Belli ki salgının ekonomiyi tahribine karşı yüzlerce - trilyonlarca dolar ve euro tahsis edilirken, Türkiye’de “tahsis edildiği” bildirilen ve 15 milyar doları tutan 100 milyar liranın ancak iki milyarını gerçek koronavirüs mağdurlarına ulaştırma çarpıklığı nazarlardan kaçırılıyor. 

Zira “önlem paket”inde, en son Çalışma Bakanı’nın, -önemli bir kısmı üç kişinin altında işçi çalıştıran- “268 bin 717 firmanın 3 milyon 44 bin 420 çalışanı için ‘kısa çalışma ödeneği’ne başvurduğu” açıklamasıyla açığa çıkan, yüz binlerce kapatılan ve kepenk indirmek zorunda kalan işyerinin, yüzde 90’ı siftah yapamaz hale gelip kirasını dahi karşılayamayan esnaf ve sanatkârların, kamu bankalarında kullandığı kredi borçlarının ve vergilerinin üç ay süreyle ertelenmesiyle kalınıyor. 

YETERSİZLİĞİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK İÇİN!

Bir taraftan işten çıkarmalar yasaklanırken, diğer taraftan yüz binlerce işyerinin durgunluktan kapanmasıyla işsiz kalan milyonlar, en az 1752 lira olan “işsizlik maaşı” yerine, “yoksulluk sınırı”nın çok altında kalan 1177 liralık “ücretli izin”e mahkûm edilerek âdeta işverenin işçileri çıkarmasının önü açılıyor; sırf daha şimdiden on milyonu aştığı belirtilen işsizlik rakamlarını görünürde aşağıya çekmek için…

Keza su faturaları ödemesi üç ay süreyle ertelenirken, elektrik ve doğalgaz faturaları gelmeye devam ediyor; hem de daha kabarık olarak.  

Bu haliyle “destek paketi”, yüzde 90 konut kredisiyle, “iktidar müteahhitleri”nin boş kalan konutlarının satılması ve uçak biletlerinde KDV’nin indirilmesiyle kalıyor.

Daha da garibi, önce belediyelerin bedava dağıtması üzerine PTT dağıtıcılarının dağıtacağı bildirilen, ardından Ticaret Bakanı’nın “parayla halka satılacağını” söylemesinin ardından en üst düzeyde “satılması”nın yasaklanıp eczanelere verilen maske dağıtımında da aksaklıklar olması; üzerinden iki hafta geçtiği halde bazı vatandaşlara hâlâ “kod numarası”nın gelmemesi.

Bu arada Merkez Bankası’nda felâketler için ayrılan ve “kefen parası” denilen “ihtiyat akçesi”nin 41 milyarına ve Varlık Fonu’nun 31 milyarına el konulurken, 132 milyarı bulduğu bildirilen “işsizlik sigortası”nın akıbeti bilinmiyor. Konunun tâkipçileri kasada kara günde kullanılacak tek bir delikli kuruşun kalmadığını kaydediyorlar.

“KORONAVİRÜS GÜNDEMİ”NİSAPTIRMA

Ve “dolar garantili müteahhitlere 36 milyar lira verilirken, “100 milyar liralık paket”te devletin şimdiye kadar vatandaşların hiçbir alacağından vazgeçmediği; “erteleme ve ötelemeler”in “aspirin tedavisi” ya da “pansuman”ın ötesine geçmediği görülüyor. 

Oysa bazı belediyelerin yaptığı gibi en azından krizdeki esnaftan bir süre kira almaması, elektrik ve doğalgaz borçlarının silinmesi, vergilerin alınmaması; özellikle bütün dünyada olduğu gibi küçük esnafa, işini kaybedenlere ve işsiz kalanlara doğrudan nakdi destek yapılması lazım.  

Ekonomistler, son üç ayda işverenlere İŞKUR aracılığıyla 6.3 milyar, son iki yılda 43 milyarı lira destek verilirken, aslında devletin işçiden aldığı borç ve işçilerin birikimi olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki kaynağın işçiye ödenmesi gerektiğini ifâde ediyorlar. 

Anlaşılan, bütün bu gerçeklere karşı, derinleşen ekonomik krizin üstüne gelen salgına karşı yetersizliğe sünger çekme ve başarısızlıkların üstünü örtme hesâbına iktidar, yeniden muhataralı iç ve dış konuları, politik tartışmaları alevlendirmekle örtülü gündem saptırması peşinde. 

Bundandır ki Cumhurbaşkanı, “tedbirler”e dair önerilerde bulunan muhalefeti “hastalıklı zihniyet” olarak karalayıp “fitne ve nefret çukurlarında boğulup gidecekler” diye tahkir ediyor, kamplaşma ve kutuplaştırmayı ateşliyor. Hem de “salgınla mücadelede birlik ve beraberlik mesajları” verirken…