"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Denetimsiz ve verimsiz bütçe

Cevher İLHAN
17 Kasım 2018, Cumartesi
GÜNDEM

Cumhurbaşkanlığı’nın Meclis’e sunduğu, 960 milyar 976 milyon TL olarak hesâplanan, peşinen 80 milyar açık verip, 117.3 milyar faiz ödemesi öngörülen 2019 Bütçesi üzerinde Meclis Plân ve Bütçe Komisyonundaki tartışmalar, “yeni sistem”de Meclis’in ne denli işlevsiz duruma düşürüldüğünü ortaya koyuyor.

Bilindiği gibi daha önce parlamenter sistemde hükûmetlerin hazırladığı bütçe taslağı mutlaka Meclis’in kabulünden geçer, bütçenin Meclis’te reddedilmesi üzerine hükûmet “geçici bütçe” yapıp yine Meclis’in onayına sunardı. 

Ne var ki “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”yle, Magna Carta’dan bu yana demokrasilerde parlamentoların yaptığı temel yasama işlevlerinden olan bütçeyi onaylama hakkının alınmasıyla, Meclis’in bütçeleri kabul etmemesinin hiçbir hükmü kalmamış. Zira Meclis bütçeyi kabul etmediği takdirde Saray’ca bütçe enflasyon rakamları üzerinden yeni bütçe yürürlüğe giriyor.

Bundandır ki Meclis’te devam eden yeni bütçe görüşmelerinin de bir anlamı kalmıyor. Bakanlar komisyona gelip tek tek bütçelerini sunuyorlar ama artık Genel Kurul’da bulunmaları ve bütçelerini savunmaları bile gerekmiyor.

Bu arada hangi sâikle olduğu bilinmeyen bir çarpıklıkla, daha önce kaldırılan Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü belli bir süre sonra bu kez “Devlet Arşivleri Başkanlığı” olarak yeniden ihdas edilmiş. Devletin kurumsal hâfızası, arşivi yok edilmiş.

Özetle, siyasî ve idarî yapının nereden başladığının bilinmediği, yönetimin karmaşaya döndüğü ortamda Meclis’in bütçe yetkisinin gasbı, bütçeyi daha baştan güdük, denetimsiz ve verimsiz kılıyor…

SORMAK LÂZIM

İsrail’e hep “güçlü kınama”yla kalınıyor!

İsrail’in 2014 yılından bu yana görülmeyen şiddetle Gazze’ye son saldırıları, başta BM Güvenlik Konseyi ve AB olmak üzere bütün dünyada kınandı. Türkiye’de de Siyonist İsrail’e tepki gösterilirken, bir kınama da iktidar partisi sözcüsünden geldi. (AA, 13.11.18)

Bir “oyun”un döndüğünü, İsrail’in saldırganlığını parti olarak en güçlü şekilde kınadıklarını bildiren sözcü, İsrail’in Gazze topraklarına girip bombaladığını hatırlattı.

Ve bu durum, “İsrail’in pervâsızca yoğunlaşan zulüm ve küstahlığına karşı, AKP iktidarında Ankara kınamanın ötesinde ne yaptı?” sorusunu sordururdu. 

Sormak lâzım: 30 Ocak 2009’da Davos’taki “One minute” çıkışından ve 31 Mayıs 2010’daki Mavi Marmara kanlı baskınından sonra İsrail’le ilişkilerin daha da derinleştirilmesi İsrail’i şımartmadı mı?

Türkiye’nin, “nükleer silâh sınırlandırılması”nı reddeden İsrail’in Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) üyeliğini onaylaması, tek Müslüman üye olarak vetosunu kaldırmasıyla İsrail’in Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) alınması; yine Türkiye’nin “blokajını çekmesi”yle Telaviv’in uzun yıllardır peşinde olduğu NATO üyeliğinin önünün açılıp NATO karargâhında temsilcilik açılmasının, askerî tatbikatlara katılmasının sağlanması ve istihbarat işbirliği yapması İsrail’i cesâretlendirmedi mi? 

Sonra İsrail “terör devleti” ise Ankara, neden hâlâ devletle anlaşmalar tam gaz sürdürülüyor? GAP’tan KOP’a, enerjiden telekomünikasyona, turizmden tarıma geniş ekonomik-ticarî mutâbakat zabıtlarını, stratejik savunma sanayii işbirliği ihâlelerini iptale yanaşmıyor? 

Sahi, İsrail’le tek bir anlaşmayı dahi askıya dahi almayan Ankara’nın bu tavrı, Filistin’in Kudüs’ün statüsünü zoraki “Yahudileştirme”yi dayatan, şiddet, baskı ve katliamlarına yenilerini ilâve etmesine cüretlendirmiyor mu?

VAZİYET

 “Dikey yok, yatay mimari!” ise…

Dünya Şehircilik Günü toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı, çok önemsediklerini söylediği şehircilikte yine özeleştiri yaparak, “Şehirlerimize yeterince sahip çıkmamış olmamız en büyük kaybımızdır” dedi; ve Çevre ve Şehircilik Bakanı’na “Murat buna göre dikkat et! Dikey yok, yatar mimari!” uyarısında bulundu. (gazeteler, 8.11.18) 

Cumhurbaşkanı daha önce de, “İstanbul gerçekten müstesna bir şehirdir, ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihânet ettik, hâlâ da ihânet ediyoruz; ben de bundan sorumluyum” itirafında bulunmuştu. (AA-DHA, 21.10.17)

Vaziyet şu ki, başta Cumhurbaşkanı ve ilgili bakanlar yıllardır aynı ikrarlarla ikazlarda bulunuyorlar. Ne var ki başta İstanbul ve büyük şehirler olmak üzere yerleşim yerlerinde göz göre göre çok katlı kaçak dikey binalar, gökdelenler, kuleler ardı ardına dikiliyor. Dahası, bu ucubelere çoğu iktidara mensup belediyelerce “ruhsat” veriliyor.

Ve halka karşı siyasi propagandanın ötesine geçmeyen yakınmalı uyarıların ciddiyeti kalmıyor. 

 

Okunma Sayısı: 1446
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı