"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İmhâ” ile terör bataklığı kurumuyor

Cevher İLHAN
15 Haziran 2018, Cuma
Seçime günler kala ABD’nin tâlimatıyla PYD/YPG’nin Menbiç’ten çekilmesinin ve son Kandil’e hava harekâtının akıbeti ve perde arkası tartışılıyor.

Her ne kadar “seçim süreciyle de hiçbir alâkası yok” dense de, daha ilk günde El Bab ve Afrin harekâtlarında olduğu gibi “etkisiz hale getirilen terörist sayısı”nın açıklanmasının, “Cumhurbaşkanımızın tâlimatı ile bir yıl önceden plânlanan Kandil operasyonu” alây-ı vâlâ ile duyurulmasının “seçimleri etkilemek için olduğu” yorumları kuvvet kazanıyor.

İşin gerçeğine bakılırsa, AKP iktidarında içte ve sınır ötesinde “terörle mücadede”de sözkonusu “güvenlikçi politikalar”la çok ciddî ve vahim yanlışlarla terör daha da azdırıldı.

Önce “çözüm süreci”nde resmî ikrarlarla PKK terör örgütünün en az 200 bin ton patlayıcıyı, 80 bin uzun namlulu silâhı yığınağı yapıp bölgede yerleşim birimlerini birer “silâh deposu” ve “cephânelik” haline getirmesine göz yumuldu. Güvenlik güçlerinden gelen yüzlerce “operasyon talebi”ne bizzat Cumhurbaşkanı’nın ikrarıyla “izin verilmedi.”

Özetle, adam kaçırıp kimlik kontrolü yapan, hendekler kazıp vatandaşları canlı kalkan olarak kullanan terör örgütünün işgaline âdeta müsaade edildi.

Ardından aylarca süren “şehir savaşları” çatışmalarıyla yüz binlerce vatandaşın evini terk etmesine, boşaltılan ilçe ve mahallelerin savaş alanına çevrilmesine seyirci kalındı.

“ETKİSİZ HALE GETİRME” STRATEJİSİYLE

Aslında millet irâdesinin temsilcisi Meclis zemininde, demokratikleşme, hak ve özgürlükler ekseninde ekonomik, sosyal ve kültürel tedbirlerle ele alınması gereken “çözüm”ün, AKP iktidarında Meclis’in devre dışı bırakılarak terör örgütüyle müzâkeresi; İmralı’daki terörist başı Öcalan’la, Oslo’dan Brüksel’e terörist elebaşlarıyla kotarılmaya yeltenilmesi, süreci daha baştan zehirledi.

Vakıa şu ki, devlet görevlileri, MİT mensupları, İmralı ile başta Kandil’le diğer terör kampları ve Avrupa’daki mihraklar arasında “mektupçuluk” yapıp mesajları taşıdılar.

En son -Şubat 2015’te- Başbakan Yardımcısı’nın başkanlığında yapılan “Dolmabahçe mutâbakatı”nın bizzat dönemin Başbakanı tarafından yok sayılmasıyla ve HDP eş başkanı Demirtaş’ın “Seni başkan seçtirmeyeceğiz” çıkışıyla, “âkil insanlar” heyetinin kurulup uğruna onca emeğin verildiği “çözüm zemini” siyasî rant hesâplarıyla bizzat siyasî iktidar tarafından resmen berhava edildi.

Ve Cumhurbaşkanı’nın “demokratik açılım’ dedik olmadı, ‘millî birlik kardeşlik’ dedik olmadı, ’çözüm süreci’ dedik yine olmadı” yakınmasıyla, terörle mücadele, içte ve dışta “operasyon”lara, “teröristleri etkisiz hale getirme”ye hasredildi. “Çözüm süreci” terör örgütüne boğdurulup, terörün daha da azgınlaşıp tırmanmasına sebebiyet veren yanlışlara sapıldı.

Düşülen vartada, terörle mücadeleyi askere ihâle eden 2014 Eylül tarihli Genelkurmay’ın “gizli ’savaş simülasyonu/eylem ve çöktürme plânı”yla “imhâ ve etkisiz hale getirme stratejileri”nin terör örgütünü bitiremediği, daha da sarpa sardığı ortada.

“SEÇİM MALZEMESİ” TESBİTLERİ

Şimdi de Kandil çevresinde “sınır ötesi güvenlik şeridi”yle “üs bölgeleri”nin kurulmasından bahsediliyor. “Terörü tamamen ortadan kaldırana kadar Kuzey Irak’ta kalacağız” deniliyor.

Konunun uzmanları, bile Türkiye’den 100 kilometre mesâfede 3 bin 500 kim’lik alanı kapsayan 350-400 km’lik hatta, 600 köyün yer aldığı, her türlü saldırıya açık Kandil dağlarındaki onlarca terör yuvası bataklığının temizlenmesinin fevkalâde güç oluğunu belirtiyorlar.

Bir tarafı Kuzey Irak’a – Peşmergeye, diğer tarafı İran’a dayanan, Irak içlerine, İran’a ve Ermenistan’a geçişleri olan dağlık geniş alanı karadan kuşatmanın, “ittirme” ya da “püskürtme herekâtı”nın ayları - yılları bulan kestirilemeyen sürede on binlerle ifâde edilen kolordu bazında bir askerî gücü gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Bu arada, Türkiye’nin bu “kanayan yarası”nın kapanması için, sızmalarla içte terör saldırılarının önlenmesi, örgütün yeniden militan devşirmesinin engellenmesinin de şart olduğunu kaydediyorlar. Bundandır ki, otuz senedir dağı taşı bombalamakla kalan “sınır ötesi harekâtlar”la “teröristlerin imhâsı”yla, terörün etkisiz hale getirilemediği, terörle mücadelede başarı sağlanmadığı gerçeğine karşı ortaya atılan “Kandil operasyonu”nun bir “seçim yatırımı” olduğuna dair istifhamlar artıyor.

Bunandır ki, AKP’nin tıpkı tek başına iktidara gelemediği 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra tetiklenen terör ortamının istismarıyla seçim propagandasında “seçim malzemesi’ stratejisi” olarak istimal ve istismarı tesbitleri yapılıyor.

Seçimlerde siyasî rant uğruna yazık değil mi?

«««

NOT: Mübârek Ramazan Bayramınızı tebrik eder; ülkemiz, İslâm âlemi ve insanlık için barış ve huzura vesile olmasını Cenâb-ı Erhamürrahimîn’den niyâz ederim. C.İ

Okunma Sayısı: 2816
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı