GÜNDEM

Geçen yılın başında tırmanan zam sağanağının yıl boyunca devam etmesiyle, gıdaya peşpeşe gelen zamlarla başlayan sebze - meyve fiyatlarının pahalılığına karşı hükûmetin çözüm olarak ortaya koyduğu ve Cumhurbaşkanı’nın“varlık kuyrukları” dediği “tanzim satış mağazaları”ndan yeni seçilmiş belediye başkanlarının yargı kararı olmadan İçişleri Bakanlığı’nca görevden alınıp yerlerine kayyım atanmasına, enflasyon rakamının yüksek çıkmasına karşı Merkez Bankası Başkanı’nın tâlimatla görevden alınmasına kadar 2019, 2020’e bir yığın gündem devretti. 

Keza Temmuz’da S-400’lerin ilk grubunun getirilmesi, Ekim’de Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın Doğusu’na Barış Pınarı harekâtının “gerekçesi” olarak sunulan “güvenli bölge”nin 444 kilometrelik sınır boyunca 32-35 km derinlikte alan oluşturulması planlanmışken 120-140 km’de kalması, Türk askeri YPG’yi koruyup kollayan ABD ile ortak devriye gezerken, hâlâ bölgeden saldırıların gelmesi, bölgenin sözkonusu örgüt militanlarından - teröristlerden ve silâhlardan arındırılamaması 2020’ye taşan önemli gündemlerin başında geldi. 

Ayrıca Trump’ın ardı ardına “ekonominizi mahvederim!” diye attığı “tehdit tweetleri”nden sonra Ekim’de Erdoğan’a, “Sert adamı oynama, aptallık etme!” dediği hadsiz mektuba hiçbir cevap verilmemesine, yine son Amerika ziyaretinde Trump’ın Erdoğan’a verdiği sözlere rağmen Kongre’den geçen Türkiye’ye yönelik en ağır yaptırımları imzalamasına ve ana muhalefet partisi liderinin göz göre göre linç edilmesine seyirci kalınmasına kadar bir dizi skandal yaşandı.

26 Eylül’deki 5.8’lik İstanbul depreminde Türkiye’nin depreme karşı ne denli hazırlıksız olduğu, özellikle 99 depreminin ardından belirlenen üç yüzden fazla “deprem toplanma alanı”nın çoğunun rant uğruna rezidans ve gökdelenlerle inşaata açılıp ortadan kaldırıldığı tartışmaları yapıldı. 

Ancak 2009’un en çarpıcı siyasi gelişmesi, 31 Mart’ta birçok büyükşehir belediye başkanlığını kazanan muhalefetin ve “millet itifakı”nın adayı İmamoğlu’nun 13 bin oy farkla kazanması üzerine, iktidar sözcülerinin “Kesinlikle birşeyler olmuştur!” isnadıyla seçimlerin Yüksek Seçim Kurulu’nca iptal “ettirilip” 23 Haziran’da yenilenmesiyle farkın 806 bine çıkmasıydı.

Siyasette taşları yerinden oynatan bu gelişme siyaseti hareketlendirirken, iktidar partisinden kopan yeni partilerin kurulması çalışmalarıyla 2019 tam bir siyasi silkinme yılı oldu.

Türkiye’nin vaadini verdiği İdlib’in “silâhlı gruplar”dan temizlen(e)meyip çatışmaların yeniden alevlenmesiyle üç yüz bine varan bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalması da 2019’un 2020’ye devrettiği önemli gündemler arasında yer aldı. 

2019’dan 2020’ye geçerken, 2015’te ilân edilip haftalarca propaganda edilen “yerli - milli uçak” projesi unutulurken, bu kez günlerce en üst düzeyde 2022’de üretime geçileceği ve maketini İtalyan Pininfarina firmasının yaptığı belirtilen “yerli-milli araba” reklâmları yapıldı. 

Ve 30 Aralık’ta Libya’ya asker gönderilmesine dair “Cumhurbaşkanlığı tezkeresi”nin muhalefetin bütün ikazlarına rağmen kamuoyunda yeterince tartışılmadan apar topar olağanüstü toplantıya çağrılan Meclis’ten geçirilmesi 2019’un 2020’ye devrettiği son gündem oldu…

TESBİT

Yeni yılın gündemi…

Öyle görünüyor ki muhalefet partileri önümüzdeki seçim kampanyalarını tek bir sloganın, tek bir argümanın üzerine oturtacaklar: “Bütün güçleri tek bir elde toplayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş...” Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yöneltilen eleştiriler her geçen gün daha da artıyor. Bu eleştiriler sadece muhalefetin salt bir iktidar karşıtlığı söylemi olarak havada kalmıyor, toplumda da karşılık buluyor. Karşılık buluyor zira toplumda bu sistemin ülkenin sorunlarını çözmediği gibi yeni sorunları da beraberinde getirdiği, Türkiye’nin iyi yönetilmediği inancı giderek pekişiyor. 

Elif Çakır, (Karar, 1.1.2020)