"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Gayr-ı millilik” ithamı

Cevher İLHAN
15 Ocak 2018, Pazartesi
Sürüklenen vartada “iktidar cephesi”nin “seçim ittifakı”nı “milli mutâbakat”, “yerli ve milli ittifak” olarak nitelendirip karşısında milletin yarısından fazlasını oylarının temsil edildiği diğer bütün partileri “gayr-ı milli” olarak yaftalaması toplumda kırılganlığa sebebiyet verir.

Başta iktidar partisi genel başkanı Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, parti sözcülerince, iktidarı icraatlarına en ufak bir eleştiride bulunan muhalefet “teröre destek vermek” türü politik polemiklerle töhmet altında bırakılmak isteniyor.

Gerçek şu ki, devam eden 15 Temmuz Hâdisesi “darbe girişimi” dâvâlarında elbette en ağır cezâlara müstehak olan “darbeciler”in cezâları verilmeli; lâkin istihbarat raporlarıyla, insanların hak kazandıkları işlerinden atılması, asılsız sahte jurnallerle on binlerce mâsumun tutuklanması, hiçbir mahkeme kararı olmadan vatandaşlara “terör örgütü üyesi” olarak tanımlaması toplumu peşinen böler!

Kanunsuz re’sen “suç” ve “cezâ” ihdasıyla, her tarafa çekilebilen “iltisak”-“irtibat”la “mâsumiyet karinesi”nin hiçe sayılarak, hukukun ve yasaların geriye doğru işletilerek yargısız infazlarla, daha yargılanmaları tamamlanmadan bütün temel hak ve hürriyetlere, insan haklarına ve hukuka aykırı “zâlimane işkence, gayr-ı insanî, küçültücü muâmeleye tabi tutulmalar”la toplumda dehşetli infiale teşne hale gelir.

“GAYR-I MİLLİ” İSNADI İNFİALİ ALEVLENDİRİR

Dahası en mâsum ve mâkul hak, hukuk ve adâlet arayışları ve taleplerinin dahi hazmedilemeyip siyasi otoritenin OHAL “gerekçesi”yle Meclis’in yetkileri gasbetmesi, tasfiye dilip yürütmenin kontrolüne alınan yargı kararlarının dinlenilmesi, basının susturulması, en tabii ve meşru demokratik tepki ve eylemleri yapanların “teröristlik”le, “darbeye ve darbecilere arka çıkmak”la itham edilmesi, toplumda derin yarılmalara ortam oluşturur.

Siyasi rakiplere “gayr-ı milli” isnadı bu infiali alevlendirir; “Arap baharı”nda Libya’dan Yemen’e, Mısır’dan Bahreyn’e birçok Müslüman ülkede görüldüğü gibi küresel emperyal güçlerin müdahaleleriyle ülke karıştırılarak kargaşaya sürüklenir. En son 600 bin sivilin katledildiği, on milyon insanın göçe zorlandığı, ülkenin baştan sona tahrip edilerek ifna edildiği iç savaş cenderesindeki Suriye’dekine benzer ifsad şebekelerinin karışması ve karıştırılmasıyla vatandaşları birbirine düşürtüp birbirine kırdırılır.

Görünen o ki, Bediüzzaman’ın 31 Mart Hâdisesi’nde Divân-ı Harb-i Örfî’de (sıkıyönetim mahkemesinde) dikkat çektiği gibi, “mâsum olan efkâr-ı umûmiye (kamuoyu), yalancı, bunak ve gayr-ı mümeyyiz (doğru ile yanlışı ayırt edemez) addolunarak” cerbezeli aldatmalarla, müthiş medyatik manipülasyonlarla, cerbeze ve çarpıtmalarla, algı operasyonlarıyla yanıltılıyor.

“Tehditlerle, korkularla ve hilelerle efkâr-ı ammeyi -sathî ve muvakkat (geçici) olsa da- başka bir mecrâya çevirtmek, muhâkeme-i akliye kapatılmak isteniyor.” (İşarat’ül İ’caz, s. 164)

“Mugalâta (demagoji) ve cerbezeyle iğfal olunsa milletin uyanmasına, efkâr-ı umumiyenin feveranıyla aldatma ve mugalâtaların dağılmasına ve hakikatin meydana çıkmasına fırsat verilmiyor. (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 145.)

“SİYASET-İ HÂZIRADAKİ PARTİCİLİK TARAFTARLIĞIYLA”

Oysa OHAL rejiminde tek kelimelik savunmaları alınmadan, yargısız, sorgusuz- sualsiz istihbarat raporlarıyla yüz binlerce vatandaşın kamudan ihrâcına ve adâletsizliğe dikkat çekenlerin “FETÖ’cü” olmakla suçlanması, kamplaşma ve kutuplaşmayı attırır.

Zira bazı partilerin “yerlilik ve millilik” inhisarıyla kalmayıp, kendileri dışındakileri diğerlerini “ipleri başkalarının elinde” ithamıyla tahkiri, “yerli ve milli olmamak”la karalaması, toplum tabanındaki fay hatlarını tetikler. “Particilik”le başlayan bu tehlikeli tahrik, etnik ve mezhebi kışkırtmalarla, ayrıştırır, ötekileştirir, düşmanlaştırır ve nerede duracağı da bilinmez.

Bediüzzaman’ın tesbit ve ikazıyla “şimdiki siyaset-i hâzıradaki particilik taraftarlığı”yla “içtimâî hayatı tamamen zir-ü zeber (yerle bir) eden zehir”le milletin bütünlüğü, vatandaşlığı ve kardeşliği zehirlenip hâriçteki düşmanların parmak karıştırmalarına zemin hazırlanır.” (Emirdağ Lâhikası, 393)

Ve “Bir fırka (parti) kendisine bir imtiyaz takıp, herkesin en hassas nokta-i asabiyesine (hassasiyetlerine) dâima dokundura dokundura zorla herkesi meşrutiyete (demokrasiye) muhalif gibi gösterilmesi”yle vatandaşların birlik, bütünlük ve kardeşliği bozulur. (Divan-ı Harb-i Örfi, 47-48)

“Millilik” iddiasıyla diğer vatandaşlara “gayr-ı millilik” ithamı fitnesinden en çok siyasi iktidarın kaçınması gerekir...

Okunma Sayısı: 2223
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı