Gerçek şu ki, işgalci-istilâcı küresel güçlerin ve uluslar arası ifsad şebekelerinin bölgedeki hegemonya ve çıkarları uğruna musallat ettikleri “IŞİD yaygarası” tamamen bir taktikten ibâret. İşgalle iki milyon sivilin katledildiği Irak’ın parçalanmasından sonra sıra Suriye’nin tasfiyesinde. 

Bu “büyük plân”la Şam rejimine karşı Suriye halkının demokratik muhalefeti zehirlenerek, eli kanlı El Kaide örgütleri ortaya sürülüyor. IŞİD eylemleriyle, Irak’tan sonra Suriye üzerinden, bütün bölgenin mezhebî ve etnik tefrika fitnesiyle iç savaşa itilmesi, bölünüp parçalanması senaryosu sahneleniyor.

“KÜRESEL ECNEBİ PROJELERİ”NE HİZMET!

Ne var ki, tamamen yabancı paralı militanlardan oluşan El Kaide bağlantılı “cihadçı örgütler”in “işlevi” bununla kalmıyor. Bir amacın da “hedef Müslüman ülkeler”i terör, çatışma ve iç savaşla tüketip emperyal güçlerin işgal sömürülerine ortam oluşturarak yeraltı ve yerüstü kaynaklarını talan ettirmek olduğu, Afganistan, Irak, Libya ve Mali’de yüzbinlerce mâsumun kanını heder eden amansız askerî müdahalelerle ortada. 

Keza söz konusu aşırı örgütler, akıbetsiz “Arap baharı”yla İslâm coğrafyasında baş gösteren demokrasi ve özgürlük arayışlarını “radikal Selefilik” tehdidiyle sulandırmada, “miâdı dolmuş” işbirlikçi diktatörleri hizalayıp “yeni yerel işbirlikçi taşeronlar”la değiştirmede istimal ediliyor. Bu vakıa, Mısır, Yemen ve Libya’da devam eden darbe, iç karışıklık, iktidar çatışmalarıyla meydanda. 

Anlaşılan o ki, Yemen’den Çeçenistan’a, İngiltere’den Kuzey Afrika’ya dünyadan devşirilen ecnebi mâmulü IŞİD’in Suriye’de şehirleri, köyleri, barajları, fabrikaları, sanayi tesislerini, stratejik merkezleri tahribi gösteriyor ki, ona verilen işlev, küresel ağababalarından aldığı “yıkıp yakma görevi”yle girdiği ülkeleri çökertmek. Suriye’deki saldırılarının da “İsrail’in hâmisi” küresel zâlim güçlerin menhus maksadına hizmet ettiği görülüyor.

Gerçekten Suriye ve Irak’ta gasbettiği ağır silâhlar, tank, zırhlı araç ve scud füzeleriyle gösteri yapan IŞİD, İsrail askerlerinin 67 sene sonra kirli postalarıyla Mescid-i Aksa’ya girip ateşe vermesine, Gazze’de hunharca mazlûm Filistinlilerin katline karşı neden kılını kıpırdatmıyor da, Pakistan, Irak, Suriye, Nijer ve Nijerya’daki mâsum Müslümanları pervasızca bombalıyor, gaddarca katlediyor?!

“ECNEBİLERİN PARMAK KARIŞTIRMASI”NA ZEMİN

Görünen o ki, IŞİD ve benzeri radikal örgütlere biçilen “rol”, mezhebî tefrika üzerinden bölgeyi Sünnî-Şiî bloklara taksimle “hedef ülkeleri” üçe-beşe bölüp parçalanmaya teşne haline getirmek. Fas’tan Afganistan’a İslâm ülkelerini, “büyük Ortadoğu projesi”ne (BOP) müheyya hale getirmek. 

Bunun içindir ki, “IŞİD haritası”yla Pentagon’un “BOP haritası” aynı. Küresel ve bölgesel bazda BOP’un hedefleriyle söz konusu örgütlerin amaçları tam örtüşüyor. 

Yine bunun içindir ki, her ne kadar IŞİD gibi terör örgütleri bölgede PKK’nın Suriye kolu PYD ile çatışsa/çatıştırılsa da, haftalarca bombalayıp yerle bir ettikten sonra “yenilgiye uğratılıp” hızla çekildiği “Kobani kantonu”nun tekrar PYD’ce ele geçirilmesi ve PYD kontrolündeki diğer “kantonlar”la birleşmesiyle “Rojova/Batı Kürdistan”a alan açılıyor. 

Sonuçta “IŞİD tezgâhı”yla alevlendirilen çatışma ve iç savaşta, Irak’tan koparılan Kuzey Irak gibi Suriye’den de “Kuzey Suriye” koparılarak, Türkiye sınırındaki “kanton”dan yeni bir “devlet” türetiliyor. İç savaşı tetikleyip azdırmada bir “araç” olarak kullanılıyor.

Ve rehin aldığı Arap, Japon, Avrupalı, Amerikalı Müslüman ve gayr-ı müslim rehineleri medyatik gösterilerle vahşice infaz ederek, insanlık nezdinde İslâm’ın imajını bozup karalıyor. Kur’ân’ın sulh, adâlet, hak ve hürriyet mesajını gölgeleyip engelliyor…

Ankara, “ecnebilerin parmak karıştırması”na zemin hazırlayan, topyekûn bölgeyi kargaşa ve kaosla bölünüp parçalanma felâketine duçar eden akim sığ dış politikayı artık bırakmalı…