"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Basın özgürlüğü”nde feci karne

Cevher İLHAN
25 Nisan 2020, Cumartesi

VAZİYET 

Türkiye’de son çıkan “infaz yasası”nda hapisteki hâlen cezaevlerinde kalan gazetecilerin kapsam dışı bırakılması tartışmaları sürerken, en son Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2020 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin 180 ülke arasında 154. sırada yer alması dikkat çekici oldu. (DW Türkçe, 21.4.20,)

Türkiye’de internet üzerinden sansürün arttığının vurgulandığı raporda, dünya genelinde hâlâ en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülkelerden birinin Türkiye olduğu tesbiti yapılıyor. Listede Belarus, Kongo Cumhuriyeti ve Brunei’nin Türkiye’nin üst sıralarında olup, 155’inci sırada Ruanda ile aynı grupta kalması bir diğer çarpıcı husus.

Bilindiği gibi daha önce de “Türkiye gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi” tanımı yapılmış; AB’nin ve beynelmilel basın kuruluşlarının tesbitiyle, Türkiye’nin ifade ve basın özgürlüğünde Etiyopya, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Zimbabve kategorisinde yer aldığı bildirilmişti.

Aslında daha önce Freedom House’un 2018 İnternet Özgürlüğü Raporu’na göre Türkiye’nin, Çin, Rusya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle birlikte “özgür olmayan” kategorisinde yer alması, 2018 yılının ilk 11 ayında 672 içerik, dergi, gazete, haber hakkında erişim engeli kararı verilmesi düşünce ve ifâde hürriyetine ne denli kelepçe vurulduğunun belgesiydi.

Kısacası, siyasi iktidar tarafından “iktidara ilişik medya” mârifetiyle her fırsatta Türkiye’de basının ve özgürlükçü bir yapıya sahip olduğu” propagandası yapılırken, vakıa şu ki yine uluslararası ölçümlere göre demokrasi ekseninde “hibrit-melez demokrasi” kategorisinde kalan ve özgürlüklerde dibe vuran, şeffaflık, insanî gelişmişlik olmak üzere birçok endekste listenin altına düşen Türkiye’nin “basın özgürlüğü”nde 154. sıraya gerilemesi vaziyeti ortaya koyuyor.

TESBİT 

“Davaların ardı arkası kesilmiyor”

Gerçek şu ki Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) verilerine göre, Türkiye’de 15 Temmuz Hâdisesinin ardından 170’e yakın gazete, dergi, radyo, TV kanalının kapatılması, öncelikle basına yapılan baskının vaziyeti açığa çıkarıyor.

Ve bu süreçte Meclis kürsüsünde yapılan tesbitlerle özellikle OHAL ilânı sonrası 516 gazetecinin gözaltına alınması, 105 gazeteci hâkim karşısına çıkarılması, 80’ine mahkûmiyet verilmesiyle toplamda gazetecilere 430 yıl hapis cezâsı verilip yüz binlerce liralık tazminat cezâları kesilmesi Türkiye’nin “basın ve ifâde özgürlüğü”ndeki durumunu deşifre ediyor.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, “Gazeteciler hakkında açılan davaların önü arkası kesilmiyor. Cezaevindeki gazeteci ve yazarların durumu ise gerçekten ülkemizin bir utancı” mesajıyla, dünyada gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle en çok tutuklandığı ülkelerin Çin ve Türkiye olduğunu bildirmesi ise vahameti su yüzüne çıkaran bir diğer tesbit. (gazeteler, 7.4.20)

Bu arada bu dönemde “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten 23 bin vatandaşa soruşturma açıldması, yine gazetecilere açılan davaların önemli bir kısmının “Cumhurbaşkanına hakaret“ davalarını oluşturması, en ufak bir eleştirin dahi serişte edilerek “suç” sayılması ve bu yüzden son dönemde 53 gazetecinin mahkûm edilmesi, basın özgürlüğüne baskı ve kısıtlamalarla Türkiye’nin hâl-i pürmelâlini ele veriyor.

Özetle, onca demokrasi ve özgürlük sözüne rağmen ifâde ve basın özgürlüğünde bir iyileştirilmeye gidilmediği, Türkiye’nin bu konuda sınıfta kaldığı “reform vaadleri”nin hep havada kaldığı görülüyor.

SÖZÜN ÖZÜ

“Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Birincisi, dellâlü’l-mehâsin ve’l meayib (güzellikleri - iyilikleri ve ayıpları - yanlışları ortaya koymak); ikincisi, hatibü’l-i umumî ‘(kamuoyuna hitap etmek) veyahut mürebbi-i efkâr (fikirleri terbiye etmek.)...”

Bediüzzaman, (Eski Said Dönemi Eserleri, 187, 188)

HAFTANIN SÖZÜ

“Şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisi hürriyetçi demokratik sistemin kalbidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi her şeyin açıkta, aleni herkesin gözü önünde cereyan etmesinin teminatıdır. Şüphesiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi hakların, hürriyetlerin bekçisidir…”

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, (TBMM 23 Nisan özel oturumu)

Okunma Sayısı: 1787
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Osman

    25.4.2020 15:20:31

    Bu kafay la ülke düzelmez Her kes kendine göre konuşuyor Haklının hakkı verilmeli

  • Veli kılıç

    25.4.2020 01:40:40

    180. Olsak ta birilerinin umurunda değil. Maalesef demekraside yok.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı