Bahçeli, siyasî rakiplerini tahkir edici sert söylemlerle “siyasî aymazlık”, “demokrasi ve millet karşıtı çevrelerden gelen telkin ve kara propaganda”, “kirli tertip” ve “ayıplı tuzak” dese de, Cumhurbaşkanı “seçim 2023’te” diye konuşsa da “erken seçim” tartışmaları devam ediyor.

Zira 3 Kasım 2002, 7 Haziran 2015 ve 24 Haziran 2018’de OHAL ortamı garabetindeki erken seçimler öncesinde de defalarca “seçim-meçim yok, seçimler zamanında yapılacak” taahhüdüne rağmen yine Bahçeli’nin “çıkışları”yla apar-topar “erken seçim”e gidildiğinden, iktidar cânibinden verilen “teminat”lara artık kimse inanmıyor.

Görünen o ki her alanda fiyaskosu ortaya çıkan “cumhurbaşkanlığı hükûmet siste-mi”nin iflâsını gündemden düşürmek ve ağır krizle dibe vuran ekonominin koronavirüs salgınıyla bütünüyle çöküşünü nazarlardan kaçırmak için her türlü “ayak oyunu”na tevessül ediliyor. Hakaret ve nefret diliyle “beka meselesi”ne benzer ajitasyonlar tekrarlanıyor.

SİYASÎ İKTİDAR FIRSAT KOLLUYOR

Tesbit şu ki, süreç içinde iktidar partisinden en az 30 milletvekilinin gittikçe artan “otoriterleşme”den rahatsızlıkla “su alan gemi”yi terk edeceği ve zaten düşen oylarından koparacağı korkusu içinde yeni partilerin seçime katılmalarını engelleme kumpasıyla “erken - baskın seçim” hesapları yapıyor.

Bundandır ki anketlerle ortaya çıkan vaziyete karşı bütünüyle kaybetmektense, seçmeni bloke edip tutmak, eriyişi durdurmak adına yine algı operasyonlarıyla başarısızlıklar “başarı”, yanlışlar “doğru” diye lanse ediliyor.

İktidar mahfillerince ve “iktidara ilişik yandaş medya yorumcuları”nca bütün muhalefeti ve özellikle AKP’den kopan yeni partileri “marjinal ve marazi partiler”, kurucularını “millî ve ahlâkî değerlerden mahrum gürûh”, “lekeli ve sicili lekeli kara yüzler” kara propagandasıyla müthiş bir “karalama kampanyası” sürdürülüyor.

RTÜK Başkanı’nın “Cumhurbaşkanının tâlimatını emir telakki ederiz” ikrarıyla “tepeden gelen tâlimat”la iktidarın yanlışlarını ve eksiklerini nazara veren medyanın sesi ceza üzerine cezalarla kısılmaya, iktidara teslim olmayanlar susturulmaya çalışılıyor.

Siyasî rakiplerini “gayrı millîlik”le, “teröre destek”le itham edip sindirmeye uğraşan, yedi - sekiz yıl evvel atılan tweetlerden “cumhurbaşkanına hakaret” çıkarıp herkese “cadı acı” başlatılıyor.

“İtibarsızlaştırma” ve “düşmanlaştırma”yla fitne ateşi alevlendiriliyor. Trollerle ortalık provoke ediliyor. Topluma yine ayrışma, kamplaştırıp kutuplaştırma virüsü salınıyor.

ASIL “AYIPLI TUZAK!”

Bundandır ki ekonomik tsunaminin dalgaları vurmadan, buhranın vahim yansımaları ortaya çıkmadan, vatandaşlar krizin acı sancılarını tam hissetmeden, yeni kurulan partiler ve siyaset  toparlanmadan “erken seçim” senaryoları hazırlanıyor. 

Özetle, krizleri yönetemeyen siyasî iktidar, icât ettiği “hayali düşmanlar” üzerinden “kaos senaryoları”yla siyasî rant devşirme peşinde. Türkiye’yi taşıyamadığı vartada yoğun yanıltmaların, demagojilerin başta iktidar partisi olmak üzere “cumhur ittifakı” partilerinin eriyişini durduramaması üzerine, daha büyük bir fiyasko yaşamamak için önceki oldubittilerde olduğu gibi “baskın seçim” gibi bir “erken seçim”in senaryolarını hazırlıyor. 

Bu maksatla dinin istismar edildiği siyasî tahriklerde bulunuyor. 

Kısacası, siyasî iktidarın millet nezdinde kaybetmesine karşı, gerçekler çarpıtılarak bir defa daha seçimi almak uğruna, tek taraflı algı operasyonlarıyla her türlü çarpıtmaya ve kitleleri manyetizmalandıran medyatik manipülasyonlara başvuruluyor.

“Tek adam rejimi”ne ve hukuk dışı antidemokratik baskılara mukabil “demokratik parlamenter sistem” ekseninde gelişen “demokrasi ittifakı”nın önünü kesmek, muhalefeti tasfiye etmek uğruna bütün riski göze alarak “ya tutarsa” diye siyasî arenaya bir defa daha “erken seçim” oltası atılıyor.

Asıl “kirli tertip” ve “ayıplı tuzak” bu.