Amerika’daki Yahudi kuruluşu temsilcileri ve New York civarında yaşayan Musevi vatandaşlarla beraberindeki bakanlarla birlikte basına kapalı olarak görüşen Cumhurbaşkanı’nın BM 74. Genel Kurulu’ndaki haritalı sunumunda “Merak ediyorum İsrail nerede? 1947’de neresiydi ve şu anda neresi? İsrail doyuyor mu? Hayır. Kalanını almanın gayreti içinde” hayıflanmasıyla ABD’nin Suriye’ye ait Golan Tepeleri’nde İsrail’in egemenliğini tanıma kararını ve Batı Şeria’daki yerleşimleri üstü kapalı eleştirmesi büyük yankı uyandırdı. (AA, 23-24,9,19)
Cumhurbaşkanı haklı olarak BM’nin İsrail-Filistin sorunu konusunda aldığı kararların uygulanmadığından yakınıyor; “BM’de alınan kararlar uygulamaya geçiyor mu? Hayır geçmiyor. Bu çatının altında aldığımız kararlarla biz tesirli olamıyorsak adalet nasıl olacak?” diye sorması Türkiye ile İsrail ilişkilerini yeniden gündeme getiriyor.
Ve Cumhurbaşkanı’nın “İsrail’in ilhaklarına ses çıkarmayan BM ne işe yarıyor?” sorusu, Türkiye’nin İsrail’in Filistin’deki baskı ve zulme karşı neyi yaptığı sorusunu sorduruyor.
Zira Cumhurbaşkanı ağır ifâdelerle İsrail’e yüklenirken, Ankara’nın Tel Aviv’le ekonomik - ticari, askeri - savunma sanayii ilişkileri tam gaz devam ediyor. Son on beş yılda İsrail ile ihracat yüzde 200, ithalatta ise bu artışın yüzde 140 artarken, geçen ay İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz “Suriye iç savaşının ardından İsrail’in Hayfa Limanı’ndan Basra Körfezi’ne ticarette Erdoğan’ın ailesinden bazı kişilerin olduğu”nu ikrar etti. (gazeteler, 7.8.19)
TÜRKİYE İLE İSRAİL BİRBİRİNE BAĞLANDI!
Gerçek şu ki AKP iktidarında Türkiye ile srail arasındaki ticaret hacmi, devletin resmî ajansı AA’nın İsrail Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanlığı ile Ankara’daki Ticaret Ataşeliği’nden derlediği verilerle rekor üstüne rekor kırdı.
Öncelikle 4 Mart 2004 tarihinde Ankara ile Tel Aviv arasında imzalanan anlaşma ile Manavgat Nehrinden yılda 50 milyon m3 arıtılmış suyun 20 yıl süre ile İsrail’e İsrail’e deniz yoluyla tankerlerle taşınması ve alternatif projelerde mutâbık kalındı. (T.C. Dışişleri Bakanlığı, BN:3 - 6 Nisan 2006, Manavgat Nehrinden İsrail´e Su Satışı hk.)
Peşinden 15 Temmuz 2004’te Resmî Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, GAP’ı, KOP’u (Konya Ovası Sulama Projesi) ve Tuz Gölü’nü içine alan, tarımdan tohumculuğa, sulamadan hayvancılığa, güvenlik ve çevreden pazarlamaya geniş kapsamlı ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine dair “ekonomik mutabakat zabıtları” imzalandı.
30 Ocak 2009’da Davos’taki “one minute” çıkışından sonra 2009 Ekim’inde Türkiye delegasyonunun Viyana’da “nükleer silâh sınırlandırılması”nı kabul etmeyen İsrail’e Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) üyeliği kıyağı sunuldu. Yine Mayıs 2010’da, tek Müslüman üye Türkiye’nin vetoyu kaldırmasıyla İsrail, OECD’ye alındı. Ve ilk kez İsrail Cumhurbaşkanı Ankara’ya dâvet edilerek TBMM’de alkışlarla karşılanıp konuşturuldu.
Özellikle “one minute” çıkışından sonra 350 bin dolar olan İsrail’den silâh/mühimmat ithalatının, 31 Mayıs 2010’daki Mavi Marmara olayından sonra, 2013’te bir önceki yıla göre 100 kat artışla 5 milyon doları bulduğu, TÜİK verileriyle resmen belgelendi. (Milliyet, 6.1.14)
İsrail’in Gazze bombardımanı sürerken, Cumhurbaşkanı’nın Mısır ziyaretinde İsrail’e “katil terör devleti!” diye yüklendiği günde İsrail’le“istihbarat işbirliği anlaşması” imzalanıp İskenderun’un Limakport Limanı’ndan İsrail’in Hayfa limanına resmî törenlerle ro ro seferleri başlatıldı. Kuzey Irak Yönetimi’nin Bağdat’ı by pass ederek hortumladığı petrolün Ceyhan’dan İsrail’in Aşkelon Limanına sevkiyatı yapılarak Türkiye ile İsrail’i birbirine bağlayan seferlerin süreceği ilân edildi. (Milliyet, Sabah, 21.11.12; gazeteler, 21.6.19)
Dahası, yine Mavi Marmara baskınından sonra İsrail Ticaret Ataşesi Avrahami’nin tesbitiyle İsrail’le ekonomik, askerî ve siyasî “stratejik işbirliği” derinleştirildi. Türkiye ile İsrail arasında Serbest Ticaret Anlaşması’yla dış ticaret hacmi 100 kat artışla 5 milyon doları buldu. (Millî Gazete, 6-7, 2.15, Trademap,12.3.19) Üstelik on vatandaşın katledildiği Türk bayraklı sivil Mavi Marmara yarım gemisine saldıran İsrail askerleriyle İsrail askerlerinin hiçbir cezâ ve hukukî sorumluluk taşımayacağı” teminatı 20 milyon Amerikan dolarının “bağış”le konu kapatıldı!
YENİ ANLAŞMALAR VE İŞBİRLİKLERİ…
İsrail’in BM kararlarını da çiğneyerek Doğu Kudüs ve Filistin’de yasadışı binlerce “Yahudi yerleşim merkezi” emrivakisinde bulunduğu, Filistinlilerin evini yıkıp binlercesini tutuklamakla insan hakları ihlâllerini sürdürdüğü, Gazze’ye fosfor bombalarıyla hava saldırılarına devam ettiği, İsrail polisinin Kudüs’te Harem-i Şerif’e, Mescid-i Aksa’nın mihrabına kadar postallarıyla bir defa daha girip yargısız infazları hız kesmeden sürdürdüğü süreçte, İsrail’e jest üzerine jestler yapıldı.
Cumhurbaşkanı’nın “Netanyahu sen zâlimsin, devlet terörü estiriyorsun, devlet terörünün başındasın!” diye ağır eleştirilerde bulunduğu sırada THY ile İsrail’in en büyük bankalarından Bank Hapoalim “ortak uçuş mili-kredi ‘IsraCard” anlaşmasıyla İsrail ortaklığıyla rekor sayıda İsrailli yolculara indirim kıyağı sağlandı. (gazeteler, Şalom, 20.12.18)
Kısacası, AKP iktidarında İsrail’le ekonomik mutâbakat zabıtları, ticarî ilişkileri tam gaz devam etti. İsrail’e veryansın edilirken, iki ülkenin resmî verileriyle İsrail’le ekonomik ve ticârî işbirlikleri kat kat arttı. Bir yandan Filistin’de her türlü baskı, zulüm ve katliamı yapan İsrail’e yapılan “kuru kınamalar,” “katil İsrail!” söylemleri ve meydan okumalarla medyatik propaganda ve algı operasyonları paravanında bu ülkeyle tamgaz süren ilişkiler kat kat arttırıldı...