Türkiye’nin “deprem gerçeği”ne karşı gerekli tedbirlerin alınmaması sorgulanırken, iktidara en ufak bir uyarıda bulunanlara politik polemiklerle tepki gösterilmesi garabeti sergileniyor.
Çarpıtmalar o denli ki, deprem uzmanlarının defalarca Türkiye’nin iki büyük fay hattının birleştiği yörede, hatta Elazığ-Sivrice ismi vererek yaptıkları ikazlarla “neden bunca yıldır hâlâ ciddi önlemlerin alınmadığı”nın sorulması yerine, “iktidara ilişik medya”da hâlâ iktidara medhiyeler dizilerek vahim vaziyet örtülmeye çalışılıyor.
AFAD ve Jandarma kurtarma ekiplerinin yanında başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bölgeye koşan muhalefete mensup belediyelerin itfaiye ve arama-kurtarma birimlerinin çalışmalarıyla bölgeye ulaştırdıkları yardımların, sivil yardım kuruluşlarının gayretleri gözardı edilip âdeta yok sayılıyor.
Çarpıcı olan, felâket karşısındaki yardımlaşma ortamında dahi hâlâ siyasi çarpıtmaların yapılması. Bakanların, iktidar mensuplarının bölgedeki incelemeleri en detayına kadar defalarca verilirken, başta İyi Parti Genel Başkanı ile İstanbul ve Ankara belediye başkanları olmak üzere muhalefet temsilcilerinin deprem bölgesini ziyaretlerinin “mâlum medya”da medyatik çarpıtmalarla üstünün örtülmesi. “Tâziye ve teselli mesajları”nı dahi hazmetmeme basitliğinin sergilenmesi.
Daha da çarpıcısı, ülkenin her tarafından maddi - mânevi destekle tam bir dayanışma ruhunun tezâhür ettiği vasatta, muhalefet liderlerinin milletçe birlik ve beraberliğin mânâsını vurguladığı olumlu havada ilk siyasi eleştirinin Cumhurbaşkanı’ndan gelmesiyle felâketin de “siyasallaştırılması.”
YİNE ALGI OPERASYONU VE MEDYATİK ÇARPITMALARLA...
O denli ki, “deprem paralarına ne oldu?” diye soranlara soruşturmalar açılarak tehditler savruluyor. “Felâkete tedbir” çağrılarıyla konuya dikkat çekenler dehşetli medyatik manipülasyonlarla hedef alınıyor.
Keza ilim adamlarının uyarıları dahi Cumhurbaşkanı’nca “fırsat devşirme”, “istismar” ve “karalama kampanyası” olarak kıyasıya eleştiriliyor. Anamuhalefetin, “Gelin aktif fay hatlarında ve hassas deprem bölgelerinde gelecek beş yılı seferberlik yılı ilân edelim” çağrısı dahi ağır ithamlarla topa tutuluyor.
Marmara depremi sonrasında toplanan 65 milyar liranın -34 milyar doların- akıbetine dair istifhamlara hiçbir açıklık getirilmezken, bu hususun araştırılması için muhalefetin Meclis’te verdiği önergeler, garip bir panikle iktidar partisi ve ortağının oylarıyla reddediliyor.
Belli ki siyasi iktidar, Marmara depreminden sonra, ranta dayalı “kentsel dönüşüm” paravanında yeşil alanların yanısıra “deprem toplanma alanları”nı dahi betonlaşmaya açmasının gündeme gelmesinden fevkalâde rahatsız! Eksikliklerin konuşulmasına, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’te deprem paralarının sorulmasına bu yüzden anlamsız infiâller gösteriliyor.
İsteniyor ki kimse “deprem paraları”nın nerelere harcandığını hatırlatmasın.
HÂLÂ “MUHALEFETİ SUÇLAMA” ÇARPIKLIĞI!
Ve sanki on yedi yıldır iktidarda değillermiş gibi, önlemlerin alınmayışını nazara veren muhalefeti suçlama çarpıklığına yelteniliyor. Seferber edilen “iktidara ilişik penguen basını” üzerinden tam bir algı operasyonuyla gerçekler tersyüz ediliyor.
41 vatandaşın can verdiği, 1600’den fazlasının yaralandığı depremde, 87 binanın yıkılıp 1287 binada ağır, 56’sında orta ve 876’sındaki hasarla meydana gelen yıkımın hesabını vermeden, enkazdan kurtarılan insanların sayısıyla “övünülüyor.” Hileli politik yanıltmalarla hâlâ iktidarın propagandası sığlığına tevessül ediliyor!
On beş sene önce aynı bölgedeki depremde “ağır hasarlı ve oturulamaz” denilen binaların çatlaklarının sıvanarak üstünün örtülmesinde olduğu gibi, arama ve kurtarma ekiplerinin başarılı çalışmaları perdesinde iktidarın sorumluluğunun, tedbirsizlik ve ihmallerinin üstü örtülüyor.