"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İhbarcılık” ve “darbe fırsatçılığı”na karşı

Cevher İLHAN
13 Ekim 2016, Perşembe
Her ne kadar ayyuka çıkan mağduriyetlere karşı iktidar cânibinde “Asılsız ihbarlarla işi karıştıran, mâsumları ‘suçlu’ gösteren jurnalcilik”ten yakınılsa da, ileri sürülen “kriterler”in ne denli istismara ve çarpıtmalara teşne olduğu ortada.

Aslında Başbakan’ın “isimsiz – imzasız ihbarlardan yakınması, iktidar partisi Genel Başkan Yardımcısının “Doğru karinelere göre olmasına özen gösteriyoruz, lâkin biri isimsiz mektupla ihbar yapıyor, ‘Şunlar bunlar FETÖ’cü’ diye araştırıyorsun alâkası yok; ‘fırsat bu fırsat’ deyip, işi karıştıranlar var, onları cezâlandırmak gerek” tepkisi, ihbarcılıkla düşülen vartanın ikrarı.

Keza asılsız uyduruk ihbarların da büyük bir suç olduğunu, yapanların büyük bedel ödeyeceğini ifade eden iktidar partisi yetkililerinin jurnalcilikten şikâyetleri, Türkiye’nin ne denli bir çıkmaz ve kargaşaya sürüklendiğini ortaya koyuyor.

15 Temmuz’dan sonra kocasını ihbar eden eşin, tartıştığı komşusunu “FETÖ’cü” diye jurnalleyen komşunun yaptığı asılsız ihbarlarla sadece Ankara’da Emniyete 40 bin ihbarın gelmesi, Türkiye’nin nasıl bir anafora sürüklendiğini ortaya koyuyor.

Bu açıdan Başbakan’dan bakanlara “darbe fırsatçılığı”ndan ve ihbarlarcılıktan yakınmaları dikkat çekici. Hükûmet sözcüsünün, “Sadece imzasız değil, asılsız ihbarlar da büyük bir suçtur. Bir mektup yazayım da şikayet edeyim, bunun da bir suç olduğunu unutmayalım. Asılsız ihbarların da hukukî bir karşılığı olacak. Adam işyerinde tartıştığı kişiyi şikâyet ediyor” sözleri vaziyetin tesbiti.

“KOLEKTİF SUÇ” İCÂDIYLA…

Gerçek şu ki, OHAL sadece “darbe girişimi”nde bulunan ve sözü edilen örgütlerle mücadele için kurulmuştu. Ancak bu fırsatla işgüzârlıklara girilmesi, kapsam ve sınırlarının aşılması, mağduriyetleri arttırır ve amacından saptırır. “Nasılsa OHAL var, muhalifleri de buna ekleyelim” diye operasyonları cadı avına dönüştürür.

Nitekim uygulamalarda “kolektif suç” icâdıyla “suçun şahsîliği” ve “yargılanıp suçluluğu sabit oluncaya kadar herkesin mâsum ve suçsuz olduğu” kuralı hiçe sayılarak dehşetli haksızlık ve hukuksuzluklara yol açılıyor.

Keza, aranıp bulunamayan “zanlı”nın yerine eşinin, kayınvalidesinin gözaltına alınması, yargısız, sorgusuz ve sualsiz hak kazandıkları mesleklerinden uzaklaştırılan kamu görevlilerinin işlerinden edilmesi, ruhsatları, diplomaları iptal edilerek hiçbir iş yapamaz hale getirilmeleri, eşlerinin dahi pasaportlarının iptali yüzbinlere varan bir mağduriyet kitlesi meydana getiriyor.

“ZULMÜ GENİŞLETİR…”

Daha düne kadar yasal ve meşru olarak kabul edilen ve hatta iktidardakiler tarafından övgüler yağdırılan, 15 Temmuz’a kadar kanunlara göre kapısı açık olan özel okullara çocuklarını gönderdikleri, finans kuruluşlarında işlem yaptıkları ya da resmen faaliyet gösteren bir sendikaya üye oldukları için insanların “iltisak ve irtibat”la “suçlu” sayılarak “idarî kararlar”la soruşturma, kovuşturma ve cezâlandırılmaya tabi tutulması, hukuksuzlukları katlıyor.

Sonuçta Bediüzzaman’ın tesbitiyle, “müfsidlerin, muhbirlerin ihbarlarıyla” yapılan haksızlıklar “zulmü genişletiyor.

Ve yaşananlar, yine Bediüzzaman’ın 31 Mart hâdisesindeki “Acaba biçâre milleti ateşe atmak için bir plân olmaz mı?” sualine yeni bir örnek oluyor. (Divân-ı Harb-i Örfî, 48-49)

Okunma Sayısı: 4050
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • SAİD HAKTAN

    13.10.2016 16:00:04

    Tarihin en adi fikirleri bu memlekette icra ediliyor.Kimin yaptığı veya yaptıdığı belli olmayan bir darbeden sonra (bir kumpas gibi) namaz kılan kim varsa deccal çarpıkları memurlarca gözaltına alınmak için fırsat kollanıyor.Dün aldandık diyenler yarın masumlara yapılan büzülümlerden sonra yine aldandık derlerse Yıkılan yuvaların,kendini asanların,dökülen göz yaşlarının hesabını kim verecek...Allah cc mazluma yardımcı olsun,zalimler karşısında...amin..

  • CESUR ADAM

    13.10.2016 13:36:27

    Hırsızlık malı ile nasıl hayır olamaz ise,milleti aldatarak,din istismarı yaparak ve yanlışlarını haykıranlara entrikalarla sıkıntı veren zihniyetten HAK-HUKUK VE ADALET zor beklenir amma ALLAH dan ümit kesilmez düsturu şevki ve inancıyla RABBİM TAŞLAŞMIŞLARIN KALPLERİNİ YUMUŞATSIN.GAFLET BATAĞINA BATANLARI DA UYANDIRSIN.

  • Serdar celik

    13.10.2016 12:01:06

    1- SENDIKAYA UYE OLMAK SUC DEGIL 2- ÇOCUGUNU OKULA GONDERMEK SUÇ DEGIL 3- BANKAYA KENDI HESABINA PARA YATIRMAK SUC DEGIL.. simdi dunyanin en degerli bilgili hakimlerine soruyorum..bunlar sucsa neden devlet onceden bunlari kapatmadi.?Yok eger suc degilse bunlarla iliskili insanlar neden ihrac oldu....Hodri meydan..!!!

  • timut

    13.10.2016 11:53:03

    mağdur edebiyatı diyenler bu görevden alınan ve ihraç edilen memurlarla hiç konuşmuşmu.thk ünüversitesinde mastır proğramına kaydolmak için aktif sene üye olanlar hacı parasını faizsiz diye bankasyaya yatıranlar niye ihraç edilir anlamış değiliz. bankadan ve sendikalardan dolayı görevden alınanların görevine iade edilmeleri zorunluluktur.zira milli eğtim bakanlığı aktifsenin kurulduğunu öğretmenlere haber veren bakanlıktır.vebalide bu bakanlığadır. hac paralarını bank asyayada yatırabilirsiniz diyen diyanetişleri başkanlığıda vebali üzerine almalı ve mağduriyetler giderilmelidir.allah yar ve yardımcınız olsun.

  • İMDAT SU

    13.10.2016 10:57:47

    Güzel bir değerlendirme, kaleminize Cenab-ı Allah güç kuvvet versin. ... "Ve yaşananlar, yine Bediüzzaman’ın 31 Mart hâdisesindeki “Acaba biçâre milleti ateşe atmak için bir plân olmaz mı?” sualine yeni bir örnek oluyor." bu bitiş cümlesi de akıl sahipleri için geniş anlamlar içeriyor. "... hiç akıl etmez misiniz" ayetini hatırlattı bize. Aklınızla bin yaşayın.

  • Nisan

    13.10.2016 00:15:40

    Yazılarınızı okuyor ve bunlara yenileri eklenir mi diye her sabah çaresiz her ymedyaya göz atıyorum. .ama malesef. .vicdanlar susmus..görevden alınma sbeblerimizden okul bahsi var..can yakan..ben çocuğumu o okula devlet teşviki ile gönderdim. .şimdi aklım almıyor. .bunla nasıl suçlu olabilirim. ..mağdur edebiyatı deniliyor. .ne demek bu...Rabbim yardım et

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı