9 Ekim’de başlayan harekâtın üzerinden bir hafta geçmişken operasyona dair istifhamlarla bir yığın soru işâreti hâlâ cevapsız.
İstifhamların başında, operasyonun yapıldığı PYD/YPG terör örgütüne on binlerce kalaşnikofkan el bombasına, tanktan topa, füzede uçaksavar ve roket atara 50 bin TIR dolusu ağır silâh-mühimmat veren, on binlerce militanı silâhlandıran ABD Başkanı Trump’ın hâlâ Türkiye’yi tahkir eden zehir zemberek tweetlerine karşı Ankara’dakilerin tepkisizliği.
Ankara’dan Trump’ın ve Amerikan yönetiminin fevkalâde çirkin, sakil, hakaretâmiz şantajlarını tekrarlanmasına karşı hâlâ net bir cevabın verilmemesi. Hâlâ Trump’ın Amerikan yönetimden ayrı tutulması; “Sayın Trump iyi, etrafı kötü” tekerlemesinin yuvarlanmasıyla hiçbir ciddi tepki verilmemesi. Tersine “Trump çok şakacı” denilerek bunların hafife alınması.
Zikzaklı açıklamalarla “Türkiye savaş suçlarına zemin hazırlıyor” diyen ve defalarca “ekonomisini mahvederim” şantajını savuran Trump’ın açık açık “Türkiye bu tehlikeli ve yıkıcı yola devam ederse, Türkiye’nin ekonomisini hızlıca yok etmeye tamamen hazırım!” yazılı açıklamasına bigâne kalınması.
TEHDİT VE YAPTIRIMLARIN ANLAMI…
Keza Trump’ın “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok net ilettim: Türkiye’nin harekâtı muhtemel savaş suçlarının işlenmesi için zemin hazırlıyor” diyerek ağır suçlamasının “beylik lâflar”la ve iç kamuoyuna dönük politik polemiklerle geçiştirilmesi. (gazeteler, 15.10.19)
Bu arada Amerikalı senatörlerin “Türkiye Suriye’ye girerse cehennemden beter yaptırım uygulayacakları, ekonomisini çökertecekleri ve ağır bedel ödetecekleri” tehditlerine yenileri ekleniyor.
Çarpıklık şu ki, Amerikan Kongresi’nde Türkiye’ye yönelik askeri ve ekonomik bir dizi yaptırım tasarısı ele alınırken; Trump, Türkiye’ye Suriye’nin kuzeydoğusunda yürüttüğü askeri operasyon nedeniyle uygulamaya sokulacak yaptırımları bildiriyor. Amerikalı askerlerin bölgeden çekildiği duyurulurken, Amerikan Dışişleri, Türkiye’ye “ekonomik yaptırımlar”la tehditlerini sürdürüyor.
ABD’nin çelik için gümrük vergisini yeniden yüzde 50’ye yükselteceği ve Türkiye ile 100 milyar dolarlık bir ticaret anlaşması yapılmasına ilişkin Ticaret Bakanlığı öncülüğünde yürütülen görüşmeleri de vakit geçirmeksizin durduracağı açıklanıyor.
ABD Hazine Bakanlığı’nın sitesinde yayımlanan Başkanlık Kararnamesi ile “Türkiye’nin ciddi insan hakları ihlallerinde bulunduğu, ateşkesin uygulanmasına engel olduğu, yerinden edilmiş kişilerin evlerine dönmesini engellediği, mültecileri zorla geri gönderdiği ve Suriye’de barış, güvenlik veya istikrara tehdit oluşturduğu” suçlamasıyla ticaret konusunda bazı yaptırımların derhal yürürlüğe gireceği iletiliyor. Üç bakana yönelik ek ve güçlü yaptırımlar uygulaması gündeme getiriliyor.
IŞİD MİLİTANLARI BİZE İHALE
Diğer taraftan, Bir yandan “olur” verdiği askeri harekâtı diğer yandan “bu korkunç eylem” olarak niteleyen Trump, ABD’nin Suriye’deki IŞİD’lileri ve ailelerini artık tutamayacağını söyleyip Avrupalılara IŞİD’li vatandaşlarını almalarını salık verirken, Cumhurbaşkanı’nın “Biz terörist olan binlerce vatandaşlarını serbest bıraktık ve onlara (Avrupalılara) iade ettik, ama onlar bize destek vermezler!” diye yakınması bir başka çarpıcı vaziyeti açığa çıkarıyor.
Mâlum harekâtın başında Trump’ın “Avrupa’nın geri dönmelerini reddettiği yakalanmış IŞİD savaşçılarını Türkiye devralmak zorunda. IŞİD’den Türkiye sorumlu olacak, IŞİD militanlarına Türkiye göz kulak olacak” paylaşımı, on binlerce IŞİD militanının Türkiye’ye ihâle edildiğinin ilk işâretleri olmuştu.
En son ABD’nin bölgedeki işbirlikçisi PYD/YPG’nin Tel Abyad’da cezaevindeki IŞİD’li militanları serbest bırakırken, Trump’ın “Türkiye, sivillerin güvenliğini güvence altına almalıdır ve şu anda veya muhtemelen ileride, IŞİD teröristlerinin bölgede tutuklanmaya devam etmelerinden sorumlu olacaktır” çıkışı, 8-10 bini yabancı, 35 bini çocuk, 35 bini yetişkin 80 bin IŞİD’linin barındığı El-Hol (Al Hawl) Kampının sorumluluğunun da Türkiye’ye bırakıldığı vahametini ortaya çıkarıyor.