"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İnadına ‘torba”ya dört iptal - 2

Cevher İLHAN
16 Ekim 2014, Perşembe 00:01
Anayasa Mahkemesi’nin “torba yasa “ iptalleri, siyasî iktidarın hiçbir hukuku ve kuralı takmadan tepeden inme günübirlik politik mülâhazalarla keyfî dayatmalarını bir defa daha ortaya çıkardı.

Evvela çuvala dönüştürülen “torba”da, İdarî Yargılama Usulü Kanunu’ndaki değişikliklerle, üst düzey bürokrat ve memurların “göreve iade” kararlarının ancak iki yıl içinde yerine getirilmesi, baştan sona Anayasa’nın birçok maddesine uymuyordu. 

Başta “sosyal hukuk devleti”ni esas alan 2. maddesine, “temel hak ve hürriyetlerin korunması”na dair 40. maddesine, “idarenin her türlü her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu” hükme bağlayan 125. maddesine ve “mahkemelerin bağımsızlığını” ve “hiçbir organ, makam veya kişinin yargı yetkisini kullanamayacağını” belirleyen 138. maddesine alenen aykırıydı. 
Bu açıdan mahkeme iptalle kalmadı. Sonradan giderilmesi güç veya telâfisi imkânsız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için yürürlüklerinin durdurulmasına da oybirliğiyle karar verdi. Çünkü sürgüne/kıyıma uğrayan kamu personelinin mahkeme kararlarına rağmen görevlerine iadeleri, kararları uygulamayan yöneticilerin ceza soruşturması ve kovuşturulmaları engellenmişti.
Anamuhalefet partisinin 60 günlük süreyi beklemeden (15 Eylül’de) “torba yasa”da öncelikle tespit ettiği on bir maddeden dördü hakkındaki başvurusuyla iptal edilen maddelerden biri de, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’daki değişiklikti. Bütün ikazlara rağmen siyasî iktidarın “torba yasa”ya sokuşturup alelacele Meclis’ten geçirdiği bu değişiklikle, internet sitelerini dört saat içinde kapatma yetkisinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) veriliyordu.
 
MAHKEME KARARLARI YOK SAYILDI

Aslında internet özgürlüğüne müdahale olan bu emr-i vakiye ilaveten, tamamen hükûmetin kontrolüne aldığı TİB’in yargı kararı olmadan internete erişimi engelleme, kişisel verilere ulaşma ve internet trafik bilgilerini toplama yetkisi de Anayasa’nın birçok maddesine aykırıydı.
Bundandır ki mahkeme, “millî güvenlik”, “kamu düzeninin korunması” ve “suç işlenmesinin önlenmesi” gibi gerekçelerle “gecikmesinde sakıncalı bulunan hallerde” bir internet sitesini dört saat içinde kapatma yetkisini anayasaya aykırı görüp iptal etti.
Zira öncelikle “herkesin haberleşme hürriyetine sahip olduğunu ve haberleşmenin gizliliği”ni” vaz eden anayasanın 22. maddesi, sözü edilen sebeplere bağlı olarak “haberleşmenin engellenmesi ve gizliliğine dokunulmasını, hâkim kararıyla kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emrini zorunlu kılıyor. 
Yine “yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olması” şartını getiren anayasanın 13. maddesi ile “Herkesin, özel hayatına ve âile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu ve gizliliğine dokunulamayacağı” hükmü ile “haberleşme hürriyeti”ne dair 22. maddeye ve “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ve hakkı”na dair 26. maddeye de aykırıydı. 
Bir diğer önemli “iptal” de, daha önce mahkemelerin uzun incelemenin ardından çeşitli nedenlerle iptal kararı verdiği özelleştirmelere ilişkindi. Devir işlemlerinin üzerinden beş yıl geçtikten sonra yargı kararı dahi çıkmış olsa işlem yapılamayacağı hükmünün getirilmesineydi.
Bu konuda ilk olarak Bakanlar Kurulunda özelleştirmelerin üzerinden beş yıl geçtikten sonra mahkemelerin vereceği “iptal” kararlarının uygulanmayacağı kararı çıkartılmış; ancak bu kararın da Danıştay’ca iptali üzerine, hükûmet bu kez “yasa”yla yargıyı aşmak istemiş, Anayasa Mahkemesinin 2012’de iptal ettiği yasayı yeniden “torba”ya sokuşturmuştu.
Buna göre, özelleştirmelerle ilgili mahkeme kararları yok hükmünde sayılmıştı. Mesela 1 milyon 100 bin dolara özelleştirilen SEKA’nın iktidarın “yayın organı” yandaş bir gazetenin sahibinde kalmasını, Seydişehir Eti Alüminyum, Tüpraş, Kuşadası Limanı ve Çeşme Limanı’na ilişkin büyük özelleştirmeleri de kapsayan yargının iptal kararları uygulanmaz duruma düşürülmüştü…

HAKKA VE HUKUKA AYKIRI

Gerçek şu ki, siyasî iktidarın apar topar “torba”ya sokuşturduğu değişikliklerle hukuksuz uygulamalar pervasızca dayatılıp “yasal güvence” altına alınmış, yargı kararlarının uygulanması imkânsız kılınmış, mahkemeler “yürütmeyi durdurma” kararı veremez hale getirilmişti.
Neticede, anayasaya, hukuk devletine, Türkiye’nin tarafı olduğu sözleşmelere aykırı olan, temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan maddelerin iptali, yönetimde pervasızlığı ve keyfiliği hâkim kılan diğer antidemokratik maddelerin iptaline de kapı açmıştır.
En başta, haksız ve hukuksuz olarak aylardır dayatılan “bandrol yasağı”nın ardından, düşünceyi açıklama, yayma, bilim ve sanat hürriyetlerine, telif ve neşir hakkına ve hukukuna aykırı olarak, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesindeki değişiklikle Kur’ân tefsiri Risale-i Nur eserlerini “kamuya mal edip” basımını ve yayımını toptan “devlet tekeli”ne veren oldubittinin iptaline…

Okunma Sayısı: 2691
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı