"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devletin dinî cemaatlere müdahalesi-1

Cevher İLHAN
15 Eylül 2017, Cuma
Yeni dönemde dalgalanan siyasette yeni alternatiflerle iktidar bloku sarsıcı endişe ve paniğe kapılırken, devletin dine müdahalesi ve “dinî cemaatlerin tasfiyesi plânı” gün geçtikçe açığa çıkıyor.

Bilindiği gibi 28 Şubat “postmodern darbe” sürecinin ardından AKP iktidarında devletin dinî cemaatlere ve grupları tasfiye ameliyesi, özellikle  “Nurculuk faaliyetleri ve Gülen grubunun yurt içi ve yurt dışı faaliyetleri”ne dair 25 Ağustos 2004 tarihli 481 sayılı MGK kararı uyarınca, Başbakanlık Uygulamayı Tâkip ve Koordinasyon Kurulu’nun (BUTKK) “irtica ile mücadele”ye dair devlet kurumlarına gönderilen “gizli” damgalı “eylem plânları”yla yeniden tetiklenmişti. 

Ardından, 24 Ekim 20005’te MGK’da kabulünden sonra 20 Mart 2006’daki Bakanlar Kurulu’nda kamuoyunda “kırmızı kitap” ve “gizli anayasa” olarak tanımlanan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) “iç tehdit” bölümünde çıkarılan “irtica tehdidi”nin yerine “din istismarı”nın yazılması ve başta PKK olmak üzere “devrimci aşırı sol örgütler”le birlikte “aşırı dinci örgütler”in tek tek sayılarak, cemaatleri tâkibat uygulamaları yoğunlaştırıldı. 

Buna dayanarak, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Türkiye genelinde bütün dinî akım ve tarikatların “millî güvenliği tehdit ettiği” kaydedilerek “yurtiçi ve yurtdışı faaliyetleri”nin izlenmesi ve fişlenmesi”ne dair 9 Kasım 2009’da 81valiliğe gönderdiği yazısıyla sürdürüldü. Dinî cemaatlerin ve mensuplarının dinî cemaatlerin/grupların izlenip fişlenmesi direktifleri verildi. 

CEMAATLERİ TÂKİP VE FİŞLEME SÜRECİ

Bu maksatla Başbakan adına Başbakanlık Müsteşarının imzasıyla, bakanlıklara, MGK’ye, MİT’e, YÖK’e gönderilen “İrticaî Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Ek Eylem Plânı’nın maddeleri” konulu “gizli” ve “kişiye özel” yazılarda, dinî cemaat ve grupların tâkip edilip fişlenip tesbit edildiği, yine basına sızan resmî izleme ve fişleme yazışmalarıyla “eylem plânları” ve “genelgeler”le, kurumların cevabî “geri bildirim” geri bildirim raporlarıyla “tâkip, fişleme operasyonları” yapılmıştı. 

Sözkonusu “eylem plânları”yla kamu kurumlarında başarılı bürokrat ve kamu görevlilerinin “kategorizasyon fişlemeleri”yle görevlerinden alınmış; bilhassa Millî Eğitim’de hayatlarını eğitime adayan yüzlerce başarılı ve tecrübeli eğitimci sırf bir cemaate yakınlıklarından dolayı Kanun Hükmünde Kararnâmeyle (KHK) bir kalemde “havuz”a atılarak tasfiye edilmişlerdi. 

O dönemde “Anadolu’da Vakit” adıyla çıkan Vakit gazetesinin “MİT’den şaşırtıcı rapor” başlığıyla belgesiyle yayınladığı haberde, El Kaide’nin tâkip edilecek örgütler listesinden çıkarıldığı belirtilirken, “dinî akımlar/gruplar” başlığı altında başta “Nurcu gruplar” olmak üzere birçok cemaat ve tarikatın “birinci derecede tâkip edilecekler” listesine alındığı; “Nurcu”, “Süleymancı”, “Nakşıbendi”, Menzilci”, “Kadiri” benzeri kategorilerle fişlenmişti. (29. 4. 2010)

Bu arada MİT Müsteşarlığı’nın teşkilât birimlerine gönderdiği 15 Ocak 2014 tarihli yazısıyla  “Birinci derecede izlenecekler” listesinde “PDY” olarak kısaltılan “paralel devlet yapılanmaları” kapsamında tüm dinî fraksiyonların / dinî cemaatler ve tarikatlar “örgüt” kapsamına alınarak öncelikli “hedef” gösterilmiş; bu kapsamda devletin dinî cemaatleri ve grupları sistematik tâkiple tâkip ve fişleme operasyonlarına edilmişti. (gazeteler, 17.1.14)

“AKP,  DEVLET PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR”

O denli ki, sözkonusu tâlimatta, “MİT’in tâkip ettiği örgütlere, espiyonaj/kontrespiyonaj faaliyetlere ve diğer organize suç örgütlerine ait çalışmaların sonlandırılması” emredilirken, “Plânlı Hedef Öncelikleri” “yurt içi ve yurt dışı kaynaklı tüm dini fraksiyonlar” olarak isimlendirilen “cemaatlerin ve dinî grupların/yapıların içinden eleman temini dahil her türlü teknik vb. çalışmaların yürütülmesi; tâkiplerin yapılması, devlet kurumlarına girmiş cemaat mensuplarının tespiti ve bildirilmesi, konunun terör örgütlerinden de öncelikli bir konumda ele alınması” bariz bir biçimde teşkilâta “yeni hedef” olarak gösterilmişti.

Bundandır ki hukukçu Profesör Mustafa Erdoğan, “AK Parti devletleştikçe bu rolü üstlenmeye başladı. AK Parti devletin projesini gerçekleştiriyor. Kendi adına olduğu kadar devlet adına da hareket ediyor. Türkiye’de derin devlet anlayışı AK Parti döneminde de değişmedi” diye yakınmıştı. (Taraf, 20.1.14)

Ve bunun içindir ki, 15 Temmuz “darbe girişimi” sonrası düşülen vartada, “darbe’ye karşı operasyon” paravanında  AKP üzerinden dinî cemaatleri tasfiye mi?” sorusunu sorulurken, son dönemde âdeta bir “akıl tutulması”yla resmî ikrarlarla 125 bini bulan imzasız sahte ihbarlarla, istihbarat jurnalleriyle sorgusuz – sualsiz, yargısız ihraçlarla, dolup taşan cezâevlerinde cânilerin katillerin tahliye edilip “irtibat ve iltisak”la 50 binden fazla tutuklanması baskı ve dayatma furyası garabeti sergileniyor. 

Okunma Sayısı: 3936
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı