"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ey Trump!”tan “Sayın Trump!”a

Cevher İLHAN
21 Ocak 2019, Pazartesi
Trump’un “Kürtlere saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvedeceğiz!” tehditli hakâretâmiz tweetine mâlûm önce - Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, “Suriyeli Kürtleri PKK ile bir tutmak ölümcül bir hatadır.

Sayın Donald Trump, teröristler ortağınız ve müttefikiniz olamaz” diye tepki gösterdi.

Peşinden Millî Savunma Bakanlığı, Erdoğan’ın yaklaşık 3,5 yıl önceki -26 Haziran 2015’de- Twitter hesâbındaki “Bütün Dünya’ya sesleniyorum; bedeli ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” mesajını tekrar Twitterde paylaştı. Dışişleri Bakanı, “hiçbir tehdide pabuç bırakmayız!” diye meydan okudu.

Peşinden Cumhurbaşkanlığı İletişim Sözcüsü’nün, “Meselemiz terör örgütüyle ve Suriye’deki uzantılarıyladır. Terörle mücadelemiz kararlılıkla sürdürülecektir” yumuşak açıklaması dikkat çekti.

Ve akabinde daha önce en ufak bir eleştiriye en üst düzeyde “Ey Trump!”, “Ey Amerika!” diye rest çeken Cumhurbaşkanı’nın çok sert çıkışı beklenirken, hatta bu beklentiyle “iktidara ilişik yorumcular”  Trump aleyhtarı söylemlere başlarken, “Sayın Trump’un kişisel hesâbından sarfettiği sözler doğrusu beni ve arkadaşlarımı çok üzdü” diye “üzüntüsünü” bildirmekle geçiştirmesi şaşırttı.

Gerçekten her fırsatta Trump’a veryansın eden Erdoğan, neden Türkiye’yi küstah bir şekilde “ekonomik yıkım”la tehdidini âdeta geçiştirdi? Hangi sâikle Trump’un tehditler savurmasını “mesele” etmeyip, aynı gün telefonla arayıp görüştü; ve “20 millik güvenli bölge kuracağız” sözünü “ memnuniyet”le karşıladı? “Kapsamlı, verimli, olumlu bir görüşmede bulundukları” duyuruldu? 

Sahi ne oldu da Trump’un tehdidi geçiştirilip “Ey Trump!”tan “Sayın Trump”a dönüldü?

Bu durum, “Ankara’dakilerin Suriye’nin parçalanmasıyla Türkiye’nin sınırında ‘koridor devlet’e alan oluşturan ‘tampon bölge’ye peşinen ‘evet’ demekle Trump’un çizgisine geldiği” yorumlarına yol açıyor.

Hiçbir mesnedi yok...

Anayasa’nın 94. maddesinin “TBMM Başkanı, başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar” açık hükmüne rağmen Meclis Başkanı’nın istifa etmeden AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olmasına dair tartışmalar devam ediyor.

Önce “Seçim bir siyasî faaliyet değildir, yaptığımız bir siyasî faaliyet yok” garabetiyle eleştirileri cevaplayan Binali Yıldırım, “iktidara iliştirilmiş medya yorumcuları”nın tekellüflü tevilleriyle Meclis Başkanı olarak siyasî propaganda çalışmalarını Siyasî Partiler Kanunu’nun 24. maddesine bağladı. Dahası, “Madem öyle, bütün seçime girecekler, görevlerini bıraksınlar; milletvekilleri, belediye başkanları, bakanlar, herkes ayrılsın, seçime böyle girelim” tepkisini gösterdi.

Oysa bu maddede, Anayasanın ilgili maddesindeki “TBMM başkanının bir siyasî partinin Meclis içi veya dışı faaliyetlerine katılamayacakları” ibâresi tekrarlanıp, sadece “yeniden milletvekili adayı olan Meclis başkanlarına” istisna getiriyor; belediye başkanı adayları için değil.

Bundandır ki hukukçular, bu konuda boşuna polemik yapıldığını, Anayasa maddesindeki TBMM Başkan ve Başkanvekilleri ile ilgili “siyasî faaliyet yasağı”nın Siyasî Partiler Yasası’nın 24. maddesine dayandırılması iddiasının mesnetsiz olduğunu bildiriyorlar.

Özetle, Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmeyip, bu makamın imkânlarını, devlet gücünü siyasî faaliyetlerde kullanmamakla Anayasayı yasaları resmen ihlâlinin dayanağı kalmıyor.

Bakalım, Meclis Başkanı daha ne kadar Anayasa ve hukukun ihlâlinde direnecek?

31 Mart endişesi ve uyarısı

Siyasî kulislerde yaptırılan anketlerde AKP’nin en düşük oy alacağı, partinin oylarının 24 Haziran’da alınan yüzde 42’nin altına düştüğü ortaya çıkıyor.

31 Mart mahalli seçimlerinin, iktidardaki ANAP’ın düşüşe geçtiği 1989 ve 2008 krizi sonrası 2009 yerel seçimlerdeki havanın olduğu, özellikle ağır ekonomik kriz ve pahalılıkla yıpranmışlığın iktidar partisi yönetimini düşündürdüğü, bu yüzden anket sonuçlarının gizlendiği kaydediliyor.

Bu vakıa, aday profillerindeki zayıflık, önceki seçimlere göre adaylık için başvuruların azlığı, bazı ilçe, il ve hatta büyükşehirlerde güçlü aday bulma zorluğu benzeri olumsuzluklarla birlikte ele alındığında iktidar partisinde kaygılar daha da artıyor.

Ve bu gerçek, iktidar cânibince de ikrar ediliyor. Bunun içindir ki, Ankara’da adayların, baskı gruplarının baskıları üzerinden belirlendiği, sokaktan, halktan gelen bilgilerden sarf-ı nazar edildiği ve bu isimlerle seçime gidilmesi halinde seçimin kaybedileceği endişeleri açıklanıyor.

AKP İstanbul eski milletvekili Metin Külünk’ün Facebook hesâbından yaptığı canlı yayında  “Öyle küçük, basit hesaplar uğruna, arkadaşçılık, grupçuluk, dar alan kadroculuğu uğruna” dayatılan yanlışlara dikkat çekmesi bunun ifâdesi. (6.1.19)

31 Mart akşamında ‘bir sürpriz’ yaşanabileceğini bildiren Külünk, “Bunun telâfisi yok. 1 Nisan sabahı, Türkiye’de başka şeyler konuşulur; onun için herkes çok dikkatli olmalı” ikazında bulunuyor. “Bir 7 Haziran daha ortaya çıkarsa, bu millet o adayların belirlenme sürecinde doğru bilgileri sayın Cumhurbaşkanımızın önüne koymayanlardan ağır hesap sorar” diye uyarıyor.

Bu yüzden her fırsatta muhalefeti “gayr-ı millilik”le ve hatta “hıyânet”e ithama varan tehlikeli“ kutuplaştırıcı siyaset”le konsolide edilmeye çalışıldığı, seçmenin “korku”yla provoke edildiği tesbitleri yapılıyor.

Okunma Sayısı: 3270
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı