"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gündem manipülasyonu

Cevher İLHAN
10 Şubat 2016, Çarşamba
Türkiye’de tam bir gündem kargaşasında.

Sun’î gündemlerle gerçek gündemin üstü örtülüyor, Devâsa problemlere karşı kamuoyu oyalanıyor. O denli ki, iktidar partisi kurucusu ve yıllarca Meclis Başkanlığı ve bakanlık yapmış hükûmet eski sözcüsünün ikazları dahi polemiklere boğduruluyor.

Bilindiği gibi Arınç, “çözüm süreci”nden “Dolmabahçe mutâbakatı”na, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığından “paralelle mücadele” paravanındaki baskın ve tutuklamalara, terörle mücadeleden, ifâde özgürlüğünden akademisyenlerin bildirisine, “trol” ve “troliçe”lerin çarpıtmalarından, Rus uçağının düşürülmesine kadar birçok konuda uyarılarda bulundu.

Ne var ki, iktidar partisi mihrakları ve medyasınca kendisine her türlü hakaret savrularak, bütün önemli ikazları bir tek “Cumhurbaşkanı’nın ‘Dolmabahçe mutâbakatı’ndan haberinin olup olmadığı” tartışmasına hasredilip, diğer hayatî konuların üzeri kapatıldı.

Oysa daha beş ay öncesine kadar Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsü olan Arınç, açıklamalarıyla içte ve dışta birçok konunun arka plânına ışık tutacak işâretler vermişti. Ne var ki, bir dizi çarpıtmayla hiçbirine mâkul ve ciddî cevap verilmeyip gürültüye getirildi.

Dahası “Dolmabahçe mutâbakatı” tartışması da dürüst yapılmayıp manipüle edildi. Erdoğan’ın, “Bundan benim haberimin olduğunun, benim müsaademle yapıldığının iddia edilmesi kesinlikle dürüst, doğru bir hareket değildir. O zat, benimle çalıştığı zaman içerisinde bunları konuşmamıştır” ithamına, twitter hesâbında verdiği cevap da görmezden gelindi…

İKAZLAR KARAMBOLA GETİRİLİYOR

On üç yıl boyunca hükûmette önemli görevlerde bulunmuş Arınç’ın “Dolmabahçe görüşmesinde yer alan üç değerli arkadaşımız sayın Cumhurbaşkanı’nın ikaz ve itirazlarına rağmen, bu büyük suçu işlemiş olanlar niye hükümetinizde bakan olarak taltif edildiler?” sorusuna bir cevap gelmedi. Keza “Paralel ile mücadele kapsamında açılan o kadar çok dâvâ var ki üstüme cübbeyi tekrar geçirmek istiyorum. Bunlar okuldan alınan öğretmenler, Bank Asya’ya para yatırdığı için silâhlı terör örgütüne üye olmaktan yargılanıyor. Öğrencilerin önünden alınıp götürülen ve iki aydan fazla bir zamandır cezâevinde tutulan kadın öğretmenler var” diye haksızlıklara ve hukuksuzluklara dikkat çekip iz’ân ve vicdana çağrısı da iktidar cânibince “teğet” geçildi.

“Paralelle mücadele” yaftasıyla özel okullara, kreşlere, dershanelere baskınlar yapılmasına, görüşlerini yazan gazetecilerin icâd edilen “proje mahkemeler”le tutuklanmasına dair insaflı değerlendirmelerine bir şey denilmediği gibi. Ya da “Çözüm süreci’ çok bayatladı, hükûmet kanadı süreci yürütüp Parlamentoya hesap vermeli, sorumsuz bir kişi değil” cümlesine suskun kalındığı gibi.

Yine Arınç’ın akademisyenlerin bildirisi hakkında, “Yeni Terörle Mücadele Kanunu’nda şiddete, teröre çağrı olmadıkça ‘teröre destek’ olmaz” deyip gözaltına alınmalarına karşı çıkması ise başka bir hukuksuzluğu ele verdi.

Özetle, AKP hükûmetinde önemli görevler yapmış bir hukukçunun, “Hâkim ve savcıların adâlet ve vicdandan başka başka yerlerden korkarak karar aldıkları mâlûm. Meslekten çıkarılırsın diye insanlara maalesef cezâ veriliyor. Tamamen yalan düzmece bir haberin tekzibi için avukatım üç hâkim dolaşıyor, ama diyorlar ki vallahi haklısınız, ama olmaz” yakınması da karambola getirildi…

“TARAFGİRLİKLE KAOS”

Esasen, yargının halini ortaya koyarken, “yargının en önemli yaralarından biri, savcılara bu tür dâvâlar açtırmak” ifâdesi, bir diğer Meclis eski Başkanının “yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla hâkim teminatını” esas alan “Anayasanın 138. maddesi ölmüştür” çıkışıyla aynı anlama geliyor.

Ve “eleştiriye açık olmazsanız daha kötüsüyle karşılaşabilirsiniz; tamamen siyasî ve dış etkilerle, tarafgirlikle bir kaos yaşanıyor” tesbitiyle, “Kendi içimizde lâtife ediyoruz, bizi de bir yere kayyım yapsalar diye, parası da güzelmiş…” esprisi, on binlerce vatandaşı istihdam eden özel şirketlere, bankalara ve medya kuruluşlarına “kayyım” atanıp iktidarın kontrolüne alınmasına açık bir eleştiri.

Bu arada, “Dış politikada da global anlamda bir değişikliğe ihtiyaç var. Meydan mitinglerinde hamasetle dış politika olmaz, devletlere ayar verilmez” sözleri ise, kışa dönen yalancı “Arap baharı”ndan IŞİD gibi örgütlere karşı tutuma, iç savaştaki “Suriye krizi”nden “komşularla sırf sorun”a dönüşen “komşularla sıfır sorun”a, dış politikanın düştüğü vartayı ele veriyor.

Hülâsa, Türkiye, demokrasiden insan haklarına, şeffaflıktan hukuka ve yargının bağımsızlığına, ekonomik özgürlükten insanî gelişmişliğe bütün alanlarda her yıl daha da geriye gidiyor. Ancak, iktidara “iliştirilmiş medya”nın dezenformasyonlarıyla bu konular saptırılıp manipüle ediliyor.

Devâsa problemlerin çözümsüzlüğü, kutuplaşma-kamplaşma ve siyasî kargaşa bundan…

Okunma Sayısı: 1717
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    10.2.2016 17:26:00

    muazzam bir yazı...aynen katılıyorum...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı