"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İran’ı tahrik fitnesi

Cevher İLHAN
22 Mayıs 2019, Çarşamba
Uluslararası ifsad şebekelerinin güdümündeki küresel emperyal güçlerin taşeron örgütleri aracılığıyla Suriye’de tetikledikleri çatışma ve iç savaş kargaşasının yanısıra İran üzerinden de bölgeyi kuşatma, Fas’tan Tunus’a 22 İslâm ülkesini etnik ve mezhebî iftiraklar üzerinden bölüp parçalama maksatlı “büyük Ortadoğu projesi (BOP)” tefrika plânı devrede.

Bilindiği gibi, anlaşmaya imza atan “5+1” ülkelerini hiçe sayarak İran’la yapılan “nükleer anlaşma”yı tek taraflı olarak bozan Trump’ın, 5 Kasım 2018’de uluslararası alanda İran’dan ham petrol ve petrol ürünleri alımını yasaklamasıyla açık işâretini verdiği “ikinci ağır ekonomik ambargo yaptırım paketi”yle 2 Mayıs 2019’dan itibaren İran’ın petrol satışı bütünüyle engellenmeye çalışılıyor. Ve Trump’ın Türkiye’nin yanısıra sekiz ülkeye -Çin, Güney Kore, Japonya, Hindistan, Tayvan, BAE, İtalya’ya- tanıdığı muafiyeti kaldıracağını bildirmesiyle yeni “tahrik plânı” devreye sokuluyor.   

Özellikle Trump’ın tweetle İran ordusunun bir parçası olan Devrim Muhâfızlarını “terör örgütü” olarak nitelemesine karşı Devrim Muhâfızları Komutanlarından “İki bin kilometre alanında bulunan her hedefi vuracak füzelerimiz ve kısa menzilli füzelerimiz kolaylıkla Basra Körfezi’nde ve bölgeye yığılan Amerikan savaş gemilerine ulaşabiliyor” karşılığı verilse de Tahran’dan bir yandan şantajlara karşı durulurken, diğer yandan akl-ı selim beyânlar geliyor.

İRAN’I ÇEVRELEYİP ÇATIŞTIRMAK…

Her ne kadar Tahran’dan zaman zaman dünya deniz yolu ham petrol taşımacılığının yüzde 40’nın, Asya pazarları petrolünün yüzde 85’inin yapıldığı, Süveyş’ten geçen petrolün sekiz katı günlük 18 milyon varil petrolün geçtiği Hürmüz Boğazı’nın “gerekirse kapatılması” çıkışları gelse de, en son İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin “Diyalog, müzakere ve mantık taraftarıyız” cevabında açığa çıktığı gibi İran yönetiminden “ABD ile savaş olmayacağı” açıklamaları yapılıyor.

Ancak belli ki bu kez 1.6 milyon kilometre kareyi bulan geniş topraklarıyla, 80 milyonu aşan nüfusuyla, güçlü ekonomisiyle, kadim devlet geleneğinden gelen diplomatik beceriye sahip nükleer güç iddiasındaki bölgesel aktör, Müslüman ülke İran ablukaya alınmış. Mezhebî ve etnik çatışmalarla kargaşa ve kaosa sürüklenme kumpasıyla tahrik edilmek isteniyor.

Afganistan ve Irak işgallerinin fiyasko ile sonuçlanması sonucu iç kamuoyundan da çekinen Amerikan yönetimi doğrudan İran’la savaş çıkarmak yerine, maşa örgütler üzerinden ifsad ve terör fitnesiyle İran’ın içini karıştırmak, Yemen’de, Libya’da ve en son Suriye’de olduğu gibi bölgedeki taşeronlarıyla İran’ı çevreleyip çatıştırmak istiyor.

Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn, Suudi Kuveyt, Irak ve İran’ın yer aldığı Basra Körfezi’nden Umman Körfezi ve Hint Okyanusuna uzanan sahada bir savaşın senaryoları kotarılıyor.

MEZHEP SAVAŞI FİTİLİNİ ATEŞLEMEK…

Özetle, dünya enerjisinin yüzde 60’ından fazlasının sağlandığı Batı Asya’daki bir savaşın dünyada enerji arzını sekteye uğratacağını ve Amerikan ekonomisinin bu savaşın mâliyetini karşılayamayacağını belirten uzmanların tesbitiyle, ABD İran’ı kışkırtmanhın peşinde. 

İran’ın boğazını sıkarak nefes almasını engelleme tahrikiyle bu ülkeyi zorlayacağı fevri bir çıkışla uluslararası arenada “saldırgan” ve “suçlu” durumuna düşürüp işgal öncesi Irak ambargosunda olduğu gibi geniş ekonomik ambargoyla ağır baskı altına almak.

Türkiye ve Rusya ile birlikte Suriye’de geniş çapta ateşkesi temin eden, Şam yönetimi ve bütün meşru tarafların katılımıyla bu ülkenin siyasî birliği, barış ve istikrarı için siyasî çözüm sürecini başlatan “Astana mutâbakatı”nın garantör ülkelerinden İran’ı zayıflatıp etkinliğini yok etmekle Suriye’de barış, istikrar ve çözüm sürecini baltalamak.

İşgal ve iç savaşlarla Irak ve Suriye’nin tasfiyesinden sonra İsrail karşısında bölgede güçlü bir ülke olan İran’ın da tüketilip devre dışı kalmasını sağlamak.

Ve en vahimi, Yemen üzerinden denendiği gibi, İran ve Amerika - İsrail kulvarındaki Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ekseninde Orta Asya’dan Kuzey Afrika’ya, Pakistan’dan Lübnan’a, Suriye’den Yemen’e İslâm dünyasında topyekûn bir Sünnî - Şiî mezhep çatışması ve savaşı fitnesinin fitilini ateşlemekle Müslüman coğrafyada kaos ve kargaşayı alevlendirmek.

Peki, Ankara’nın bu dehşetli fitne ve tahrike karşı tavrı ne?

Okunma Sayısı: 2289
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı