"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dayatılan, garip kapris seçim

Cevher İLHAN
27 Ağustos 2015, Perşembe
Şehid cenâzelerinin peşpeşe geldiği vartada ülkede kan akarken Cumhurbaşkanı ve Başbakan hâlâ siyaset peşinde. Halka karşı partilere buluşma ve görüşme çağrısını yapan Başbakan, kurulacak “seçim hükûmeti” için parti merkezlerine değil, bizzat milletvekillerine kurye ile “bakanlık teklifi” atraksiyonunda ve algı operasyonunda.

Türkiye bir garip seçime itiliyor. Şimdiye kadar ki erken seçimler hep dört- beş yıllık yasama süresinin dolmadan üç yıllık sürenin sonunda yapıldı. Bundandır ki, seçimden sonra “yeniden seçim”i ortaya atan Cumhurbaşkanı bile “erken seçim” diyemiyor, garip bir biçimde “tekrar seçim” diyor.

“Tekrar seçim”, yoğun bir biçimde seçimlere hile karışması ve seçim sonuçlarını etkileyecek kapsamda ülkede seçimlerin yapılmaması üzerine yapılır. Böyle bir durum olmadığına ve başta iktidar partisi olmak üzere herhangi bir parti ve merci tarafından iddia edilmediğine göre, seçimlerin üzerinden üç ay geçmeden iki ay içinde âcilen seçimlerin tekrarlanmasının mantığı bulunmuyor.

Bir diğer garabet, dört yıllığına seçilen yeni Meclis’in 24 saat bile çalışmadan Cumhurbaşkanı’nca “feshedilmesi”. Milletvekillerinin 9 saat 42 dakika süren yeminle birlikte sadece 22 saat 23 dakika çalışmasıyla 25. dönemin sona ermiş olması.

Daha komisyonlar kurulmadan seçim sonrası milletvekili yemin töreni ile Meclis Başkanlığı ve RTÜK üyeliklerine seçimler için toplanan Meclis’in beş aydır tatilde olması. Temmuz ayı Bütçe Gerçekleşme Raporu’na göre, 31 Temmuz 2015 tarihi itibariyle; 786.4 milyon lira tutarındaki ödeneğin yüzde 55.7’isine denk gelen 425 milyon lirası sarfedilmiş.

Dahası, yeni seçilen milletvekillerinin 15 Temmuz’da üç aylık maaşlarını ilâve maaşla 55 bin lira olarak aldıktan sonra, 15 Ekim’de yeni üç aylık maaşlarını peşinen alıp seçime girecek olmaları…

MECLİS’E TAHAMMÜLSÜZLÜK!

Vakıa şu ki, seçimden yaklaşık bir ay sonra Erdoğan’ın Davutoğlu’na görev verilmesiyle 32 gün “istikşafi görüşmeler” denilip partilerin birbirlerini “keşfetmesi”yle oyalandıktan koalisyon kurulmaması ile harcanmış. Bu sürede “herhangi bir koalisyonun görüşülmediği” skandalının anamuhalefet genel başkanından sonra iktidar partisi genel başkanı Başbakan’ca da ikrar edildi.

Tesbit şu ki, Erdoğan’ın baştan beri dayattığı “koalisyon olmaması” ve ille de “tek parti iktidarı” diretmesinden. 7 Haziran seçimleri âdeta yok sayılıyor. Sandıktan çıkan onca koalisyon hükûmeti seçeneğine rağmen iki ay içinde apar topar seçime gidiliyor.

Gerçekten, niçin, seçilen Meclis çalıştırılmayıp bu tür ucubelere tevessül ediliyor? Bunun perde arkasına bakıldığında, Erdoğan’ın, AKP’nin 276’nın altına düştüğü her parlamenter aritmetiğini kendisi, partisi ve siyaset arkadaşları için “tehlikeli” olarak gördüğü anlaşılıyor.

Zira, AKP’nin azınlıkta kaldığı herhangi bir Meclis tablosunda, koalisyon kurulsa dahi, muhalefetin grupları serbest bırakması halinde başta 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları olmak üzere, “hırsızlık dosyaları”nın yargının önüne getirilmesinden korkuluyor.

Keza Sayıştay’ın engellenip Meclis’e gönderilmeyen devlet harcamalarına ve ihâleye fesat karıştırmalara dair denetim raporlarının Meclis’e taşınıp görüşülmesinden çekiniliyor.

Bunun içindir ki, dünyanın iktisadî krize sürüklendiği, 21. sıraya gerileyen ekonominin açık kriz sinyallerini verdiği, istihdamda herhangi bir ilerleme olmayıp işsizliğin resmen yüzde 11’lere ulaştığı kırılganlıkta; en vahimi terörün tırmandığı, bölgeye yeniden askerî birliklerin sevkedildiği, olağanüstü halin gündeme geldiği ortamda inadına seçim oldu bittisine başvuruluyor.

Hukuk tanımazlıklarla, antidemokratik emr-i vakilerle, çelişkili çarpıtmalarla, sırf siyasî ihtiraslar uğruna ülke kaosa duçar ediliyor. Meclis’in bir gün bile açık kalmasına tahammülü yok!

ÖRTÜLÜ TEHDİTLERLE…

Şu garabete bakınız ki, akıbetsiz “terörle mücadele” yöntemleri yeniden devreye sokuluyor. Büyük masraflarla, daha önce defalarca denenen ve dağın taşın bombalanmasının ötesinde hiçbir sonuç alınmayan “sınır ötesi harekâtlar”la kamuoyu oyalanıyor.

Şehid cenâzelerinin peşpeşe geldiği vartada ülkede kan akarken Cumhurbaşkanı ve Başbakan hâlâ siyaset peşinde. Halka karşı partilere buluşma ve görüşme çağrısını yapan Başbakan, kurulacak “seçim hükûmeti” için parti merkezlerine değil, bizzat milletvekillerine kurye ile “bakanlık teklifi” atraksiyonunda ve algı operasyonunda.

Gittikçe kitleleşen ve bölgeleşen terör örgütünün kırsaldan şehirlere indiği, kentlerin, kasabaların harap edilerek savaş alanına çevrildiği, ortalığın yıkılıp yakıldığı kargaşada, iktidar partisi, muhalefeti suçlama, halkın nezdinde politik rant sağlama manipülasyonunda.

Bu yüzden bütün bu garabetlere, skandallara ve kıyaklar neden başvuruluyor. Bir Bakan’ın, “Başkan seçilseydi kaos olmazdı” tehdidini savurmasıyla açıkça açığa çıktığı gibi, Cumhurbaşkanı, halka “İktidar partisini seçmediniz bu hale geldi!” örtülü tehdidini savuruyor.

Peki, 1 Kasım’daki seçimde de AKP tek başına iktidara gelmezse ne olacak? Bir defa daha mı “tekrar seçim”e gidilecek?!

Okunma Sayısı: 1624
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı