"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

31 Mart Seçimleri Analizi - 3: Hani “sandıkla gelen sandıkla gider”di!

Cevher İLHAN
04 Nisan 2019, Perşembe
Bu seçimin bir diğer hususiyeti, “iktidar cephesi”nin “beka sorunu”nu ortaya atıp muhalefet partilerinin “teröre destek” ve hatta “teröristlik”le ithamla dışlayıcı “zillet - illet” propagandasıyla âdeta inadına genel seçim havasına sokup iktidarın durumunu tartışmaya açma açmazına düşmeleriydi.

Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere bazı iktidar adaylarının uzun süre “bu ölüm - kalım savaşı değildir, yerel yöneticiler seçeceğiz” tavzihlerine rağmen, Cumhurbaşkanı’nın Bahçeli ile sürdürdüğü “kamplaştırıcı - kutuplaştırıcı söylem”in akıbeti daha şimdiden iktidar partisi mahfillerinde tartışılıyor. 

Maksat, “ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı agresif dil” çarpıtmasıyla sarsılan seçmenini bloke etmek ve özellikle içte başta ekonomik krizin, katlanan enflasyonun, artan işsizliğin, dışta Türkiye’nin başta Suriye politikasındaki dış politika fiyaskosu olmak üzere devâsa problemlerinin seçmen nezdinde gündeme gelmesini önlemekti.

Ancak “karşıtlıklar”la, politik polemiklerle tırmandırılan ve adayların projelerini anlatmalarını engelleyen bu çarpıtmanın seçimlerde başarısızlık halinde erken seçimle hükûmetin ömrünü, hatta yeniden “sistem sorgulaması”nı sözkonusu edeceği hesâplanmadı. İktidar cânibinde şimdi bunun sıkıntısı çekiliyor…

OLDUBİTTİYE GETİRİLİYOR

Bundandır ki “millet ittifakı” liderleriyle muhalefetin ısrarla bunun bir mahalli seçim olduğunu ve sadece belediye başkanlarının, belediye meclisi üyeleriyle muhtarların seçileceğini açıkça açıkça deklâre etmelerine karşılık, iktidar sözcülerinden ve Saray’dan canhıraş sık sık “erken seçimin mevzubahis olmadığı,  Cumhurbaşkanı’nın 4.5 sene daha görevinde kalacağı” açıklamaları yapılıyor.

Ve bundandır ki düşülen vartada Erdoğan’ın belediye başkanlığından bu yana on yedi senelik AKP iktidarında ellerinde bulunan İstanbul sonuçları üzerinden spekülasyonlar alevlendiriliyor. 

Şu hale bakın, bir kamu kurumu olan AA’nın bütün manipülasyonlarına karşı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın seçimin ertesi günü “Ekrem İmamoğlu 4 milyon 159 bin 650, Binali Bey’in 4 milyon 131 bin 761 oyu sisteme tanımlanmış vaziyette” açıklamasına rağmen hâlâ fütûrsuzca “iktidara ilişik medya”da “İstanbul’u aldık!” manşetleri atılıyor, hâlâ caddelerde “kazandık, teşekkürler!” afişleri pervâsızca asılıyor; sonuçlar karambola getirilmek isteniyor.  

Buna mukabil, 29 bini aşkın oyla önde olduğu YSK’ca da tescil edilen İmamoğlu’nun sosyal medya hesâbında isminin altına “İstanbul Belediye Başkanı” sıfatını eklemesine ya da bu sıfatla imza atmasına “daha sonuçlar kesin değil ki!” türü tepkilerle hazımsızlık gösteriliyor!

Görünen o ki kaybettiği belediyeleri emrivakiyle “vermemek”te direnen AKP siyasi iktidarı, demokratik işleyişin tabii bir sonucu olarak muhtemel bir seçimde iktidarın el değiştirmesine ayak sürüyor. Haksızlıklar ve hukuksuzluklar bir defa daha oldubittiye getiriliyor. 

AKP adayının seçim gecesi daha sandıkların tamamı açılmadan “kazandık” açıklamasının ardından iktidar partisi sözcüleri ve mâlum medya, “millet ittifakı” adayının önde olduğunu dahi telâffuz etmeden peşpeşe seçim sonuçlarını karartıcı yanıltmalarda bulunma garabetini sergiliyor. O denli ki, “Türkiye tarihinde hiç böyle şâibeli seçim olmadı” türü yanıltmalara başvuruyorlar. 

AĞIR BASKI KURARAK...

Garabete bakınız ki, seçim sürecinde başta devlet kanalları ile “merkez medya”nın onlarca televizyonunda her gün başta Cumhurbaşkanı ile iktidar adaylarının bütün konuşmalarının canlı yayında verilmesiyle pompalanan algı operasyonuna, parti müşâhitlerinin yanısıra sandık başkanlarının ve yardımcı üyelerinin kamu görevlilerinden-memurlardan atanmasına ve Anayasanın “seçime bir sene kala değiştirilemezler” açık hükmüne rağmen YSK üyelerinin Ocak ayında dolan görev sürelerinin uzatılmasına rağmen AKP seçim sonuçlarına itiraz ediyor.  

En vahimi, ve en son devlet ajansının on üç saati aşkın veri akışını durdurma manipülasyonunda açığa çıktığı gibi, seçim sürecinde bütün kamu kurumlarının mekân, araç ve imkânlarının hoyratça kullanılmasıyla haksız rekabetle âdil olmayan seçime rağmen “millet ittifakı”nın-muhalefetin kazandığı yerlerde yürütmenin verdiği yetkiyle devlet makamlarınca YSK-yargı üzerinde ağır baskı kurularak bu kez “geçersiz oylar”  üzerinden seçim sonuçlarını değiştirmeye yelteniliyor.

Ve böylece, “sandıkla gelen sandıkla gider” söyleminin bazıları için lâfta kaldığı, demokratik sonucun sindirilemediği antidemokratik vakıası demokrasiye sürülen bir “kara leke” olarak bütün çirkinliğiyle sırıtıyor.

Yazık, çok yazık…

Okunma Sayısı: 2840
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı