"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlmî istibdâda karşı “meşrûtiyet-i ilmiye…”

Cevher İLHAN
30 Ekim 2020, Cuma
BEDİÜZZAMAN’IN MEŞRÛTİYET/DEMOKRASİ TÂRİF VE TESBİTLERİ - 9

Diğer yandan Bediüzzaman, gerçek bir demokrasi için insanların irâdelerini ve seçme kabiliyetinin serbestçe kullanılması gereğiyle, herkesin meşrû hareketlerinde tam serbest olmasının, irâdenin ve seçme kabiliyetinin serbestçe kullanmasının önemini belirtir.

Zira “Meşrûtiyet-i ilmiye (ilmî - fikrî hürriyet) hakkıyla teessüs etse, meyl-i taharri-i hakîkatin (hakikati araştırma meylinin, istek ve gayretinin) imdâdıyla, fünûn-u sâdıkanın (gerçeği doğru olarak ortaya koyan fenlerin - ilimlerin) muâvenetiyle (yardımıyla) firâk-ı dalle (Eh-i Sünnet ve Cemaatten ayrılmış dalâlet fırkalarının) Ehl-i Sünnet ve Cemaate dahil olacakları kaviyyen me’mûldür (kuvvetli olarak ümid edilmektedir)” ifa- desiyle “ilmi istibdat”ın düşünceleri baskılamasıyla gerçeklerin ortaya çıkmadığını, farklı fikirlerle diyaloğun kurulamadığını ve bundan ihtilâflar ve tefrikaların çıktığını anlatır.

Buna mukabil demokratik ilmî ve fikrî hürriyetle insanların kendilerini ifâdeyle ve düşüncelerinin nazara alınmasıyla ortak uzlaşma hususlarının bulunup iftirakların - ayrılmaların önüne geçilerek, bir nevi meseleyi bütün yönleriyle düşünen ve müzâkere eden “geniş bir dimağ”ın teessüs ettiği, âdeta büyük bir ekseriyetle birlik ve bütünlüğün sağlandığı gerçeğini açıklar. Herkesin fikrine ehemmiyet veren hür demokratik müzâkere ve tartışma zemininin, milletin birlik ve bütünlüğünü temininde ne kadar ehemmiyetli olduğunu ısrarla beyan eder.

“ADÂLET, MEŞVERET VE KANUNDA CEM-İ KUVVET…”

Özetle, “zaman-ı istibdat” dediği güçlü şahsın hükmettiği devirlere karşı, “Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim (hükmeden) bir şahs-ı vâhid (tek şahıs) idi” değerlendirmesiyle “tek kişilik rejim”in artık devleti taşıyamayacağını, mutlaka millet irâdesinden çıkan “metin bir şahs-ı mânevî” diye tâbir ettiği şûrâlara – meclislere dayanılması gerektiğini ortaya koyar. (Sünûhat, 50-51; Münâzarât, 80)

Bundandır ki, “Asya’nın ve âlem-i İslâmın istikbâlde terakkisinin (maddî-mânevî kalkınmasının), birinci kapısı”nın, adâlet, meşveret ve kanunda cem-i kuvvet (kuvvetin kanunda olduğu) esaslarına dayanan cumhuriyet ve demokrat mânâsının tahakkuku olduğunu okutturur. “Asya’nın bahtını, İslâmiyetin talihini açacak yalnız meşrûtiyet ve hürriyettir” tesbitinde bulunur. (Sünûhat, 55, 69; Muhakemât, 47; Münâzarât, 23)

Yine bundandır ki “adâlet, meşveret ve kanunda cem-i kuvvet (kuvvetin kanunda olduğu) esaslarına dayanan” demokratik sistemi önerir; “cum- huriyet ve demokrat mânâ- sı”nın tahakkukunu ders verir. (Sünûhat, 55, 69)

Keza “Asya’nın bahtını, İslâmiyetin talihini açacak yalnız meşrûtiyet ve hürriyettir” tesbitini her vesileyle yeniler. (Muhakemât, 47; Münâzarât, 23)

Ve “Osmanlıların hürriyeti, Koca Asya’nın tâliinin keşşafıdır (tâlihini, kaderini açar), İslâmiyetin bahtının miftahıdır (anahtarıdır), ittihad-ı İslâm sururun temelidir” tahliliyle millet irâdesine dayalı demokrasi ve Meclis sistemiyle Asya ve İslâm dünyasının yolunu, İslâm ittihadının kapısını açacağı haberini verir.

“Arabistan, Hindistan, Cava, Mısır, Kafkas, Afrika ve emsallerinde o derece fikr-i hürriyetin galeyanıyla, âlem-i İslâmın efkârında öyle bir tahavvül-ü azîm (büyük müsbet değişim) ve inkılâb-ı acip ve terakkî-i fikrî (fikri gelişmişlik) ve teyakkuz-u tam (tam uyanış) intaç edeceğini (netice vericeğini); umum âlem-i İslâm üzerine çökmüş olan istibdâd-ı mânevî-i umumînin perdelerini parça parça edeceğini” müjdeler. (Münâzarât, 63 -64)

BEDİÜZZAMAN’IN HÜRRİYET TÂRİFİ VE TESBİTLERİ “HÜRRİYET ALLAH’IN İHSANIDIR, İMANIN HASSASIDIR…”

Meşrûtiyet döneminde İstanbul’da çok hareketli bir fikri hayat yaşayan Bediüzzaman, II. Meşrûtiyetin ilân edildiği, 23 Temmuz 1908’de meşrûtiyet ve hürriyet tartışmalarının yapıldığı günlerde, Meşrûtiyetin üçüncü gününde Sultanahmet’te düzenlenen mitingde halka hitaben “Hürriyete Hitap” nutkunda, meşrûtiyet ve hürriyet kavramlarının İslâmiyet’e aykırı olmadığını anlatır.

Bediüzzaman, geniş izâhlar yaptığı hürriyeti ise şöyle târif eder:

“Hürriyet budur ki: adâlet kanunlarından başka, hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes meşrû hareketlerinde şâhâne serbest olsun…”

“Hürriyet sevdasının milleti meşakkatlere mütehammil (tahammüllü) kıldığı”nda bahisle, hürriyeti, “medeniyetin parlak bir güzelliği” olarak nitelendirir. Şarktaki aşiretlere hitabında, “Sizde olanı yarı hürriyettir. Diğer yarısı da başkasının hürriyetini bozmamaktır” uyarısında bulunur. “Aksi halde vahşet ile karışık olan hürriyetin, (insanların) dağ komşuları olan hayvanlarda da bulunduğunu” belirtir.

Gerçek hürriyeti, “güneş gibi parlak, her ruhun âşık olduğu insanlığın dengi”, “medeniyetin saadet sarayında oturup mârifet ve fazilet ve İslâmiyet terbiyesiyle ve hulleleriyle (elbi- seleriyle) mütezeyyine (süslenmiş) olan hürriyettir” diye tavsif eder. (Münâzarât, 57)

“Hürriyet yakılmaya lâyıktır, çünkü o kâfirlere hastır” diye hürriyeti “bolşevizm mesleği ve ibâha (her şeyi mübah kılma mezhebi)” zannedenlere karşı, “Hâşâ! Bilâkis insana karşı hürriyet, Allah’a karşı ubudiyeti gerektirir. Hürriyet Rahmân’ın (Allah’ın) ihsânıdır, zira o îmânın bir hassasıdır” cevabını verir.

Ve “İmanlı insanın, başkasına tezellül etmediği gibi başkasına tahakküm etmeyeceğini” belirtir. “Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saâdet...” misâlini verir.

Okunma Sayısı: 1665
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı