"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB ikazları çarpıtılmamalı

Cevher İLHAN
26 Ocak 2015, Pazartesi
İktidar partisinin 50’den fazla fire verdiği Yüce Divan oylaması öncesi yoğun tartışmalar ortasında AB’den peşpeşe gelen ikazlar, Ankara’nın AB serüvenini açığa çıkardı.

Bilindiği gibi, beynelmilel sivil düşünce kuruluşlarının raporlarıyla demokrasi, hukuk, adâlet ve sivil özgürlükler ve insanî gelişmişlikte gerileyen Türkiye, Freedom House ve “Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün tesbitiyle basın ve ifâde özgürlüğünde 197 ülke arasında 137. sırada.

Bu haliyle Türkiye, “hibrit (melez- karma) demokrasiler” ve “otoriter rejimler” kategorisine düşüyor. İç savaştaki Suriye’nin biraz üstünde; Ekvador, Orta Afrika ve Guatemala ile aynı sınıfta.

Özellikle 14 Aralık medya operasyonlarının ve tutuklamalarının akabinde ardı ardına gelen ikazlardan sonra ay ortasında âcil koduyla toplanan Avrupa Parlamentosu’nun (AP) ifâde ve basın özgürlüğüne dair kararıyla “Türkiye’nin tutumu AB değerleriyle bağdaşmıyor” uyarısı, politik hayhuyun karambolunda kayboldu.

Oysa söz konusu AP raporu, bütün grupların katıldığı 593 milletvekilinden 551’inin “evet” oyuyla kabul edilen son yılların en sert ve en önemli kararı olması açısından da dikkat çekici.

AP’NİN İFÂDE ÖZGÜRLÜĞÜ UYARISI

Esasen AB’nin Türkiye İlerleme raporlarında diğer özgürlüklerle birlikte düşünceyi ifâde ve basın-medya özgürlüğündeki noksanlıklar hep Ankara’ya iletildi. 20 kez “ilerleme yok”, 16 kez “endişeliyiz” ve 8 kez “ciddî endişe” ifâdelerinin yer aldığı son raporda da aynı uyarı yapıldı.

Keza 9 Aralık’ta Avrupa Konseyi’nin raporunda Türkiye’de gazeteciler üzerindeki baskıya dikkat çekildi. Son üç-dört yılda 877 gazetecinin işinden olduğu ve hapisteki gazetecilerin durumu nazara verildi.

En son Türkiye’de Basın Özgürlüğü ve Demokrasi Çalıştayı sonuç bildirgesinde, “Medya ile ilgili uygulamalarda AB normlarındaki evrensel kriterler esas alınmalı. Medya kutuplaşmadan kurtulup özeleştiri yaparak demokrasi, özgürlükler ve meslekî ilkeler çerçevesinde faaliyet göstermeli; dönemsel değil, ilkesel olarak demokratik değerleri savunmalı” çağrısı yapıldı.

Ancak son AP kararı, Türkiye’de ifâde ve basın özgürlüğüne sistematik sansür ve baskıyı açıkça ortaya koyuyor. Ankara’nın Avrupa değerlerinin merkezindeki medya özgürlüğüne saygısı sorgulanıyor. Medya özgürlüğüne ve gazetecilere yönelik polis baskını ve gözaltılar kınanıyor.

Türkiye’de hükümetin sosyal medya-internet siteleri dahil siyasî iktidara muhalif eleştirel basın ve medyaya yönelik baskılarının yanı sıra toplu gösterilere hoşgörüsüzlüğünün arttığına ve hukukun üstünlüğünün zedelendiğine dikkat çekiliyor.

Düşünce, ifâde ve medya özgürlükleri, hukuk devleti, demokrasi, eşitlik ve insan hakları alanlarında demokratik reformların yapılması isteniyor. Hiçbir delil olmadan gazetecilerin terör örgütü gibi yansıtılmaya çalışılıp tutuklanmalarının AB mantığınca kabul edilmediği kaydediliyor…

“MÜZÂKERELERİ KESME” CEVABI

Kısacası, AP kararında, Ankara’nın medya özgürlüğüne öncelik vererek uluslar arası demokratik standartlara uygunluğu garantileyecek yasal düzenlemeler yapması öneriliyor. Eleştirel medya kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik baskı ve sindirmeye son verme çağrısı yapılıyor. Türkiye’de basın özgürlüğünü tehdit eden operasyonlardan endişelerini dile getiren Avrupalı parlamenterler, AB’nin savunduğu değerlerin başında gelen ifâde özgürlüğünün pazarlığının olmayacağını bildiriyorlar.

Ne var ki söz konusu raporları değerlendirmek yerine, Ankara’nın yine tepkiler verip restler çekmesi; AB’nin medya operasyonlarına dair eleştirilerine karşı “AB bizi alır mı, almaz mı’ bizim böyle bir derdimiz yok. AB aklını kendine saklasın!” diye meydan okuyan Cumhurbaşkanının ve “Biz Avrupa’nın bir parçasıyız” diyen Başbakan’ın “Türkiye, dünyanın en özgür ülkesidir” çıkışları, Ankara’nın AB ile ilişkilerindeki çarpıklığı ve “derin kırılganlığı” açığa çıkarıyor. Erdoğan’ın son Afrika turunun Cibuti durağında AB’ye yüklenmesi bunun son tezâhürü.

Bundandır ki, artık AB’den “Türkiye, hukuk ve insan haklarını teminat altına alana dek AB üyeliği müzâkelerinin askıya alınması gerektiği” mesajları geliyor. “Ankara’nın anlaması için, AB’nin müzâkereleri kesmesi mi lâzım!” serzenişleri yükseliyor…

Ankara, basit politik hesaplarla AP’nin ikazlarını çarpıtıp geçiştirmemeli, kulak vermeli…

Okunma Sayısı: 1821
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Adem KOCABAS CİDDE

    26.1.2015 19:50:27

    Yazar kardeş tam AB gitecektik lakin hükümetin medyaya yaptığı darbe yüzünden göremedim mi demek istiyorsunuz? Evet bence ve tam öyle AB kapılarını açmış bizi alacakken hükümetin yaptığı da yani bizi Avra kapısından alıkoydu.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı