parti Erdoğan markasını hoyratça kullanıyor. ‘Haddinden fazla olan her şey, gayedeki hikmeti yok eder.’ Seçim kampanyasında ciddî hatalar yapılıyor. Yüze yüze sonuna geldik, ama bu herkes için, aynı zamanda ülke için yıpratıcı oldu. Toplum çok gerildi. Bazı söylemler geri tepecek gibi gözüküyor.”

Abdurrahman Dilipak, (Yeni Akit, 23.3.19)

Okunma Sayısı: 1943
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı