"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara, “fitne tuzağı”na düşmemeli

Cevher İLHAN
23 Mart 2019, Cumartesi
Yeni Zelanda krizi, camide elli mâsum Müslümanın katlinin iç politikada kullanılmasıyla dinin dahilde fütûrsuzca istimalinin acı bir akıbeti olarak tezâhür ediyor.

Aslında Yeni Zelanda Parlamentosunda konuşan ülkenin Başbakanı Jacinda Ardern’in, milletvekilleriyle Müslüman temsilcileri “Esselâmû aleykûm” diye selamlayıp ortak hâfızalarına kazınan saldırıya karşı “Müslümanların yanınızdayız” seslenişi gerçeği ortaya koyuyor. (AA, 20.3.19)

“Muhammed Davud Nabi 71 yaşındaydı, El Nur Camisinin kapısını açmıştı. Dudaklarından ‘Merhaba kardeşim, hoş geldin’ sözleri döküldü. Kapının arkasındaki şiddetten haberi yoktu, bunlar onun son sözleriydi. Ancak ‘hoş geldin’ demesi bize o kadar çok şey anlatıyor ki o herkesi bağrına basan, herkese karşı açık olan ve şefkat duyan bir dinin mensubuydu” ifâdeleri saygınlığını gösteriyor.  

AGRESİF SÖYLEM, TÜRKİYE’Yİ ZORA SOKUYOR

Garip olan, iç kamuoyuna yönelik agresif söylemlerle bu ülke ile yok yere krizin patlatılması. Yeni Zelanda Başbakanı, Parlamentosunda Kur’ân okunan, Cuma günü ütün ülkede iki dakikalık saygı duruşunda bulunulup Cuma ezanının devlet radyo ve televizyonunda canlı olarak yayınlandığı, Başbakan’ın çağrısı ile dayanışma için kadınlardan başörtüsü taktığı, saldırganın ırkçı tutumunu şiddetle kınandığı bir ülke ile krizin tetiklenip alevlendirilmesi.

Maktullerin âilelerini tek tek ziyaret edip kucaklayan, Müslümanlara gösterdiği hassasiyetle, 50 Müslümanın katledildiği Christchurch’deki El Nur camisi yakınındaki Hagley Park’ta kılınan cuma namazına başörtüsü takıp katılan Yeni Zelanda Başbakanı’nın, namazdan önce konuşmasına “Peygamber Hz. Muhammed (asm) dedi ki ‘karşılıklı şefkat, merhamet ve sempatileri ile inananlar tek bir beden gibidir. Vücudun herhangi bir kısmı acı çekerse, tüm vücut acı hisseder” hadisi ile başlayıp, “Yeni Zelanda’da sizinle, yasta, biz biriz” vurgulamasına karşı bu ülke ile ilişkilerinin çıkmaza sokulup Türkiye’nin zor duruma düşürülmesi.

Dahası Meclis içi ve dışındaki tüm siyasi parti gruplarının ortak tepkilerine rağmen, “iktidar cephesi”nin toplumu ayrıştıran tehlikeli popülizmle vahşeti seçim propagandasına istimal etmesi? Muhalefet vekillerinin Yeni Zelanda’ya tâziye ziyaretinden bile rahatsız olunması.

Şu hale bakınız ki, Yeni Zelanda’da bizzat Başbakanı vahşet videosunu yayınlayan sosyal medya platformlarını uyarıp “özür diliyor”, ülkede 24 saat içinde Facebook’ta menfur katliamla 1.5 milyon videonun kaldırılıyor; buna mukabil Cumhurbaşkanı kanlı katliâm görüntülerini partisinin miting meydanlarında çocukların içinde bulunduğu kalabalıklara izletiyor.

Özetle, “mal-ı mukaddes-i umûmi olan dini siyasetdaşlarına (partisine, partililerine) daha ziyade has gösteren” “menfi siyaset”le hâlâ birkaç oy uğruna “herkesin ortak değeri olan din”in dinin dahilde fütûrsuzca istismarıyla milletin birlik ve bütünlüğü tahrip ediliyor.

“İSLÂM - HIRİSTİYAN ÇATIŞMASI” KUMPASI

Ve Müslümanlara yapılan saldırılara Hıristiyan dünyasından ciddî tepkilerle, Yeni Zelanda’daki terör saldırısının “canavarca” olduğu, fâillerinin “İslâm karşıtı bir savaşı” kumpası peşinde oldukları belirtilip, “İslâmofobik saldırı’yla Müslümanlara karşı nefret, Hz. İsa’nın reddi, ona ve Hıristiyan dinine karşı küfürdür” beyânıyla “Müslümanların yanındayız!” mesajları iletilirken, ifsad şebekelerinin bu vahşet üzerinden “İslâm - Hıristiyan çatışması”nın çıkarılması oyunu sahneleniyor.

Bu açıdan, “Avustralya’da bilhassa Yeni Zelanda’da yabancı-yerli ayrımı hemen hemen yok. Başta başbakan ve hükûmet düzeyinde aldıkları insanî ve kararlı tutumla gayet iyi bir sınav verdi” diyen Prof. Hasan Ünal’ın “Dikkatli ve metâneti elden bırakmadan, dünyada kutuplaşmayı isteyen çevrelerin ekmeğine yağ sürmemek için meseleye itidalli yaklaşmak lâzım; aksi takdirde bu tür teröristleri ortaya sürenlerin değirmenine su taşınmış olur” tesbitiyle başta Türkiye ve İslâm ülkelerine ‘medeniyetler ittifakı’ benzeri bir girişimde bulunmasını çağrısı oldukça önemli. (Sputnik, 21.2.19)

Ankara, tüyler ürpertici katliam sonrasında meseleyi fevkalâde tehlikeli “Müslüman - Hıristiyan çatışması” kumpasına karşı dikkatli olmalı. Ankara’dakiler, en üst düzeyde katledilen Müslümanlar için ağlayan, trajedi karşısında merhametli ve kararlı yaklaşımıyla dünya kamuoyunda büyük takdir toplayan, samîmi, kararlı ve müsbet tavrını Müslümanlara yönelik terörle mücadelede fırsat bilmeli; İslâm karşıtı nefret dolu ajitelere karşı koyan bir ülke ile ilişkilerin bozulmamasına çalışmalı. 

Zira tahrikli söylemler, içte kutuplaşmayı derinleştirir; İslâm dünyasını hedef alan çoğu Siyonist menhus mihrakların fitne tuzağına düşürür; Müslümanları terör üzerinden karalama kampanyalarına yarar. 

Okunma Sayısı: 2843
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı