"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Derin devlet tetikçiliği”nden “parti tetikçiliği”ne mi?

Cevher İLHAN
14 Mart 2015, Cumartesi
MİT, bir kez daha müsteşarı üzerinden tartışılıyor. Erdoğan’ın “sır küpüm” dediği Fidan’ın AKP’den milletvekili aday adayı olduktan 29 gün sonra adaylığını geri çektiği aynı günde, ayrıldığı göreve tekrar atanması, birçok yönüyle eleştiri konusu.

Hukukçular, bu atamanın, başta MİT yasası”nın 14. maddesinde, “MİT fiilî kadrosuna atanan personelden; bu teşkilâttaki göreve başladıkları tarihten itibaren beş yıl geçmeden istifa edenler veya istifa etmiş sayılanlar, görevle ilişkilerinin kesildiği tarihten itibaren beş yıl geçmedikçe devlet memurluğuna alınamazlar” hükmü olmak üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na, seçim ve siyasî partiler kanunlarına aykırı olduğunu belirtiyorlar. 

Ancak 2983 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Kanunu ile “ülkenin ve milletin bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, millî güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturma” yasal görevi verilen MİT’in asıl sorunu daha derin.

İsminin başındaki “millî” vasfının gereği olarak toplumun tamamını kapsayıp güvenini kazanmakla yükümlü olan, bunun için de içte tarafsız ve objektif olması gereken devletin istihbarat biriminin, demokratik ülkelerde olduğu gibi, millet irâdesinden yana olması; demokrasiyi ve hukuku koruması gerekir.

Ne var ki, MİT, bütün demokrasiyi tahrip eden bütün darbelerde ve ara dönemlerinde açığa çıktığı gibi, hep devletin tetikçiliğine soyundu. Tanzanya’daki darbe teşebbüslerini haber verdi, ancak Ankara’daki darbe hazırlıklarını bağlı olduğu sivil iktidarlara bildirmedi.

Bu durumda konunun MİT’in demokrasi içindeki işlevinden azâde salt Fidan’ın atanması üzerinden tartışılması, kurumun asıl işlevine dair gerçekleri gözden kaçırıyor.

HUKUKî DEĞİL, SİYASî

Başbakan, “Milletvekilliği adaylığında kendisine bu izni vermiş olduğumuz gibi, adaylığı çekmek istediğinde de benim tek imzamla işlem gerçekleşti” diyerek göreve iâdeyi savunuyor. Cumhurbaşkanıyla arasında bu konuda herhangi bir görüş ayrılığı olmadığını söylüyor.

Bu bakış, istihbarat teşkilâtının bu defa da ne denli siyasî iktidara endeksli hale getirildiğinin âdeta ikrarı oluyor. Oysa, hükûmet sözcüsünün “birkaç bakanlığa bedel” dediği göreve “particiliği” resmen belgelenen birinin atanmasının hukuka aykırılığı tartışılıyor.

Bu açıdan, atamanın hukukî değil, siyasî olduğu ve zaten politize edilen kurumu iktidar partisinin “istihbarat bürosu”na dönüştürdüğü tesbiti kuvvet kazanıyor…

MİT’in başının istifa ederek bir siyasî partiye kaydını yaptırıp siyasete atılarak particiliğini tescilden sonra, tekrar aynı göreve dönmesi, zaten hakkında bir dizi iddia bulunan kuruma dair “partizanlık” şâibelerini arttırıyor.

“Çok yoruldum” deyip ayrılan Fidan’ın, onca olup bitenin akabinde yine apar topar atanması, MİT’i, “iktidarın polisi”, “iktidarın yargısı” gibi peşinen “iktidarın istihbaratı” haline getiriyor.

SİYASETEN VE AHLÂKEN…

Özetle, anayasal ve yasal kurallar bir yana, hukukî hiçbir engel olmasa da, Fidan’ın Başbakan’a bağlı bu göreve, hiçbir siyasî ve hukukî sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı’nın diretmesiyle tekrar atanması, siyaseten ve ahlâken doğru bulunmuyor

Bunun içindir ki, MİT’in, bu atamadaki yanlışların yanı sıra, öteden beri Türkiye’de “derin devletin tetikçiliği” boyutuyla da temelden ele alınması gerekiyor.

Okunma Sayısı: 1473
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı