"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İlâç sıkıntısı” itirafı

Cevher İLHAN
10 Aralık 2018, Pazartesi
İKRAR

Ağır ekonomik krizin daha ilk haftalarında bazı hastanelerde bazı ameliyatların durduğu ve eczânelerde birçok ilâcın bulunmadığı, resmî belge ve yazışmalarla ortaya konulmuştu.

Kriz sonrası bazı hastane yönetimlerinin, “hayati öneme haiz olan işlemlere devam edin; ama hayati önem yoksa durdurun, çünkü malzeme alamıyoruz”, ya da “âcil vak’alar hâriç kalp kapak ameliyatı yapmayın” resmî yazılarıyla, bazı il sağlık müdürlüklerinin “şu hastaneye bu tür hastaları sevk etmeyin” tâlimatlarına dair sözkonusu belgelere ve “çok çok pahalı olduğundan çıkarılan bütün satın alımlarda hiçbir firmanın teklif vermediği” haberlerine başta iktidar cânibinden ve “iktidara iliştirilmiş medya yorumcuları”ndan çok sert tepki verilmişti.

Ne var ki, iktidar partisi sözcüsünün “Şimdi tabiî bahsedilen hastanelerin bütçesi ayrı, birtakım tasarrufları olabilir” ifâdesiyle olup bitenler ikrar edilmişti. (gazeteler, 16.1018)

Keza eczanelerdeki ithal ilâçlarla ilgili fiyatlandırma sıkıntılarına dair Sağlık Bakan Yardımcısı’nın “bürokratik prosedürler nedeniyle bazı hastaların bazı ilâçlara ulaşmasında sıkıntılar yaşandığını” belirtip, “Yeni düzenleme ile erişilemeyen ilâç sıkıntımız, bulunamayan ya da geri ödenmeyen ilâç derdi son bulacak” ifâdesi vakıanın bir diğer ikrarı idi. (gazeteler, 24.9.18)

Ve en son Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “SGK ödeme kapsamında Bakanlığımız alternatif yollarla ilâç temini için süreci başlatmıştır. Bu tür hastalarımızı ilâçsız bırakmayacak şekilde söz konusu ilâçları ülkemize uygun fiyatla temin için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız” duyurusu gerçeğin bir diğer teyidiydi. (İHA,12.11.18)

Özetle, onca tartışmadan sonra “kesinlikle yok, yalan” denilen her iki konuda da “bir takım sıkıntılar var” denilerek problemlerin varlığı kabul ediliyor. 

TESBİT

Sığır ithalâtında “dünya ikincisi”

Hükûmetin yıllardır dayattığı yanlış tarım politikalarıyla çiftçiliğin ortadan kaldırılması, tarımın şirketleştirilip köyden şehre göçün tetiklenmesi ve hayvan ithalatının câzip hale getirilmesiyle, büyükbaş hayvan ithalatının yüzde 91, küçükbaş hayvan ithalatının yüzde 4.581 arttığı tesbiti dikkat çekici.

Ziraat Mühendisleri Odası’nın “2018 Hayvancılık Raporu”nda, dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan Türkiye’de sığır-angus ithaline bağlanan hayvancılığın hali ortaya konuluyor.

Ancak Cumhurbaşkanı’nın, “Et fiyatlarındaki yüksek seyrin nedeni, refah seviyemizin artmasıyla talepteki yükseliş” sözünden sonra Tarım ve Orman Bakanı’nın, “Senelik 60-100 bin ton et ithalatı yapmışız bugünlere kadar. Türkiye’nin toplam protein üretiminde eksiği yok. Et yerine balık, tavuk, hindi yesek bu iş çözülecek” tavsiyesi Türkiye’nin et tüketimini gündeme getirdi.

Oysa yapılan araştırmalarda, 34 OECD ülkesi arasında kırmızı et tüketiminde 20. sırada olan Türkiye’nin yılda kişi başı 8.3 kilogram dana ve sığır eti tüketimiyle ihtiyacın çok altında et tükettiği görülüyor. Yine başta Güney Amerika’dan Brezilya ve Uruguay olmak üzere 26 ülkeden yüz binlerce sığır, yüzlerce ton et ithaline milyarlarca dolar ödendiği görülüyor.

Keza “ithalat rekortmeni’ Türkiye’nin bu süreçte, ihtiyacının çok üzerinde canlı hayvan ve et ithal etmesi sonucunda, depolarda biriken yaklaşık 20 bin ton karkas et ve kesilmek üzere bekleyen 300 bin baş canlı hayvanı ihraç etmek için pazarladığı ortaya çıkıyor. (Ali Ekber Yıldırım, Dünya, 5.12.18)

Buna göre, Ağustos 2010-Ağustos 2018 döneminde toplam 5 milyon 921 bin 924 baş besilik ve kesimlik canlı hayvan ithal edilmiş. Dışarıdan 275 bin 114 kilo et alınmış. Bu ithalata ödenen döviz miktarı 7 milyar 92 milyon 992 bin 27 doları bulmuş. Türkiye, sığır ithalatında “Avrupa birincisi” ve “dünya ikincisi” olmuş. (a.g.g.)

Özetle, bu dönemde toplam 7 milyar dolar canlı hayvan ve kırmızı et ithalatı ile ithalat zirve yapmış. O kadar abartılmış ki, depolar etle, ahırlar hayvanla dolmuş. Şimdi ithalat fazlası kırmızı et ve canlı hayvanları ihraç edecek pazarlar aranıyor.

Bundandır ki, Et ve Süt Kurumu’na hayvanını kestirmek için başvuran besicilere en erken Şubat 2019’a gün veriliyor. Kesilmek üzere gün verilen 300 bin baş hayvan var.

Özetle, ette de “ithalat”a dayalı politikalarla Türkiye “üreterek değil, ithalatla canlı hayvan ve et ihracatçısı oluyor!” 

Dahası, çürümekten korumak için soğanları depolayan üreticileri “stok yapmak”la suçlayıp baskınlar yapan iktidar, yüz binlerce baş hayvanı, on binlerce ton eti stoklayıp “stokçuluk” yapıyor! Ve bu arada yeni et ithali ihâlesinden bahsediliyor.

Garabet içinde garabet…

Okunma Sayısı: 1834
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı