GÜNDEM
Kamuoyunun deprem musîbeti ve hazırlık tartışmaları, çığ felâketi, uçak kazası ve Suriye ile savaşın eşiğine getiren İdlib çıkmazı vartasında, Cumhurbaşkanı’nın partisinin grubunda “Türkiye 2019’da batacak dolar 10 lira, enflasyon yüzde 30 olacak, hazinemiz tökezleyecekti. Ne oldu bunların hiçbiri oldu mu? Açıklanan her gösterge daha iyiye gidişi gösteriyor” övgüsü dikkat çekici.
Doğrusu, 9 milyona yakın vatandaş asgarî ücretin altında kalan açlık sınırının altında, 16 milyonu açlık sınırında, 48 milyon “yoksulluk sınırı”nda kalırken, yeni zamlarla yeni ve ek vergilerin dayatılırken ve Hazine ve Maliye Bakanı’nın “tarihî bir başarı”dan dem vurması gibi Cumhurbaşkanı’nın “ne döviz kuru patladı ne piyasalar karıştı” sözleri çarpıcı. Yani, siyasî iktidar, doların 6 lirayı, euronun 7 lirayı aşmasını “başarı” sayıyor.
Batık kredi miktarı 139 milyar liraya ulaşırken, sadece kredi kartı borcu yüzünden 3 milyon vatandaş yasal tâkibe düşerken, icralıkların sayısı 21 milyonu aşarken iktidardakiler hâlâ “ekonominin iyi gittiği” propagandasını yapıyor; ve bu durum, gündemi manipüle eden, “doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösteren” politikanın açık tezâhürü oluyor.
TESBİT
Kâğıt üzerinde “düşük enflasyon”
Bilindiği gibi enflasyonda son on beş yılın rekorunun kırıldığı vetirede Hazine ve Maliye Bakanı, “En kötüyü geride bıraktık” demiş, “Ekim’le birlikte, Kasım ve Aralık’ta temel parametrelerde doğal dengelenmeyi ve toparlanmayı beraberinde getirecek” müjdesini pompalamıştı.
TÜİK’in -tüketici fiyat endeksi (TÜFE)’de- Ocak ayı enflasyonunu yüzde 12.15’te göstermesi pek sahici gelmezken, yine gerçek enflasyonun açıklanan “resmî enflasyon”u katladığı, yatırım, sanayi - üretim ve istihdamdan yoksun ekonomik krizde yine rakamlara takla attırıldığı ortaya çıkıyor.
Tesbitlere göre, oranları aşağı çekmek için enflasyon sepetinde “güncelleme” adı altında çarpıtmalarla enflasyon düşük gösterilmiş. Mal ve hizmetlerde “en çok tüketilen ve fiyat artışları vatandaşı en çok etkileyen grupların etkisinin azaltılıp gıda grubunun yüzde 23.29 olan ağırlığı yüzde 22.77’ye düşürülmüş. “Halkın sepeti”ne girenle “enflasyon sepeti”ne giren çok farklı…
Keza muhalefet milletvekillerinin Meclis’e sundukları soru önergeleriyle benzin, otoyol, köprü ücretleri gibi ulaştırma, elektrik, konut, doğalgaz ve kira ile giyim ve ayakkabı gruplarıyla ev eşyası grubunun enflasyon sepet ağırlığının numaralarla aşağı çekilmiş.
Özetle, gerçek enflasyon yükselirken, kâğıt üzerinde enflasyon düşük gösterilmiş; “iktidarın enflasyonu” ile alım gücü düşen “vatandaşın enflasyonu” arasındaki uçurum daha da artmış.
VAZİYET
“En yüksek ve uzun işsizlik” dönemi
Kasım ayı işsizlik oranının yüzde 13.3’e, genç işsizlik oranı yüzde 24.4’e ulaştığı açıklandı. Yani her dört gençten biri işsiz. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın verileriyle tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15.4 olmuş. İstihdam oranı ise 0.9 puanlık azalışla yüzde 45.6’e inmiş.
Yine resmî verilere göre 4.3 milyon kişinin işsiz olduğu açıklanırken, aslında gerçek işsizler ordusunun dokuz milyonu aştığı belirtiliyor. Vaziyet şu ki ekonomik krizle uzun süreli işsizliğin etkisiyle iş arayan işsizlerin yüzde 26’sı bir yıldan daha fazla süredir iş arıyor.
Ancak en çarpıcısı, Cumhurbaşkanı ile Hazine Bakanı’nın “2019’da 2.5 milyon işsize istihdam edilecek” vaadleri buharlaşırken, iş bulma ümidini kaydeden yüz binlerce işsizin “işsiz” sayılmaması.
Bundandır ki bazı sendikalar gerçek işsizlik oranının yüzde 20 olduğunu açıklıyorlar. Büyüme oranlarının beklenen istihdamı sağlamadığını, işsizlik oranı aynı dönemde yükseldiğini bildiriyorlar.
Ekonomistler, 1980 sonrası “en yüksek ve uzun süren en büyük işsizlik” döneminin baş gösterdiğini belirten ekonomistler, “kriz aşaması”nda iş aramaktan vazgeçen, iş piyasasından çekilen en az 835 bin ile bir milyon 160 bine vardığını nazara verip, işsizlik oranının 13.3 değil, en az 15.4 olduğunu kaydediyorlar.