"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İran’a saldırının arka plânı

Cevher İLHAN
26 Eylül 2018, Çarşamba
İran’ın Ahvaz şehrinde askerî geçit töreni sırasında 25 kişinin katledildiği, 50’den fazlasının yaralandığı saldırıların yankıları devam ediyor.

Başta İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani olmak üzere en üst düzeyde, saldırının arkasında ABD’nin olduğu ve bazı Körfez ülkelerince finanse edildiği, amacın ülkede huzursuzluk ve kargaşa meydana getirmek olduğu açıklamaları, daha baştan İran’a terör saldırısının arka plânını deşifre ediyor. 

Aslında Siyonist ve Evanjelist mihrakların “Kudüs’ün İsrail’i başşehri” iddiasına arka çıkıp Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyan Trump’ın, Obama döneminde 2015’te Viyana’da İran’ın nükleer programına ilişkin BM Güvenlik Konseyi’nin diğer üyeleri İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya’yı dışlayıp Tahran’la imzalanan “nükleer anlaşma”yı tek taraflı olarak geri çekmesiyle bunun ilk sinyalleri çakıldı. 

Belli ki bölgede İsrail’e karşı önemli bir askerî güç olan Irak’ın “kimyasal kitle imhâ silâhı” yalanıyla işgal edilip ifnâ edilmesi, Suriye’nin iç savaşla tahribi ve şimdi İran’ın da devredışı bırakılmasıyla nihâî olarak İslâm dünyasını Ortadoğu merkezli mezhep savaşı kargaşasına sürükleme komplosu uygulanıyor.

Emperyal güçlerin İran üzerinde oynadıkları “küresel oyun”da, Amerika ve işgal ortaklarının işgal ettiği Irak ve iç savaş fitnesini alevlendirdiği Suriye gibi “rejim değişikliği tehdidi”yle etnik ve mezhebî çatışmalarla ifnâ ederek bölüp parçalama projesinin senaryoları sahneleniyor. 

MEZHEP SAVAŞI ATEŞLENİYOR

Özetle, Birinci Dünya Savaşı’nda cetvellerle çizip taksim ettikleri, “kurdurulacak” İsrail hesâbına Ortadoğu’daki Müslüman ülkeleri taksim eden, Bediüzzaman’ın “âlem-i İslâma ve merkez-i hilâfete bir suikast” olarak takbih ettiği “gaddarâne Sevr Muâhedesi”nin ve Fas’tan Afganistan’a 22 İslâm ülkesini bu ayrımlar üzerinden bölüp parçalamayı hedef alan İngiliz-Fransız mâmulü menhus “Sykes-Picot tefrikası”nın yeni versiyonu büyük Ortadoğu projesi (BOP)’un bütün bölgeyi istikrarsızlık ve kargaşa ile mezhebî ve etnik iftiraklarla “devletçikler”e ufaltma tefrikası tahrik ediliyor. 

Anlaşılan şimdi sıra İran’da. Bütün Amerikan yönetimlerinin değişmez danışmanı, Dışişleri eski Bakanı Kissinger’in “hedef ülkeler”in başına terör, sefalet, kitlesel ölümler, iç savaşlar, darbeler, kargaşa ve kaos getiren, yoluna çıkanların katledildiği menhus “kaos stratejisi” bu kez İran üzerinden devreye sokuluyor. (Kissinger’in Yargılanması, Christopher Hitchens, 6-7)

Siyonist-Evanjelist mihraklarla Yahudi lobisi güdümündeki Trump’ın telkinleriyle, bölgede maşası haline getirdiği başta Suud yönetimi ve Mısır’la bazı Körfez ülkelerinin katıldığı, en çarpıcısı İsrail’in yer aldığı “Arap NATO’su” ya da “Sünni NATO” garabetinin maksadı da bu. 

Maksat, oluşturulan “Sünnî blok”la, Şiî nüfusun yoğunlukta olduğu ve sözkonusu ülkelerin içinde yer aldığı, Afganistan’dan Bahreyn ve Yemen’e, Irak’tan Lübnan’a bir “Şiî kuşağı” çatıştırmak; Müslüman ülkeler arasında mezhep savaşını ateşlemek…

Bunun için, Lawrence’lerin işlevini gören onlarca gizli istihbarat servisinin mârifetiyle bölgede Sünnî ve Şiîlerin gittikleri camiler, kalabalık ibâdet anlarında bombalanarak, dinî ve resmî törenlere terör saldırılarıyla her defasında onlarca - yüzlerce mâsum Müslüman katlediliyor. 

“UHUVVETİ VE İTTİHÂDI EMREDEN YÜZER ESASLI RÂBITA-İ KUDSİYE” 

Son saldırıda da tetiklendiği gibi, kamplaşmada iki “cephe” adına özellikle Suudî Arabistan ve İran yöneticilerinin çoğu asıl failleri ve ecnebi istihbarat servislerini bir taraf bırakıp, karşılıklı ağır itham, suçlama ve tehditleriyle kutuplaşma derinleştiriliyor. 

Hülâsa, küresel emperyal güçlerin tahrik ettiği Şiî - Sünnî iftirakı fitnesine karşı Bediüzzaman’ın, “Hârici ve büyük bir düşmanın hücumu zamanında, dahili küçük düşmanlıkları bırakmak elzemdir. Yoksa, hücum eden büyük düşmana yardım hükmüne geçer. Bunun için, dâire-i İslâmiyede eskiden beri tarafgirâne birbirine mukabil, muârız vaziyetini alan ehl-i İslâm o dahilî düşmanlıkları muvakkaten (geçici olarak) unutmak maslahat-ı İslâmiye muktezasıdır (gereğidir)” çağrısının önemi bir defa daha ortaya çıkıyor. (Emirdağ Lâhikası, 184)

Ve “Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat! Ve ey Âl-i Beytin muhabbetini meslek ittihaz eden Alevîler! Çabuk bu mânâsız ve hakikatsiz, haksız, zararlı olan nizâı (çekişmeyi, kavgayı) aranızdan kaldırınız. Yoksa şimdiki kuvvetli bir sûrette hükmeyleyen zındıka (dinsizlik) cereyânı, birinizi diğeri aleyhinde âlet edip, ezmesinde istimal edecek. Bunu mağlûp ettikten sonra, o âleti de kıracak. Siz ehl-i tevhid (Müslüman) olduğunuzdan, uhuvveti (kardeşliği) ve ittihâdı (birliği-bütünlüğü) emreden yüzer esaslı râbıta-i kudsiye (mukaddes bağlar) mâbeyninizde (aranızda) varken, iftirakı (ayrılmayı) iktiza eden (gerektiren) cüz’î (ufak, basit) meseleleri bırakmak elzemdir” ikazındaki hakikatin haklılığı yine okunuyor. (Lem’alar, 32)

Okunma Sayısı: 1760
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı