"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Darbe dâvâları”nda konjonktürel gösteri

Cevher İLHAN
17 Mayıs 2015, Pazar
Siyasî iktidarının Temmuz 2007 seçimlerinden bu yana meydanlarda bol bol istimalle “darbelerle hesâplaşıldığı darbecilerin yargılandığı” söylemlerinin ardından başta “yüzyılın dâvâsı” olarak sunulan “Ergenekon” ve “Balyoz” olmak yıllardır yargılaması yapılan yüzlerce sanıklı “darbe dâvâları” sulandırılıp tasfiye sürecine sokulmasıyla bütün sanıkları tek tek tahliye edildi.

Aslında ric’at, Erdoğan’ın Başbakan olarak “Savcısıyım” dediği çoğu “plân” safhasını aşan “darbe dâvâları”ndan Cumhurbaşkanı olarak “kumpas kurulmuş” ve “aldatıldık!” çarkıyla açığa çıktı,

Kırılma, “28 Şubat postomdern darbe” dâvâsındaki tutuklama dalgalarından “Yeter artık!” diye yakınan dönemin Başbakanının yargıdan şikâyetiyle ve Adalet Bakanı’nın “Ortada olmayan bir mahkeme var, hâkim ve savcıların görevi sona ermiştir, karar verme yetkileri yoktur” çıkışıyla, altyapısı hazırlanmadan Özel Yetkili Mahkemelerinin apar topar kaldırılmasıyla hızlandırıldı.

Evvelâ 12 Mart (1971) muhtırası gibi dönemin Genelkurmay Başkanı’nın bizzat kaleme aldığını söylediği 27 Nisan (2007) e-muhtarası “askerin lâiklik hassasiyeti” olarak geçiştirildi. Yine tankları sokaklarda yürüterek “demokrasiye balans ayarı”yla inkıtaa uğratan, yüzbinlerce vatandaşı fişleyen 103 sanıklı 28 Şubat “postmodern darbesi” davasının başaktörleri dahil tek tutuklu bırakılmadı.

“12 EYLÜL DOSYASI” BEKLETİLİYOR!

Darbelerle yüzleşilmediğinin en bâriz göstergesi, 27 Mayıs (1960) kanlı darbesinin ardından meşrû hükûmeti silâh zoruyla deviren, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’i kapatıp demokrasiyi tahrip eden 12 Eylül askerî darbesinin de iki yaşlı darbecinin yargılanmasıyla âdeta yüzüstü bırakılması oldu.

Özetle, bütün darbe davaları önemsizleştirilip ”cuntacılık” sanıkları ardı ardına tahliye edilirken, darbe teşebbüslerini ifşa eden gazeteciler tutuklandı. Gerçek, hükûmet sözcüsünün, Haziran 2014’de “Balyoz dâvâsı mahkûmları, 12 Eylül referandumuyla gerçekleşen Anayasa değişiklikleriyle bizim sâyemizde hapisten çıktılar” ifâdesiyle ikrar edildi.

“Darbe dâvâları”ndaki samimiyetsizlik, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını yürüten ve Suriye’deki silâhlı örgütlere silâh taşıdığı iddiasıyla MİT TIR’larını durdurup tutanak tutan savcıların-yargıçların yanı sıra, “darbeye ortam hazırlama” ve “darbeye teşebbüs” iddialı sözkonusu “darbe dâvâları”na yıllardır bakan savcı ve hâkimlerin tutuklanıp meslekten ihrâçlarıyla katmerlendi.

Ancak en çarpıcısı, sözkonusu “darbe dâvâları” peşpeşe savsaklanıp savcı ve hâkimleri apar topar derdest edilirken, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezâsına çarptırılan 12 Eylül darbe lideri Evren ve hayatta kalan tek darbeci arkadaşı Şahinkaya hakkındaki 18 Haziran 2014 tarihli kararın, temyiz incelemesi için altı ay mahkemede tutularak Yargıtay’a gönderilmemesi. Dosyanın aylardır hâlâ Yargıtay’da bekletilerek yaklaşık bir yıldır henüz Başsavcılığın tebliğnâmesinin bile hazırlamaması ve cezânın kesinleşmemesiyle sanıkların “generallik” rütbelerinin sökülememesi.

Daha da vahimi, 12 Eylül dönemindeki işkence iddiaları nedeniyle yapılan suç duyuruları ile ilgili dâvâ ve soruşturmaların zamanaşımına uğratılmasıyla düşürülmesi. İdam edilen ve hâlâ mezarı bulunmayan mağdur âilelerin başvurularıyla başlatılan soruşturmalara da tâkipsizlik kararı verilmesi…

SAMİMİYETSİZLİĞİN SON ÖRNEĞİ

“Darbe dâvâları”nda çarpıklık o raddeye vardı ki, insanlığa, demokrasiye, ülkeye karşı işlenen darbe suçunun yargılanması yerine, 12 Eylül darbecilerine “çete” deyip “vatan hainliği”yle yargılanmasını isteyen darbe mağdurlarının avukatlarına inceleme başlatılıp yargılanmak istendi!

Bu arada, seçim öncesi Evren’in cenâze törenine katılmamakla kamuoyuna “darbe karşıtı” mesajını veren AKP hükûmetinin, darbe mağdurlarının Başbakan’a yazdıkları “Türkiye insanına insanlık dışı uygulamalarıyla ağır suçlar işleyen 12 Eylül darbecilerinin ölümleri halinde “devlet töreni yapılmaması” için Devlet Cenâze Töreni Yönetmeliği ile Askerî Merasim ve Protokol Talimatnâmesi’nin âcilen düzeltilmesi” talepli dilekçelerinin reddederek, darbe liderinin cenâzesinin “devlet töreni”yle kaldırılması, darbeyi âdeta “meşrûlaştıran”, yaraları kanatan son bir örnek oldu.

Ve Evren’in ölümünden sonra 90’lık Şahinkaya’nın da ölmesi halinde Yargıtay’da onama için bekletilen “12 Eylül dosyası”nın düşüp bu “darbe dâvâsı”nın da ortadan kalkacağı ve ilgili diğer soruşturmaların olumsuz etkileneceği belirtiliyor. İcâd edilen “paralelle mücadele” paravanında, “kumpas kuruldu” çarpıtmasıyla “darbe dâvâları”ndan cayılıyor.

Ve “darbelerin - darbecilerin yargılanması” söyleminin, demokratik irâde ve direnç olmayıp, siyasî hesâplı “konjonktürel gösteri”den ibâret samimiyetsizliğini bir defa daha ortaya koyuyor.

Okunma Sayısı: 1465
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    17.5.2015 05:31:39

    AKP asla demokrasi taraftarı olmadı ve olmadığınında delili yazıdaki hakikatlerdir.ALLAH bizi bu riyakar,sahtekar ve yalancı din istismarcısı çirkin,necis,hırsız ve harami siyasi çeteden tez kurtarır inşaallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı