"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“ABD ile ilişkiler şahâne” vize krizi bahâne!

Cevher İLHAN
13 Ekim 2017, Cuma
Dış politikada Ankara’nın basireti âdeta körleşmiş, çözüm bekleyen problemler kördüğüm. Ferasetsiz politikalarla hemen hemen her meselede olup bitenleri doğru okuyamıyor, çuvallıyor.

Türkiye, krizlerin biri bitmeden yenisi patlatılan krizlerle kamuoyu yanıltılıyor. Dış politika, bir iç siyasette seçim ve oy devşirme malzemesi haline getirilmesiyle bütün sorunlar sarpa sarıyor.  

Ve yeni krizler ve çıkmazlar üst üste yığdırılırken, iç politikada istimal edilen öngörüsüz dış politikanın ağır bedelini bütün millet ödüyor. 

Daha hafta başına kadar Ankara’nın Kuzey Irak “tefrika referandumu” emr-i vakisine karşı en üst perdeden çıkışlarla bölgenin “birinci meselesi” ve “kırmızı çizgisi” sayıp ekonomik ve hatta askerî müdahale “yaptırımları”nın koşulacağı söylenen kriz unutuluyor, örtbas ediliyor.  

Aslında ABD’nin vatandaşlara “vize yasağı” krizini Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson’un daha önce ilettiği, konunun daha 20 gün önce Amerika ziyaretinde “Tarihinde hiç olmadığı kadar Türkiye ile yakınız” diyen Trump’la Erdoğan’ın “dostum” diyerek karşılıklı övgüler ve iltifatlar yağdırdığı görüşmede gündeme geldiği belirtiliyor.  

Ne var ki, adım adım gelen krize karşı etkili tedbirlerle ön almayan  Ankara, düşülen vartada yine tribünlere yönelik “hamaset söylemleri”yle, neticesiz restlerle, krizi derinleştiren “misillemeler”le kamuoyu oyalıyor. Adeta “Bakın Amerika’ya nasıl da meydan okuduk!” havası pompalanıyor…

TÜRKİYE, TONGAYA DÜŞÜRÜLÜYOR

Görünen o ki, kişiselleştirilen dış politikanın Ankara’yı içine sürüklediği şu karmaşada çelişkili saptırmalarla şaşırtmalar devam ediyor. 

Şu dağınıklığa bakın; Başbakan, “Telâşa gerek yok, kanallar açık” diye “iyimser mesajlar” verirken, tam da krizin ortasında Amerika’ya giden Başbakan Yardımcısı Şimşek, Washington’da “Kriz bir saniye bile devam etmemeli. Vize konusu fazla abartıldı. Kısa sürede çözeceğimiz konusunda iyimserim. Hükümetimiz ABD ile ilişkimizi genişletip derinleştirip ilerletme hedefine bağlıdır” diye konuşurken, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’la daha krizin patlak verdiği ilk saatlerde görüşmek için yolladığı mesajdan üç gün sonra ancak görüşebilen Dışişleri Bakanı, bazı sorunlar dolayısıyla vatandaşların mağdur edilmesinin doğru bir yöntem olmadığını belirterek “ABD’nin uyguladığı vize işlemlerini askıya alma kararının sona erdirilmesi mesajını verdi” haberini verirken, Cumhurbaşkanı, “Büyükelçi bunu kendi kafasından çıkarmışa, Amerikan yönetiminin bu büyükelçiyi bir dakika tutmaması lâzım. Eğer Amerikan Büyükelçisinin tek başına bir kararı değilse, ABD ile konuşulacak bir şey yok!” diye baştan kesip atıyor. 

Demek, kimse Cumhurbaşkanı’na bir büyükelçinin tek başına bir kararı olmayacağını izah etmemiş; ki ABD Dışişleri sözcüsünün açıklamasıyla, Türkiye’ye vize kararının Beyaz Saray, Dışişleri ve Ulusal Güvenlik’le birlikte alındığını bildirmesi üzerine Türkiye tam tongaya düşürülüyor.

“HAMASİ SLOGANLAR”LA DEĞİL, AKL-I SELİMLE…

Vakıa şu ki,  Başbakan Yıldırım’ın “düşmanlarımızı azaltacağız, dostlarımızı çoğaltacağız” sözüne karşı, son dönemde Ankara’nın ufuksuz politikalarıyla Türkiye’nin dostları azalıp, düşmanları artmaya devam etti, ediyor. 

Türkiye’nin yanlış politikalarla Kuzey Irak’tan Suriye’ye askerî müdahaleyle Müslüman komşularına karşı savaşın eşiğine geldiği, Almanya’dan Belçika’ya, Hollanda’dan Danimarka’ya Suudi Arabistan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne süren problemlere bir de Amerika ile zarardan başka hiçbir faydası olmayan “vize kavgası” eklendi, ekleniyor.  

Cumhurbaşkanı, “Amerika’ya ihtiyacımız yok!” diyor, ama vatandaşları bir nevi cezâlandırıp fevkalâde sıkıntıya sokan, Amerika’ya gitmek durumunda kalan binlerce öğrenciyi, akademisyeni, hastayı, iş adamını yakından ilgilendiren “vize yasağı”nın yeni bir ambargo olduğu ortada. 

Ankara’nın uluslar arası alanda etkili olması için öncelikle iç barışı sağlaması, bütün bu krizlere sebebiyet veren, Dışişlerini, diplomasiyi devre dışı bırakan günübirlik, sığ, tehevvürlü, içe dönük siyasî rant hesâplı akıbetsiz politikaları terk etmesi, demokrasi, hukuk ve insan haklarını öncelemesi gerekiyor. 

Zira deneyimli diplomatların tesbitiyle, sırf seçmenine “Bak nasıl falân devletin başkanına diklendi, bağırdı, çağırdı!” dedirtmek uğruna yapılan “hamasi sloganlar” Türkiye’yi daha da zora sokar, telâfisi imkânsız badirelere sürükler. 

Ve diplomasi masada kazanılır; kapalı kapılar arkasında iki düzeyde diplomatik temaslarla yapılır. “az konuşup çok iş yaparak”, diyalogla, akl-ı selimle netice alınır… 

Okunma Sayısı: 2610
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    13.10.2017 02:24:42

    Gündemin biri digeriyle kapatiliyor ve halk bir hafta öncesinin gündemini coktan unutmus oluyor. Isleri iyi gitmeyen siyaset icin bundan daha iyi ne olabilir? Katalunya Kuzey Irakta miydi yoksa Kuzey Irak Ispanya damiydi öyle birseyler konusulurken ABD iyi ki var ve VIZE perdesiyle hepsini örttü. Türk Polisinin tabancasini artik Türkiye üretiyor zannederken megerse onu bile ABDden ithal ediyormus musuz, krizler arbedesinde ortaya cikti. Vaktiyle bize zorla icirdikleri süttozlari da onlardan gelirdi acaba catapat ve mantar tabancasi da mi onlardan. Bari kibritimizi biz imal etsek yoksa kendi kibritimizle bile yanamiyacaz. Bu arada hukuku ordan burdan süpürdük kabul ettik ama hangi kasirga esti de yine hukuk savruldu kayboldu bu ülkede. OHAL de tutuklu avukatiyla konusabilmek icin illa ki ABD konsoloslugunda simit mi satmasi gerekiyor? Sarkicinin batsin bu dünya dedigi bunlar olsa gerek.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı