"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ekonomik tsunami”ye karşı…

Cevher İLHAN
01 Mayıs 2020, Cuma
Son dönemin değişmeyen gündemlerinden biri de ağır ekonomik kriz üzerine gelen salgın sonrası “ekonomik çöküntü tsunamisi” geliyor.

Zira Türkiye’de halen yüz binlerce işyeri kapatılmış. Kapatılan işyerlerinde 504 bin, alışveriş merkezlerinde 500 bin, kahvehanelerde 259 bin çalışan işinden olmuş. Faaliyetleri sınırlandırılan restoran ve kafelerde 1 milyon 900 bin, kurye çalışanlarından 500 bin kişi işsiz kalmış.  

Keza 150 bin okul, üniversite ve yurt kantini çalışanı, 360 bin okul servisi şoförü ve görevlisi gelirini kaybetmiş. Buna yaklaşık bir milyon evlerde gündelik kayıt dışı çalışan ile çeşitli ürünler satan bir milyon sokak satıcısı da eklenmiş. Pek çok sektörün kepenk indirmesiyle geçici ya da kalıcı işini kaybedenlerin sayısı 5 milyonu aşıyor, İş Kur’un önünde iş arama kuyrukları uzuyor. 

Bu arada verilen “vaadler” tutulmuyor; kredi borcundan dolayı emeklinin ikramiyesi, elektrik borcundan çiftçiye yatan destekler bloke ediliyor. Vatandaşların elektrik ve doğalgazı kesiliyor.

“DESTEK” DİYE VATANDAŞLAR BORÇLANDIRILIYOR!

Bu süreçte öncelikle 530 milyar dolar dış borca, 200 milyar dolarlık özelleştirmeye, “imar barışı”ndan gelen 24 milyar liraya ve el konulan felâket zamanının parası 50 milyarlık “ihtiyat akçesi”ne rağmen yatırım, üretim ve istihdamın olmaması, imalat sanayinin durması nazara veriliyor. 

Doların 7, Euronun 7.5 lirayı bulduğu vartada, AKP eski genel başkanı ve Başbakanı Davutoğlu’nun ifadesiyle “süreçteki hataların kısa, orta ve uzun vadede büyük bedelleri olacak!”; ekonomiden sorumlu eski Bakan Babacan’ın uyarısıyla “ekonomide yangın var!” Ne var ki iktidardakiler hâlâ propaganda ve algı peşinde, “krizin fırsata çevrilmesi”nden bahsediyorlar. 

Aslında Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün, hükûmetin genel bir karantinayı göze alamayışını “ekonomiye mâliyeti çok daha ağır olurdu”ya bağlaması, ekonominin dibe vurduğunun ikrarı.  

Bu arada Hazine Bakanı, “ekonomiye güven”den dem vururken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileriyle Mart’ta 91,8 olan “ekonomik güven endeksi”nin, Nisan’da yüzde 44,1 oranında azalarak 51,3’e gerilemesiyle tarihinin en düşük seviyesine düşmesi, kırılganlığı ele veriyor.  

Ekonomistlerin tesbitiyle, “işsizlik sigortası fonu”ndaki 132 milyar liraya karşılık işini kaybeden milyonlarca işsize doğrudan destek 3-4 milyarı geçmiyor. Aylar süren - sürecek olan krizde esnaf, sanayici, çiftçi, işçi biriken kredi borçlarıyla, ertelenen vergilerle, ötelenen faturalarla borçlandırılıyor.  

Kaldı ki pek çok esnaf ve KOBİ kredilere ulaşamıyor, vatandaşlar temel ihtiyaç kredilerini alamıyor; felâkette dahi kayırmalar yapılıyor! Bakan’ın Twitter’den duyurduğu oda ve borsa kayıtlı küçük işletmelere “36 ay vadeli destek paketi”nin ancak ilk 6 ayı faiz ödemesiz; gerisi yine faizli!

İktidardakilerin tekrarladıkları, “listesi”nin neye göre hazırlandığı tartışmaları süren 4.4 milyon âileye bir defalık verilen biner liranın geçici bir pansuman olmanın ötesine geçmediği görülüyor. 

“STRATEJİK PLÂN” GEREKİYOR

Oysa birçok ülkede kriz boyunca mağdurlara binlerce euro ve dolarlık nakdi desteklerle zararları telâfi ediliyor. Mesela krize bir trilyon Euro ayıran Almanya’da sadece küçük esnafa 150 milyar euro tahsis edilmiş; beş işçiye kadar çalıştıran işyerine 9, on işçiye kadar çalıştırana 15 bin euro veriliyor. Kiraları, faturaları ödeniyor. İşini kaybedenlere ücretlerinin yüzde 80’i veriliyor. Afrika’daki Kongo’da bile iki ay elektrik ve su bedava.

Bu açıdan “Bakan’ın esnafa - şirketlere verilen kredi kartını, dağıtılan tüketici kredilerini, ‘destek’ diye yutturmaya kalktığı” eleştirisinde bulunan ana muhalefet sözcüsünün “Millete faizle borç vermenin adı ne zamandan beri destek oldu?” sorusu oldukça çarpıcı. 

Vakıa şu ki devlet tarafından borç alınan ve esasen işçinin parası olan “İşsizlik sigortası fonu”ndaki 132 milyar liranın sadece 7 milyarıyla beş milyon aileye asgari ücret verilebilirdi; 20 milyar lirayla üç ay boyunca iki milyon ücretli izinli işçiye normal kısa çalışma ödenebilirdi.

Bunun içindir ki ekonomistler, işsiz kalanların, gündelik çalışanların, hiçbir geliri olmayanların en azından salgın süresince karşılıksız destekle asgarî ücretle ücretlendirilmeleri gerektiğini bildiriyorlar.

Ortada bir plân ve program olmadığından yakınan muhalefet, vakit geçirmeden üretimi ve tarımı esas alan stratejik bir plânla ekonomik önlemler çağrısında bulunuyor.

Siyasi iktidar polemikleri bırakıp “ekonomik tsunami” tahribatına karşı, bu ikaz ve çağrıları dikkate almalı. 

Okunma Sayısı: 2357
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı