Bediüzzaman’ın vatanperverliğinin en bariz ve mevsuk belgelerinden biri dâvet edildiği Ankara’da ziyaret ettiği Meclis’te takdir ve taltifle karşılanıp Meclis’in kararıyla “hoşâmedi (hoş geldin) merâsimi” yapılmasıydı.
Siverek mebusu Mardinli -yüzbaşı- Abdülgani Ensari’nin “Bediüzzaman’ın 26 Kasım’a denk gelen—1922 yılının Kurban Bayramından önce Ankara’ya gelip Hacıbayram Camii misafirhanesinde ikamet ettiğini belirtiyor ve Van mebusu Tevfik Demiroğlu da bu hususu hâtıralarına dercediyor. (Bediüzzaman Said Nursî, Mufassal Tarihçe-i Hayat, Abdülkadir Badıllı, İstanbul- Nisan 1998, Cilt 1, s. 538-539; Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî, s. 252, 253)
“YANLIŞ MÂNÂLARINI KÖKÜNDEN KESER…”
Ankara’ya gelişinden birkaç gün sonra milletvekillerinin teklifiyle Meclis’te “hoşâmedi (hoş geldin) merâsimi ile karşılanması ise, “Meclis Zabıt Ceridesi”nin Rumi 9 Teşrin i Sani 1338/Milâdi 22 Kasım 1922) tarihli “yevmiye (günlük) tutanağı”nda da yer alıyor.
7 mebusun imzasını taşıyan takrir, “Ulemâdan Bediüzzaman Said Efendi Hazretlerine beyân ı hoşâmedi” başlığıyla verilen takriri (önerge), ‘Efendim, Bitlis meb’usu Arif Bey’le rüfekasının (arkadaşlarının) takriri (önergesi) vardır” Reis (Meclis Başkanı), “Riyaset-i celîleye (Büyük Millet Meclisi Başkanlığına); Vilâyât-ı Şarkiye ulemâ-i benâmından (nâmlı, tanınmış âlimlerinden) olup, Anadolu gazilerini ve Meclis-i Âliyi ziyâret etmek üzere, İstanbul’dan buraya gelerek, Samiîn (dinleyici) locasında bulunan Bediüzzaman Molla Said Efendi Hazretlerine hoşâmedi edilmesini teklif eyleriz” diye okuyor ve vekillerin ayakta alkışlarıyla karşılanıp kabul ediliyor.
Ardından Antalya Milletvekili Rasih Efendi’nin “Kürsüye teşriflerini ve duâ etmelerini kendilerinden ricâ ederiz” teklifiyle Meclis kürsüsüne gelen Bediüzzaman’ın, Meclis kürsüsüne gelerek, Anadolu gazilerini ve millî hükûmeti tebrik edip zafer ve muvaffakiyet için duâ ettiği celsenin zabıt hulâsasında sözkonusu “beyân-ı hoşâmedinin ifâ edilmiş olduğu” kaydediliyor. (TBBM Zabıt Ceridesi, c. 24, s. 457, 9 Teşrin-i Sani 1338/ 22 Kasım 1922)
Bediüzzaman’ın Meclis’te tezâhürat ve taltiflerle karşılandığını Abdülgani Ensarî ile Tevfik Demiroğlu da bu merasime şâhitlik edip anlatıyorlar. (Necmeddin Şahiner, Son Şahitler, c. 1, s. 255)
Nitekim, Bediüzzaman, “Eskişehir müdafaanâmesi”nde evhâmlı bazı iddialara verdiği cevapta, “Ankara’ya dostane gittiğimde, Büyük Millet Meclisi’nin samiin (dinleyici) locasında görünmemle beraber, İngilizlere karşı Hutuvat-ı Sitte nâmındaki eserimle müdafaatımı takdir ile yâd eden mebusların şiddetli alkışlar ile karşılamaları bunların bu yanlış mânâlarını kökünden keser…” diye izâh ediyor. (Osmanlıca Lem’alar. 804)
RESMÎ KAYITLARLA, ŞÂHİTLERİN HATIRALARIYLA
Ve Bediüzzaman’ın Meclis’i ziyâretinde bütün mebuslar, kumandanlar ve hükûmet ricâli tarafından hürmet ve takdirle karşılanıp; bütün taleplerinin yerine getirileceğine dair söz verildiği; ayrıca bir takdir ve teşekkür nişânesi olarak o güne kadar te’lif ettiği eserlerinin Ankara Millî Kütüphanesine konulduğu haberi günün gazetelerinde çıkıyor.
Yine “Eskişehir mahkemesi müdafaatı”nda bu hususu, “Hem bir ricâm var: Müsâdere edilen kitaplarımın bin liradan ziyâde bence kıymetleri var; bana iâde ediniz. Onların mühim bir kısmı on iki sene evvel Ankara Kütüphânesine iftihar ve teşekkür ile kabul edildiğini, Kütüphâne nâzırı gazete ile ilân etmiştir” diye yazıyor. (Tarihçe-i Hayat, 199)
Özetle, Meclis Kütüphanesindeki Zabıt Ceridesi’nin 24. cildinde kayıtlı mevzubahis hoşâmedi bile tek başına Bediüzzaman’ın vatana ve millete hizmetini inkâr edenlerin iftiralarını suratlarına çarpıyor.