Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyona hazırlandığı sırada bizzat Cumhurbaşkanı’nın ifâdesiyle 20 bin TIR ve kargo uçağıyla PYD/YPG’ye destek veren ABD’nin Türkiye - Suriye sınırında gözlem noktaları kuracağını ilânı, Ankara’nın hâlen Menbiç’te tıkanan ABD eksenindeki akıbetsiz “Suriye politikası”nı bir defa daha sorgulatıyor.
Aslında bu emr-i vakinin, ABD Suriye’nin kuzeyinde öncelikle 550 kilometrelik Türkiye sınırında 70 - 80 bin militanıyla PYD/YPG’ye “koridor devlet” kurdurma hesâbına olduğu ortada.
Amerikan Savunma Bakanı Mattis’in “Suriye’nin kuzey sınırı boyunca birkaç yerde gözlem noktaları kuracağız, çünkü en azından bizim faaliyet alanımızdan kaynaklı bir şey gördüğümüzde Türkleri uyarmak istiyoruz. Bu konuda Türkiye ile yakın işbirliği içindeyiz” sözleriyle bunun işareti verildi (Gazeteler, 21.11. 18)
ABD KARMAŞA PEŞİNDE
Keza başta Mattis olmak üzere Amerikalıların, “Türk ordusu ile sınırın karşısından çok konuşuyor olacağız. Gece ve gündüz çok açık bir şekilde işaretli bölgeler olacak. Böylece Türkler bizim tam olarak nerede olduğumuzu net olarak görecek” diye konuşup, “Türkiye’ye yönelik ortaya çıkabilecek ve gördüğümüz her türlü tehdidi tâkip etmeye çalışacağız” ifadesini kullanmaları, ABD’nin Fırat’ın doğusundaki sözkonusu “tampon bölge”de PYD/YPG’ye “kalkan olma” taktiğini ortaya çıkarıyor.
Belli ki, ABD 1991’deki Birinci Körfez Harekâtı sonrasında Çekiş Güç’le Kuzey Irak’ta 36. paralelin üstünde bir şemsiye oluşturup Kuzey Irak’ı Bağdat’tan kopararak başta Kandil olmak üzere terör örgütü kamplarıyla Türkiye’yi ve bütün bölgeyi hedef alan terör bataklığının türemesine sebebiyet verdiği gibi, şimdi de Suriye’nin kuzeyini ve öncelikle Fırat’ın doğusunu Şam’dan koparıp bir uydu devlet daha kurdurma plânını adım adım devreye sokuyor. “Türkiye’ye yönelik terör tehdidini önlemek” adı altında yanıbaşımızda bir “terör devleti” oluşturmanın alt yapısını hazırlıyor.
Milli Savunma Bakanı’nın, “ABD’nin gözlem noktaları bölgedeki kompleks durumu daha da karmaşa hale getirecek. Böylece ABD, PKK’dan farkı olmayan terörist gruba destek veriş olacak” ifâdesi bu vakıanın ikrarı. (gazeteler, 23.11.18)
Gerçek şu ki, “Münbiç yol haritası’ tamamlanmadı; zira ‘Münbiç mutâbakatı’na göre YPG tamamen şehri terk edecek ve şehrin yönetimi yerli nüfusa göre belirlenecek bir yönetime bırakılacaktı” diyen Dışişleri Bakanı’nın yakınmasında su yüzüne çıktığı gibi, ABD ve ortakları, Türkiye’nin bütün itiraz ve ikazlarına rağmen Suriye’nin etnik ve mezhebi iftiraklar üzerinde bölünüp parçalanmasını hedef alan oldubittilerini dayatmaya devam ediyorlar.
SURİYE’Yİ PARÇALAMA’YA KARŞI
Bundandır ki, Washington, Türkiye’nin “terör örgütü” saydığı PYD/YPG’yi işbirliğini itiraf ediyor; Amerikan askerleri Münbiç’te militanlarla kolkola fotoğraflar paylaşıp futbol oynarken, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Jeffrey, ABD’nin Suriye’de iş birliği yaptığı PYD’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı olduğunu, ancak terör örgütü olarak tanımadıklarını söylüyor. YPG/PKK’ya taktiksel araçlar, zırhlı arazi araçları, havan topları ve makineli tüfekler verdiklerini, Suriye bağlamında hem Türkiye, hem de YPG/PKK ile aynı anda çalıştıklarını söylüor. (AA, 16.1118)
Uluslararası Koalisyon Sözcüsünün, önceki hafta TSK’nın YPG mevzilerini hedef almasının ardından Amerikan askerlerinin Türkiye sınırında PYD/YPG militanlarıyla devriye gezdiğini duyurması bunun tezâhürü. (Şark’ül Avsat, AFP, 6.11.18)
Bütün bu kumpaslara karşı, ateşkesin sağlanmasıyla Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini ve bütün tarafların katılacağı yeni anayasal süreci, barış ve istikrarı hedefleyen Astana - Soçi süreçlerinin samimiyetle sürdürülmesi ve Ankara’nın Şam’la işbirliği yapması artık bir vecibe haline gelmiş.